Hasan Tahsin Benli
Torba Kanun ve suskun sendikal hareket
Covid-19 salgını nedeniyle bazı ekonomik ve sosyal önlemleri içeren Torba Kanun yürürlüğe girdi.
Çalışma yaşamına ilişkin düzenlemeler de içeren bu Torba Kanun ile ilgili çok şey yazıldı, söylendi.
O nedenle, bir kez daha ayrıntılı değerlendirmeye gerek yok.
Konuyla ilgili birçok kişi, bu düzenlemenin ne tür tuzaklar içerdiğini biliyor.
Düzenlemenin çalışanları korumayı değil, bu zor günlerde bile patronlara kıyak yapmayı hedeflediği apaçık ortada.
***
Düzenleme, bir yandan üç ay süreyle işten çıkarmaların yasaklandığını söylüyor, diğer yandan İş Kanunu’nun 25/1-II’ye göre çıkarmaları bu kapsam dışında tutarak işverenlere yol gösteriyor.
Torba Kanun Meclis’ten geçmeden önce binlerce işçi işten atıldı bile…
Dahası, düzenleme ücretsiz izni yasal hale getirerek, sermayeyi kollayan bir hüküm daha içeriyor.
Üstelik, işçilerin ücretsiz izni kabul etmeyerek geçerli sebeple iş akdini fesh etmelerinin de önüne geçiyor.
***
Torba Kanun düzenlemesinde, ücretsiz izne çıkarılan işçiye yalnızca 1.177 lira verilmesi de bir başka garabet.
İşveren kısa çalışma ödeneğinden yararlansa, 450 gün çalışması olan işçiye 1.750-4.380 arası kısa çalışma ödeneği verilecek.
Ancak, ücretsiz izinle 449 gün çalışması olan işçi, günlük 39.24 liradan aylık 1.177 sefalet ödeneği alacak.
Bozdur bozdur harca…
***
Uzatmayalım…
Düzenlemede bu ve buna benzer daha birçok sorun var.
Sosyal çıkarların birçok kere ekonomik çıkarlara feda edildiği gibi, bu kez de amaç, yaşanan ya da yaşanacak krizin bedelini emekçilere ödetmek.
Ekonomik istikrar gibi bahanelerle sermayeyi koruyup kollamak…
***
İşçi konfederasyonları, düzenlemeye cılız da olsa karşı çıkan açıklamalar yaptı.
Üç konfederasyon da yaptığı açıklamalarda, özellikle ücretsiz izin düzenlemesine vurgu yaparak, önceliğin kısa çalışma ödeneğinde olması gerektiğini açıkladı.
Hürriyet’ten Hacer Boyacıoğlu’nun 10 Nisan 2020 tarihli haberine göre, TÜRK-İŞ, düzenleme içinde yer alan ücretsiz izin uygulamasının gereksiz yere kullanılmasından kaygı duyduğunu belirtti.
Hak-İş, hiçbir sınır olmadan ücretsiz izin uygulanmasının suiistimali de beraberinde getireceğini, DİSK ise, ücretsiz izin uygulamasının meşrulaştırılmak istendiğini vurgulayarak, düzenlemeye karşı çıktı.
***
İşin ilginç yanı, hükümetin ısrarla korumak adına düzenlemeler yaptığı işveren çevrelerinden de itiraz geldi.
İşveren konfederasyonu TİSK bu düzenlemenin gereksiz olduğuna vurgu yaptı.
TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, üyelerini, hem çalışan için hem de işveren için daha avantajlı olan kısa çalışmaya yönlendirdiklerini söyledi.
***
Hürriyet’teki haberin bu kısmı, işçi konfederasyonu temsilcilerinin alçak sesle yakınmaları…
Asıl çarpıcı olan, Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan’ın sözleri.
Arslan, “Bize sunulmayan bir taslak üzerinden değerlendirme yaptığımız için kamuoyundan özür diliyoruz” diyerek durumun bir başka ilginç yanını gündeme taşıdı.
***
“Çalışma Hayatına İlişkin Üçlü Danışma Kurulunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”, 4 Nisan 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yönetmeliğin amaç maddesinde, Üçlü Danışma Kurulu’nun, “çalışma barışının ve endüstri ilişkilerinin geliştirilmesi, çalışma hayatıyla ilgili mevzuat çalışmalarının ve uygulamalarının izlenmesi, hükümet ile işveren, kamu görevlileri ve işçi sendikaları konfederasyonları arasında etkin bir danışmanın gerçekleştirilmesi…” amacıyla kurulduğu belirtiliyor.
***
Anayasada 2010 yılında yapılan değişiklikle de, “Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişari nitelikte görüş bildirmek amacıyla” Ekonomik ve Sosyal Konsey’in kuruluşu düzenleniyor.
Konsey, 2010 yılından önce birçok kez toplanmasına rağmen, Anayasa hükmü olduktan sonra bir kez bile toplanmadı.
***
Torba Kanunun içeriği bir yana, konunun can alıcı noktalarından biri de bu aslında.
Çünkü işçi konfederasyonlarının mevcut hükümet nezdinde hiçbir hükmü yok.
ESK ya da Üçlü Danışma Kurulu’nu çağırmayı düşünmüyorlar bile.
Böylesine olağanüstü günlerde, hayati bir konuda bile, danışmayı, görüş sormayı, eleştirileri değerlendirmeyi, ortak bir metin hazırlamayı bırakın, bilgi bile vermiyorlar.
***
Mevcut iktidar için işçi konfederasyonları sorun çıkarmasınlar, bu yeterli…
Suskun sendikal hareket, sistemin en büyük güvencesi.
İhtiyaç halinde destek, hatta para versinler; pompalanan hamasete uygun davransınlar…
Onlar da bu beklentinin hakkını fazlasıyla veriyorlar.
O halde, alan da memnun, satan da memnun…