Hakan Kulaçoğlu

Hakan Kulaçoğlu

Yapabileceğinin En İyisi

2021-22 sezonunu tarihe geçecek bir performansla açık ara şampiyon tamamlayan Trabzonspor 2022-23 sezonu başlar başlamaz da yeni bir başarıya imza atıverdi: Bordo-Mavililerin tüm maçları hakkaniyetli skorlarla sonuçlandı. Ülke futbolunda pek görülmeyen bir şekilde maçı kim hak ettiyse o kazandı. Öyle ki, Trabzonspor, son Adana Demirspor mücadelesinde Umut’un ayağından ikinci golü yiyerek hak ettiği galibiyeti kaçırmakta olan ev sahibi takıma uzatma dakikalarında peş peşe pozisyon vererek adil bir sonuç çıkması için çaba gösterdi ve bunda da muvaffak oldu!

Bordo-Mavililer, önceki şampiyon Beşiktaş’ın yeni sezona kötü başlayıp öyle de devam etmesini kendilerine örnek almış görünüyorlar. Şampiyonluğa giderken rakiplerine 20 puan fark yaparak taraftarına “O Sene Bu Sene, Bundan Sonra Her Sene” sloganları attıran Trabzonspor’un eksik mevkilere yapılacak isabetli takviyelerle ülkemizde ve Avrupa’da yeni başarılar planlanırken birden türbülansa girmesi gerçekten çok tuhaf. Şampiyonluk garantilendikten hemen sonra medyaya başarının anahtarını erken planlama olarak sunan Başkan Ağaoğlu “Kamp yapacağımız yer, hazırlık maçı oynayacağımız takımlar 4 ay öncesinden belli,” deyip de sonradan bunların hepsinde belirsizlik yaşanınca içimize bir şüphe düşmemişti desek yalan olur ama bu kadarını bekleyen kimse de yoktu sanırım.

Aslında çarçabuk 4 transfer yapılmış, sağ ve sol beke beğenilen isimler alınmıştı. Ancak bu safhada yapılan bir sözleşme kulüp tarihini bilenlerin canını sıkmıştı. Kaleci Uğurcan Çakır ile birlikte şampiyonlukta en büyük pay sahibi olan oyunculardan Nwakaeme’den esirgenen para iyi bir performans sergilemiş olan kiralık Denswil’e memnuniyetle sunulmuştu. Elbette rakam aynı değildi ama fayda/maliyet açısından durumun tanımı buydu. Daha önemlisi ise, Denswil’in ücretindeki bu artışın takımdaki dengeleri bozma ihtimaliydi, ki muhtemelen birçok sorun da böyle başladı.

Gerçek şu ki, Trabzonspor mart ayından beri, yani 6 aydır kötü oynuyor. Ligin ilk üçte ikilik bölümündeki oyun ve pozisyon zenginliği o sıralarda kaybetti ve bir daha geri kazanamadı. Şimdi iyice kısır bir futbol oynuyor, zira artık yavaş oyunda, kalabalık savunma arasında şapkadan tavşan çıkaran “Bay Beyin” de yok. Avcı’nın Trabzonspor’a bir sistem getirdiği, iyi savunma yaptırıp garanti futbol oynatarak başarıya ulaştığı inkâr edilemez. Ancak artık ülkedeki her hoca belli düzeyde taktik anlayışa sahip, hepsi aynı kitabı okuyor, fizik gücüyle çabukluğu ve kazanma arzusunu birleştirtebilenler öne geçiyorlar. Oysa Bordo-Mavili formayı giyen oyuncuların sadece fizik güç konusunda değil iyi futbol oynama ve kazanma arzularında da bir erozyon göze çarpıyor. Her rakip Trabzonspor orta sahasını hiçbir engelle karşılaşmadan hızla geçebiliyor. Bu ataklar golle sonuçlanmazsa, Trabzonspor ancak topa sahip olup ağır aksak hücum deniyor.

Hocalık bir yerde elindeki oyuncuları iyi tanımak, doğru yerde kullanmak, motive etmek, huzur vermek ve maksimum verim alabilmek demek. Avcı hafta içi izlediği videolardan sonra kurguladığı planları her maçtan önce ve sonra mükemmelen dile getiriyor ama takım olarak sahaya yansımasını sağlayamıyor. Pratiğe baktığımızda elde çok az şey var, ki yarış mecrası yeşil saha, bir merkezi teorik sınav salonu değil.

2010-11’de Trabzonspor’un Barcelona gibi oynadığını anlatan bir yazı yazmıştım. Demek istediğim Barcelona kadar iyi oynamak değildi. Barcelona temel anlamda yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışan bir takımdı. Ayağa garanti pasla ama çabuk oynayabilen, rakipteki topu da aynı çabuklukla geri almanın adıydı Barcelona. Oysa Trabzonspor şu an bırakın rakibin ayağından top almayı, rakibe değmeden, üzmeden oynayan bir takım. Trabzonspor geçelim Barcelona’yı, kimse gibi oynamıyor, dünyadaki hiçbir takım da Trabzonspor gibi oynamıyor.

Trabzonspor taraftarı Avcı’yı “38 yıl sonra resmi şampiyon yapan Hoca” olarak çok sevdi, kutsallaştırdı. Bunlar futbolda olağan durumlar. Benim düşüncemde bir hocanın takıma katkısı

belli düzeydedir. Avcı bu limitin en üstüne çıkmayı başardı. Şimdiyse kayıplardan sonra bireysel hatalardan yakınması yadırganıyor. Bir takım bireysel hatalar nedeniyle bu kadar kayıp yaşıyorsa, şampiyon olurken de bireysel yeteneklerle olmuş demektir. O durumda oyun sisteminize uymadığı için takımın skora en çok katkı yapmış oyuncusunu göndermeyi açıklayamazsınız. Gördüğüm kadarıyla Trabzonspor’un şu an yaşadığı sorun oyuncuların bireysel hatalarından kaynaklanmıyor. Oyuncular çok düşük seviyede ama sorun sadece onlarda değil. Mesela Abdullah Hoca’nın geçen sezonki şampiyonlukta ne kadar pay sahibi ise şimdiki başarısızlıkta da o kadar kabahati olduğunu düşünüyorum. Dahası Başkan’ın ve yönetimin de ciddi bir duraklama dönemi yaşıyor olabilme ihtimalini göz ardı etmiyorum. Şimdi diyeceksiniz ki, bu tespitleri zaten herkes yapıyor, çözüm öner o zaman. Haklısınız - zaten taraftar her zaman haklıdır- da çözüm zaten yapılan kritiklerin içinde saklı biraz da. Hem kurumlarda çözüm mercileri yazılı kurallarla bellidir. O merciler görevini yerine getirirse Trabzonspor yine yapabileceğinin en iyisini yapar hale gelebilir. Yarışta olur, Avrupa’da kazanır, belki ZTK’yı alıp oradan yine Süper Kupa’ya uzanır. Yeter ki herkes en samimi şekilde yapabileceğinin en iyisine odaklansın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Kulaçoğlu Arşivi