Yeni Anayasa

Yeni Anayasa
12 Eylül darbesinin ardından hazırlanan, 7 Kasım 1982’de güya oylanarak kabul edilen darbe anayasasının üzerinden 1 ay sonra 38 yıl geçmiş olacak.Darbenin ardından sivil siyaset anayasa konusunda samimi ve gerçekçi sınav veremedi.Darbenin...

12 Eylül darbesinin ardından hazırlanan, 7 Kasım 1982’de güya oylanarak kabul edilen darbe anayasasının üzerinden 1 ay sonra 38 yıl geçmiş olacak.

Darbenin ardından sivil siyaset anayasa konusunda samimi ve gerçekçi sınav veremedi.

Darbenin izlerinin silinmesinin ardından, tümden bir anayasa yapmak, darbe ürününü yırtıp atmak varken hep sınırlı, sorunlu değişiklikler yapıldı.

Ama milletin haklarına, özgürlüklerine, ihtiyaçlarına çare olamadı bu değişiklikler. Önce bir hakkı tanıyıp “ama”larla kısıtlayan hükümlerle dolu darbe anayasası tümüyle yenilenmeyi fazlasıyla hak ediyor.

İstisnasız tüm partilerin ahaliye seçim vaatleri arasında yer alan yeni anayasa, Meclis’te 1983’ten bu yana çoğunluğu ele geçirenler tarafından gündem değiştirmek, gündemi oyalamak olarak kullanıldı.

AK Parti de farklı davranmadı. 20 yılı aşan iktidarı süresince sivil anayasayı hep gündemde tuttu, adımlar da attı ancak o adımlar yarıda kaldı, tamamlanamadı.

2023 seçimlerinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önemli vaatlerinden biriydi yeni anayasa. Erdoğan açısından parlamento aritmetiği de yeni anayasaya uygun teşkil etti. Mevcut Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanlığı görevinde son 5 yılını geçiren Erdoğan’ın tarihe de yeni anayasanın öncüsü olarak geçmek istemesi de anlaşılır.

İş geliyor samimiyete... Burada çok soru işareti var. Neden mi?

Anayasalar tüm ahaliyi kucaklaması gereken mutabakat metinleridir. Yüzde 51’in kabul ettiği yahut yüzde 49’un kabul etmediği her metin kucaklayıcı değil, dayatmacı olur.

“Neden mi?” sorusuna dönersek, başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği metninin yanına “ailenin korunması” adı altında bir madde eklenmesi bu soruyu doğurmaz mı?

Torba yasa yapar gibi anayasa yapılmaz.

Misal, emeklilerin durumunu düzeltecek bir tasarının altına imar Kanunu, onun yanına vergi düzenlemesi, onun yanına da ormanlara konut yapılmasını eklerseniz milleti “sivil ve yeni anayasa yapıyorum” diye ikna edemezsiniz.

AK Parti sözcüleri, referandumu göze aldıklarını söylüyorlar. Yani uzlaşmadan, anlaşmadan, kucaklamadan ziyade, sandık sonucuyla anayasa yapma niyetini ortaya koyuyorlar.

Gömlek baştan yanlış ilikleniyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni yasama döneminin ilk grup toplantısında sivil anayasa değişikliği ile ilgili çarpıcı bir konuşma yaptı.

Mevcut Anayasa’nın kimsenin itiraz etmediği, dertlenmediği, milleti kucaklayan maddelerini tek tek seçti ve sıraladı. Bir adım daha öteye giderek, bu maddelerin uygulanmamasının anayasal suç olduğuna dikkat çekti ve iktidarın söz konusu maddelerin hiçbirinin gereğini yerine getirmediğini söyledi. Ekledi; “Yeni anayasa için bizim kapımızı çalmasınlar.”

Başında olduğu parti, darbe ile kapatıldı Kılıçdaroğlu’nun. Darbe anayasası partisinin genel başkanı ve yöneticilerine siyaset yasağı getirdi. Özetle darbeden en fazla mağdur olan partilerden biriydi CHP.

CHP, 80 darbesinden sonra 16 Ekim 1981’de kapatıldı ve ancak 11 yıl sonra yeniden açılabildi. Dolayısıyla CHP’nin ve onun Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni-sivil anayasadan yana olmaması hayatın olağan akışına aykırı.

Ve ancak CHP Lideri mevcut anayasa hükümlerini uygulamayanların, yeni anayasadan söz etmelerini samimi bulmuyor, iş birliğine katkı vermeyeceğini söylüyor.

Son söz. Gönül ister ki ahalimiz tam bir samimiyetle ve uzlaşmayla darbeden kalan bu Anayasa’yı çöpe atıp hakikisine kavuşsun. Ancak süreç, bunun hiç kolay olmadığını ve samimiyetin kurulamayacağını gösteriyor.

Milleti bu gündemle oyalamak ve gerçek gündemden koparmak kimin işine geliyor, siz karar verin lütfen.