Uğur Ergan
Aydın mesajları
CHP’nin Aydın mitingindeki mahşeri kalabalık, hem hakkındaki iddialardan sonra siyasi ilke ve ahlak tanımadan her yol mubah anlayışıyla çareyi AKP’ye topuklamakta bulan Özlem Çerçioğlu’na, hem de buna kapı açan AKP zihniyetine verilen en anlamlı yanıttı.
Bu miting aynı zamanda bir süredir topluma pompalanmaya çalışılan “Erdoğan ölene kadar sarayında kalmak için seçim yaptırmaz” söylentilerine de cevap niteliğindeydi.
Aydınlı seçmen katılımıyla ve attığı sloganlarla siyasi hırsızlığa karşı tavrını ortaya koydu. Peşinen söyleyeyim, sel olup akan bu milletin önünden sandığı kaldırmaya yeltenenler boğulur. Çok net!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Aydın’da iktidarın küçük ortağı MHP’ye seslenmesi, Türkiye’de “demokrasi temelinde sivil siyasetin devamlılığı” açısından önemli.
Konuşmasında, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “CHP’li belediye başkanlarıyla ilgili davaların uzaması Türkiye’ye zarar veriyor” mesajını hatırlatan Özel, “Ak Toroslar” diye tanımladığı yapılanmanın Bahçeli’nin uyarılarını da dikkate almayarak, MHP’ye ayar verdiğini savundu. Bu yapılanmanın bir sonraki hedefinin MHP olabileceğini öne sürdü.
Özel, bu konuda hiç de haksız sayılmaz.
MHP’nin Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın, hak, hukuk ve adalet meselelerinde sosyal medya hesaplarından vermeye çalıştığı subliminal mesajların ne Türkiye’de sivil siyasetin devamlılığına bir faydası var ne de Özel’in parmak bastığı yapılanmanın dağıtılmasına.
MHP’nin yapması gereken bellidir:
Demokrasiden yana tavır koyarak, sadece Özel’in değil milyonların sesine kulak vererek hiç vakit kaybetmeden en kısa sürede Türkiye’yi seçime götürmenin yolunu açmak.
“İyi polis, kötü polisi” oynamanın ülkeye bir yararı yok, hele MHP’ye hiç yok.
Seçim yolunu açan bir MHP, bununla kendi tabanına da kulak vermiş olacağını unutmamalıdır.
DOĞA DÜŞMANI TOKİ
Bu yazıyı tatilden yazıyorum. Güney Ege civarlarındayım.
Ege sınırlarına girince yol boyunca, “İşte burada yaşanır” dediğim köylerin, kasabaların içinden geçtim.
Ama bazı ilçeler var ki, insanın gözlerine inanası gelmiyor.
“Yeşil Bursa”da Uludağ eteklerinde TOKİ’nin doğaya indirdiği hançerler var ya, inanın benzerleri Ege’nin birçok ilçesine de saplanmış. Özellikle de Denizli’nin güzel ilçelerine. İnsanın içi parçalanıyor.
Doğadan bahsedince, ülkeyi kasıp kavuran orman yangınlarıyla ilgili aklayıp paklayıcı genel yayın yönetmeninin geçen Pazar günü Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile yaptığı sohbet geldi aklıma.
Yumaklı, orman personelinin yeterliliği ile ilgili soruya şu yanıtı vermişti:
“Net bir şekilde şunu söyleyebilirim. Bizim orman teşkilatımız bu manada dünyanın en iyilerinden bir tanesi. Çünkü yurtdışından birçok ülke bize yangınla ilgili tecrübelerimizden faydalanmak için başvuruyor. Biz sadece kendi yangınlarımızı değil de etrafımızdaki ülkelerin yangınlarına da gidiyoruz talep edildiği zaman. Bizim orman teşkilatımız kadim teşkilatlardan bir tanesi. Askeri disiplinle çalışır.”
Hemen yanı başındaki sütunda ise İlber Hoca, Türkiye’deki orman yangınlarını irdelediği yazısında şu tespitlerde bulunmuştu:
“Ormanlar konusunda maalesef emekliliği gelen personelin vaktinde yenilenmemesi ve gidenlerin yerine gelenlerin tecrübesiz olması, gerekli bütçenin ayrılmaması, Maliye’nin bu konuda Orman Bakanlığı’nın taleplerini yerine getirmemesi, açık bir anlayışsızlık olduğunu gösteriyor. İklimin değişiminden söz ediyorlar; değişmese ne olur? Türkiye, yeşil örtü bakımından son derece hassas bir ülkedir. Bu kritik noktada her zaman seferber olmak gerekir. Orman personelimizin sayısı artırılmalı, eğitimlerine önem verilmeli, maaşları yeniden düzenlenmelidir.”
Kime inanalım?
Bakan Yumaklı’ya mı, İlber Hoca’ya mı?
Bir süreliğine yaz tatili molası…