Dinbazlığın resmigeçidi

Dinbazlık “AKP Türkiyesi”nin alâmetifarikası, yani en ayırt edici karakteristiği. Dindar, dine sahip çıkan; dinbaz, dinle oynayan demek. Dindar, hayatını din üzere yaşar; dinbaz, hayatını dinin üzerine basa basa yaşar. Dindar için nefs, dine kurban olur; dinbaz için din, nefse kurban olur. Bu yüzdendir ki ibadet nefsi terbiye yolunda bâtınî-derunî bir pratik olmak yerine zahirî-sathî ve göstermelik bir pratiğe dönüştürülür dinbazlık tarafından… Metrobüs durağında seccadesini yere serip namaz kılarken görüntüsünü kayda alıp ardından TikTok’ta servis eden vatandaş da dinin içi boşaltılmış bir gösterişli kabuktan ibaret kılındığı bu dinbazlık halinin bir resim bin kelimeye bedel kabilinden nadide bir örneği sayılabilir

Bugün yazımı bir sosyal medya mesajı üzerinden geliştirmek istiyorum. Twitter’dan takipçim Burak Özdemir’in iki gün önce haber sitesi Aykırı’da (aykiri.com.tr) yer alan bir habere atıfla beni de etiketleyerek gönderdiği bir mesaj bu. Ve benim iki yıl önce Egemen Bağış’ın o çok iyi bilinen “Bakara-makara” marifetine ek bir başka marifetiyle bağlantılı olarak yine Twitter’da paylaştığım bir mesajımdan kökenini alıyor. O mesajda yer alan ve Egemen Bağış’a ait bir görüntüye ilişkin yorumumla şimdi Aykırı’da yer alan haberdeki görüntü arasında haklı, anlamlı ve gayet başarılı bir bağ kurmuş Burak Özdemir…

Aykırı’daki haber, İstanbul Şirinevler’de bir metrobüs durağında seccadesini yere sererek namaz kılmaya başlayan birini görüntülemekte. Çevresindekilerin şaşkın bakışları arasında namaz kılan şahıs, anlaşılan o ki namazının görüntü kaydını da aldırmış ve sonra bunu TikTok’da servis etmiş; şu notu ekleyerek: “namazımızın vakti geçtiği için burayı tercih ettik … yorumlar sizden” (Görsel 1).

Twitter’da @aykiricomtr hesabında da yer alan bu habere Burak Özdemir yukarıda belirttiğim gibi benim Egemen Bağış vesilesiyle paylaştığım eski bir retweet notuma göndermeyle yanıt veriyor.

İsterseniz önce, gerçekten de şimdi karşımızdaki metrobüs durağında “namaz-şov”la aynı minval üzere olan o Egemen Bağış marifetine bakalım; ardından bu “marifet”e binaen söz konusu yorumlu retweet’im üzerinden devam ederiz.

Dinbazlık baştan kokar!

6 Temmuz 2020’de (demek ki neredeyse tamı tamına 3 yıl önce) Prag Büyükelçisi Egemen Bağış Prag’da bir camide namaz kılarken bir selfie çekiyor ve kendisine bağlı iletişim ofisi de bu selfie’yi sosyal medyada paylaşıyor; “Orta Avrupa’da Cuma namazı” notuyla.

Bu “keyfiyet” karşısında bendeniz de Egemen Bağış’ın “Her Cuma bir ayet sallıyorum, Bakara-makara” dediği telefon “muhabbet”inden “Orta Avrupa’da Cuma namazı” selfie’sine kat ettiği mesafeyi değerlendiren bir yorumda bulundum. Kur’an’da Mâûn Sûresi’nin 4’üncü ve 6’ncı âyetlerinde yer alan “Vay o namaz kılanların haline ki onlar kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar gösteriş yaparlar” şeklindeki ilahi kelamı zikrederek ve altına da “Dolayısıyla… Dinbazlığın resmidir” notunu ekleyerek.

İşte Twitter’da takipçim Burak Özdemir metrobüs durağındaki seccadeli namaz gösterisine ilişkin olarak benim 3 yıl önceki bu mesajımı güncellemiş. Kendisine takdir ve teşekkürlerimi iletiyorum!..

Bununla birlikte elbette asıl kaydedilmesi gereken nokta şu: Balık nasıl baştan kokarsa dinbazlık da aynı şekilde baştan kokuyor! “Yukarıdaki” büyükelçi namazını selfie’lerse, “aşağıdaki” vatandaş da metrobüs durağının çıkışına seccadeyi serip namazını TikTok’luyor… Böylece namaz, Allah ile “içsel” ve baş başa bir buluşma olmaktan çıkıyor; Allah’a “dışsal”, hatta Allah’ı araçsallaştıran bir “gösteri” oluyor. Yani bir “temaşa” malzemesi haline geliyor.

Ama dinbazlıkta “yukarı”nın da yukarısı, “tepe noktası” var. Onu da mevzubahis edelim mi?..

Hadi edelim!..

Teravih “temaşası”, VIP seccadeler

2019 Haziran’ında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul'un fethinin 566’ncı yıl dönümü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla Yenikapı Meydanı’nda “Enderun Teravihi" adı altında halka açık bir ibadet etkinliği düzenledi. 23 Haziran’daki İstanbul tekrar yerel-seçimi öncesine getirilen, dolayısıyla siyasi propagandaya yönelik bir “namaz gösterisi” idi bu da…

Ama bundan öte göze çarpan ve hayret uyandırıcı bir başka nokta, en ön safta sadece üç kişinin alnının secdeye değeceği yerdeki “özel” seccadelerdi. Tahmin edilebileceği üzere bu “secde locası”nda konumlanan ve seccade ayrıcalığına sahip üç kişiden biri “Reis” Erdoğan’dı. Diğer ikisi de Diyanet Reisi ile TBMM Reisi.

Dolayısıyla tüm toplumun gözünün içine sokula sokula gerçekleştirilen bir “namaz temaşası” söz konusuydu ve üstüne üstlük bu temaşanın baş rolleri olarak beliren üç kişiyi ayırt edecek mahiyette “VIP seccade”ler de karşımızdaydı!..

Demek ki dinbazlığın devri iktidarında, Allah indinde müminler eşittir inancı da üstünlük şaşaada değil takvadadır anlayışı da rafa kaldırılmış oluyordu. “Tevazu-ihbât-huşû”, yani (topluca) alçakgönüllülük rafa kaldırılmış oluyordu.

Ve tabii “ihlâs” rafa kaldırılmış oluyordu.

İhlâs, eyleme-ibadete Allah’tan başka şahitlik istememek. İhlâs, en ön safta, ortada, ayrıcalıklı secdeye vararak namaz kılmaktan kaçınmak. İhlâs, ibadette, Allah’a yönelişte “VIP” konumda olmamaya dikkat etmek, özen göstermek…

Peki, “ihlâssız dindarlık” olur mu?.. Olur, ama işte ona da artık dindarlık değil “dinbazlık” demek daha doğru olur!..

Dindar ve dinbaz farkı

Dinbazlık, yıllardır yazıyoruz-konuşuyoruz-anlatıyoruz, “AKP Türkiyesi”nin alâmetifarikası, yani en ayırt edici karakteristiği.

Dindar, dine sahip çıkan; dinbaz, dinle oynayan demek.

Dindar, hayatını din üzere yaşar; dinbaz, hayatını dinin üzerine basa basa yaşar.

Dindar için nefs, dine kurban olur; dinbaz için din, nefse kurban olur.

Bu yüzdendir ki ibadet, nefsi terbiye yolunda bâtınî-derunî bir pratik olmak yerine zahirî-sathî ve göstermelik bir pratiğe dönüştürülür dinbazlık tarafından…

Prag’da Cuma namazı selfisi de metrobüs durağında kıyam-secde TikTok’u da Enderun Teravihi’nde seccade iltiması da dinin içi boşaltılmış bir gösterişli kabuktan ibaret kılındığı dinbazlık halinin bir resim bin kelimeye bedel kabilinden nadide örnekleri olarak sıralanabilirler.

Ve eminim siz-biz-hepimiz bu dinbazlık resmigeçidine çevremizden eklenebilecek daha başka pek çok görüntüyle de sık sık, bol bol, ha bire karşı karşıya kalıyoruz.

Dedik ya… AKP, daha doğrusu “Erdoğan Türkiyesi”nin alâmetifarikası bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tayfun Atay Arşivi