Wolfgang Amadeus Mozart Türkiye-AB ilişkilerine dair ne dedi?

14. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nin gala konserinin ardından gösterilen ilk temsil Mozart’ındı…

Saraydan Kız Kaçırma

Bu eser üç açıdan ilginç…

Birincisi bu eser Mozart’ın hayatı boyunca sahnelenen operalarının en çok ilgi göreni…

İkincisi eserin konusu doğrudan Türklerle ilgili…

Üçüncüsü sadece konuda değil müziklerde de doğrudan Türk etkileri var…

Sıcak ama esintili bir İstanbul yaz akşamında oğul Tabanlıoğlu’nun ikonik AKM’sinde gösterilen bu temsil aslında doğrudan Türklerle Avrupalıların ilişkileri üzerine…

Mozart’ın Türkleri anlattığı tek eseri Saraydan Kız Kaçırma sanılır…

Halbuki Sarayda Kıskançlık BalesiLa Majör Keman Konçertosu, La Majör Piyano Sonatı, Zaide Operası, Kahira Kazı Operası eserlerinin tamamında Türk esintileri vardı…

Ve elbette en çok bilinen eserlerinden cep telefonu zil sesi seçeneklerine kadar giren Türk Marşı

Mozart o yıllarda Türk müziğini eserlerinde kullanmak istiyordu…

Aslında yapmaya çalıştığı Türk müziğini doğrudan kopyalamak değildi…

Müzik eleştirmeni Bertan Rona, Mozart’a ilişkin şunu söylüyor…

Taklitçi değildi… Türk müziğini klasik Batı müziği sistemi içinde eriterek stilize etmeyi hedefliyordu…

Peki Türkler sadece Mozart’ın mı ilgisini çekti? Elbette hayır…

Antonio Vivaldi’nin Bayezid operası…

Johann Wolfgang Franck’in Kara Mustaphall operası…

Rossini’nin İtalya’da Bir Türk ve II. Mehmet operaları… Tamamında konu Türklerdi…

Saraydan Kız Kaçırma operasının müziklerini Mozart besteledi…

Librettoyu yani metni ise Gottlieb Stephani yazdı.

Elbette Mozart’ın yönlendirmesi ve onayıyla…

Mozart, eseri bestelediği 1782 yılında yalnızca 26 yaşındaydı

Eserin prömiyeri, bestelendiği yıl 16 Temmuz’da Viyana’da yapıldı…

Mozart’ın bestesinde Türk ezgileri baskındı…

Bunu davul, zil, klarnet ve üçgen enstrümanlarıyla yaptı…

Türk etkisini mehteran vurgularıyla güçlendirdi…

Mehteran vurgularda hiç şüphesiz Osmanlı’nın 1683’teki 2. Viyana Kuşatması etkili oldu…

Viyana’ya Osmanlı’nın askerleriyle beraber mehteran takımı da gelmişti…

Mehter marşları Viyana kapılarında çalındı…

Mozart o tarihte henüz doğmamıştı…

Fakat bu kuşatmanın Avrupalılar açısında travması, Mozart’ın gençliğinde hala sürüyordu…

Türkiye’nin AB ile olan ilişkileri malum…

2005’te başlayan üyelik müzakerelerimizde 35 faslın yalnızca 1’i açıldı ve kapandı…

Müzakereler ilerlemiyor… AB İlerleme Raporlarında Türkler demokrasiden, insan haklarına, basın özgürlüğünden dış politikaya yerden yere vuruluyor…

Amerikalı siyaset bilimci Samuel Huntington’ın Medeniyetler Çatışması tezleri Avrupa çevrelerinde popülerliğini koruyor…

***

Güncel uluslararası politik böyleyken…

250 yıl önce yazılan Saray’dan Kız Kaçırma’da Türk algısı nasıl?

Mozart bu eserde kafasındaki Türk algısını açıkça yansıtıyor…

Bir Osmanlı paşası olan Selim Paşa, Akdeniz kıyısındaki sarayında köle olarak bulunan İspanyol Konstanze’ye hiçbir şekilde cinsel yakınlık kurmak için baskı yapmıyor…

Selim Paşa, Konstanze’nin duygusal olarak kendisine bir şey hissetmemesine saygı gösteriyor ve bir zorlamada bulunmuyor…

Batılıların 17. Yüzyıldan itibaren Afrika, Asya ve Amerika kıtalarındaki sömürgelerine ve kölelerine yaptıkları muamele ortadayken Mozart’ın bu tutumu bir şey söylüyor…

Eser, Türkleri Batılılardan daha ahlaklı, insani ve yukarıda bir yere koyuyor…

Mozart’ın Türklere yönelik saygısının bir başka göstergesi ise rüşvet meselesi…

Müteahhit Selim Edes, Civangate duruşmasında rüşvetin belgesi mi olur p*eveng diye bağırmıştı…

Mozart’ın operası rüşvetin belgesi niteliğinde…

Fakat bu belge, Türklerin rüşvet almadığını gösteriyor…

Selim Paşa’nın kahyası Osman, “bir kese altın ve iki katı daha var” rüşvet teklifini kabul etmiyor…

Böylece Osman, Selim Paşa’nın sarayından kaçmaya çalışan Konstanze ve arkadaşlarına para için göz yummuyor…

Türklere ilişkin en çarpıcı tarafı ise finalde…

Selim Paşa, kendisine ihanet ederek kaçmaya çalışan İspanyol kölesi Konstanze’yi ve sarayına mimar kisvesi altında gelip onu kaçırmaya çalışan Belmonte’yi affediyor…

Hem de Belmonte, Selim Paşa için hiç de sıradan biri değil…

Çünkü Belmonte, Selim Paşa’nın baş düşmanı olan ve kendisine ağır zararlar vermiş bir İspanyol komutanın oğlu…

Paşa buna rağmen sevgililerin hayatlarını bahşediyor ve oyun kapanıyor…

Mozart’ın operasını izlerken…

Türklerin zarafet, adalet, merhamet ve tolerans melekelerinin övüldüğü günlerden…

Aradan geçen 250 senede AB ile ilişkilerde gelinen noktayı düşündüm…

Bunun sebepleri farklı bir yazının konusu…

Mozart’ın Saray’dan Kız Kaçırma Operası, o yazı için degüzel bir başlangıç noktası…

Operanın rejisörü Caner Aydın, orkestra şefi Bulgar Zdravko Lazarov harika bir eser sahnelemiş…

Fakat en büyük alkışı operacı Umut Tingür aldı…

Peki Tingür’ün canlandırdığı karakter kim dersiniz?

Mozart’ın da 250 yıl önce oyun çalışmaları sırasında en çok etkilendiği ve oyundaki rolünü genişlettiği Osman’dan başkası değil…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Efe Sıvış Arşivi