“Terörsüz Türkiye”nin amaçları

AKP’nin ve iktidar medyasının, “PKK törenle silah bırakacak… Terörsüz Türkiye’yi de görecek bu gözler… Sonunda dağlarına bahar gelecek memleketin” diye yaptığı algı operasyonunun tabii ki nedenleri var.

Öncelikli amaç, DEM’in desteği ile Tayyip Erdoğan’a yeniden cumhurbaşkanlığı yolunu açmak. (“DEM böyle bir pazarlığın içinde olmaz” diyenlere hatırlatalım. DEM yönetimi İmralı’dan gelecek talimatın dışına çıkamaz) Bunun karşılığında da Öcalan’a İmralı Adası’nın tahsis edilerek, özgürlüğüne kavuşması.

En kritik amaçlardan biri de yargı operasyonlarıyla CHP boğulmak istenirken, “Öcalan’a özgürlük ve demokratik konfederalizm” beklentileriyle Kürtlerin elini kolunu bağlamak.

Aslında Erdoğan’ın penceresinden bakıldığında, 19 Mart darbesine karşı DEM tabanının, CHP’lilerle birlikte sokağa dökülmesini önlemek açısından ortaya atılan “Terörsüz Türkiye” projesinin doğru bir strateji olduğunu söyleyebiliriz.

Peki “Terörsüz Türkiye” söyleminden bir sonuç çıkar mı?

Biraz zor.

Neden mi?

Bunun için filmi, 2 Haziran tarihine sarmak yeterli.

Eski Türkiye olsa, “müstemleke valisi” gibi söylemleri nedeniyle çoktan “istenmeyen adam” olarak ülkesine gönderilecek olacak ABD’nin Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack’ın NTV’den Deniz Kilislioğlu’na verdiği röportajdan kritik bölümü hatırlayalım.

Şöyle diyor Barrack:

“Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bir müttefik. SDG’ye verilen bir müttefike verilen bir destek. Kongremiz için çok önemli bir faktör. Onları yeni bir Suriye hükümeti entegrasyonuna yönlendirmek çok ama çok önemli. Herkesin beklentilerinde makul olması gerekiyor.”

Barrack’ın “Herkes” diye kastettiği Türkiye’nin, SDG’yi nasıl bir örgüt olarak değerlendirdiğini bilmeyenimiz yoktur diye düşünüyorum.

Bilmemekte ısrar edenlere yine de küçük bir izahat yapmaktan zarar gelmez:

“Türkiye SDG’yi, PKK'nın Suriye kolu olan YPG/YPJ'nin ana omurgasını oluşturduğu bir örgüt olarak değerlendirdiği için ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırıyor. Türkiye, SDG'nin kontrol ettiği bölgelerde özerk bir yapı kurma çabasını, Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve kendi sınır güvenliğine tehdit olarak algılıyor.”

Sen “PKK eşittir SDG” diyorsun, adam “ABD’nin müttefiki” diyor.

Ve ABD’nin bu müttefik örgütü, en uzun sınıra sahip olduğun Suriye’nin bölünüp parçalanmasında, sonra da sıranın sana gelmesi için kurulacak senaryoda başat durumda.

Suriye’nin kuzeyini ayrı bir devlet gibi yöneten bu örgüt silah bırakıp karanfiller kuşanacak öyle mi?

Lafı eğip bükmeden söyleyelim.

Silah bırakma şovu, göstermelikten öteye gitmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Ergan Arşivi