
Perde Arkası
AK Parti silah bırakma törenine neden katılmadı?
PKK, kurucusu Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı çağrıdan yaklaşık 4,5 ay sonra ilk silah bırakma görüntüsünü verdi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı Süleymaniye kentinde düzenlenen “sembolik” silah bırakma törenine DEM Parti ve bileşenleri dışında Meclis’te grubu bulunan hiçbir parti katılmadı. CHP’nin AK Parti ve MHP’nin katılmaması nedeniyle daveti geri çevirdiği ifade edilirken sürecin çağrıcısı AK Parti ve MHP’nin neden katılmadığı merak konusu oldu. AK Partili bir siyasetçi bunun nedenini, “Birçok riske gebe bir süreçten geçiyoruz. Halen provokasyon riskleri var. Süleymaniye kentinde güvenlik meselesi de var. Koyduğumuz mesafe sürece olan mesafe değil. Çünkü sürecin sahibiyiz” sözleriyle açıkladı. “Düğün bizim düğünümüz ama düğünün asıl ritüelleri Ankara’da olacak” diyen aynı siyasetçi bu sözlerle süreç kapsamında Meclis’te yapılacak çalışmaların önemine işaret etti. AK Partililer silah bırakma görüntülerinin kaygı ve endişeleri olan toplum kesimlerinin iknasına katkı yapacağını, sürecin devamı açısından önem taşıyan Meclis komisyonu çalışmalarını da hızlandıracağı görüşünde.
SÜREÇ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE EVRİLİR İDDİASI
Siyaset kurumu PKK’nın silah bırakma sürecinin yeni ittifaklara ve iktidarın hedeflediği yeni bir anayasa değişikliğine evrilme ihtimalini tartışıyor. Başta CHP olmak üzere bazı siyasi partiler hedefin bu olduğu görüşünü savunurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin Kızılcahamam kampında sarf ettiği, “AK Parti, MHP, DEM biz en azından üçlü olarak bu yolda beraber yürümeye karar verdik” sözleri bu yöndeki yorumlara can suyu oldu. AK Partili bir siyasetçiye göre Kürt sorununun çözümüyle ilgili sadece iki önemli başlık kaldı. Birincisi Türklük üzerine kurulu vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, ikincisi Kürtçe eğitimin önünün açılması. Sürecin sonunda Anayasa değişikliği gerektiren bu konularda adım atılabilir. Ancak yapılacak değişiklik sadece bu konular üzerine değil, uzun yıllardır istenen baştan sona yeniden yazılmış sivil bir anayasa olur. AK Partili kaynaklar, “Yeni sivil anayasa bizim hedefimiz. Kimsenin kendini öteki hissetmediği yeni bir anayasa istiyoruz. Bu talep komisyonun yaptığı kimi çalışmaların ardından ortaya çıkacak yeni siyasi iklimde olgunlaşacaktır” görüşünü savunuyor. DEM Parti’ye göre de anayasayı bu aşamada konuşmak doğru değil ama anayasa değişikliği olmadan da nihai çözüme ulaşmak mümkün değil. Partilerin anayasa değişikliği ile ilgili tutumu zaman içinde daha da şekillenecek, ama sürecin bu tartışmayı beraberinde getireceği neredeyse kesin görünüyor.
DEM PARTİ’YE GÖRE SÜRECİN EN BÜYÜK HANDİKAPI
PKK’nın silah bırakma süreci Cumhur İttifakı’nın DEM Parti ile yeni bir ittifak arayışı ve uzun yıllardır hedeflediği anayasa değişikliği çabası ile ilişkilendirilse de DEM Parti’de bu bakışa itiraz eden çok sayıda siyasetçi var. Partinin üst düzey bir yetkilisi, PKK’nın silah bırakma sürecinde “En büyük handikap, sürecin genel demokratikleşme ihtiyacından soyutlanıp ele alınması” dedi ve bunu şöyle açtı:
“Kürt sorunu genel bir demokrasi, özgürlük, eşitlik sorunudur. Burada bir tarafı ayrıştırmak bizim için en büyük handikap. Bizim demokrasi mücadelemiz herkes için. Sadece Kürt sorunuyla ilgili güncel bazı adımlar yetmez, nihayetinde kalıcı bir çözüme yol açmaz. Bizimle belki de iktidar arasındaki en temel açı farkı bu olabilir. Örneğin DEM Parti’ye kayyım dursun, CHP’ye kayyım atansın olmaz. Biz herkes için demokrasi istiyoruz. Hepimizin ihtiyacı adaletin tesis edildiği, herkesin kendini güvende, eşit hissettiği bir demokratik Türkiye.” Parti’de üst düzey bir başka yönetici de, “Toplumun yarısıyla barışmıyorum, diğer yarısıyla barışacağım olmaz. Bu sürecin herkesi içine alabilecek gerçek bir barışa evrilebileceği umudu taşıyoruz” dedi.
MECLİS’TE VEKİLLERİN VARLIĞI DA BİR DERT, YOKLUĞU DA!
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Meclis’in eski işlevini kaybettiği, etkisinin kalmadığı yönünde çok sayıda değerlendirme yapılıyor. Öyle ki bu çalışmalara da yansıyor. Meclis Genel Kurulu’ndaki oturumlar sık sık AK Partililerin çalışmalara katılmaması nedeniyle kapanıyor. AK Partili milletvekilleri ancak oylama için Genel Kurul’a katılıyor, bu katılım sırasında da büyük gürültüler ortaya çıkıyor. Geçen hafta da benzer manzaralar yaşandı. Yoklama ya da oylama için topluca Genel Kurul’a giren milletvekillerinin gürültüsü Meclis’i yöneten AK Partili Başkanvekili Bekir Bozdağ’ı bile kızdırdı. Bozdağ, “Genel Kurulda gerçekten büyük bir uğultu var. Yokluğunuz bir dert, varlığınız ayrı bir dert oluşturuyor. Lütfen sayın hatibi saygıyla dinleyelim. Kulisler müsaittir; sohbet için, sohbet yapmak isteyenler için söylüyorum” dedi. Bozdağ’ın sözleri uğultuyu durdurmadı. Bunun üzerine bir kez daha seslendi, “Ne yapacağız; Genel Kurulu mu kapatalım, ara mı vereyim?” diye sordu.
ERDOĞAN CHP’Yİ BİRLEŞTİRDİ
CHP’de lider değişimi yaşanan 38. Olağan Kurultayının ardından milletvekili grubundaki ayrışma devam etti. CHP Meclis grubundaki bu ayrışma parti içindeki kimi seçimlerde de gün yüzüne çıktı. Ancak İstanbul’da başlayan son haftalarda Adana, Antalya başta olmak üzere diğer il belediyelerine uzanan operasyonlar grubu bir araya getirdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel hariç, 134 milletvekilinin imzasıyla yayınlanan bildiride, “Saray rejimine karşı, CHP'ye ve demokrasiye saldırılar karşısında CHP Milletvekili Grubu olarak dimdik ayaktayız, asla ödün vermeyeceğiz, geri adım atmayacağız; Genel Başkanımız Özgür Özel'in, Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu'nun ve hukuksuz bir biçimde gözaltına alınan/tutuklanan seçilmiş tüm belediye başkanlarımızın yanındayız” denildi. Bildiriyi imzalayan parti içi muhalif bir milletvekili, “Erdoğan Zeydan Kararlar’ı da tutuklayarak daha büyük hata yaptı. Tüm partiyi birleştirdi” yorumu yaptı.
AK PARTİ İLE CHP ARASINDA BİRİNCİ PARTİ ATIŞMASI
Birçok kamuoyu anketi son yerel seçimlerde birinci parti olan CHP’nin yarın yapılacak bir genel seçimde de birinci parti olacağını gösteriyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de sık sık bu anketlere dikkat çekerek erken seçim çağrısı yapıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde CHP’nin anketlerde birinci çıktığı iddialarını reddetti, “CHP’nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Şu anda Türkiye’de birinci parti AK Parti’dir” dedi. AK Parti’nin kamuoyu anketlerinin başında yer alan bir siyasetçi de CHP’nin birinci parti olduğu iddialarına tepki gösterdi, “CHP birinci parti diyenler 2023 seçimleri öncesinde de Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde 65 ile kazanacağını söylüyordu. Hala aynı anketlere inanıyor görünüyorlar. AK Parti en yakın ankette bile CHP’ye 2-3 puan fark atıyor” dedi.
“ÖZGÜR’ÜN İÇİNDEN DENİZ GEZMİŞ ÇIKTI”
CHP’li belediyelere yönelik operasyonlarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve partinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması bir milat. 19 Mart’ta düzenlenen bu operasyonlar geçen 4 ayda hız kesmeden devam etti. 14 CHP'li Belediye Başkanının aralarında olduğu yüzlerce kişi tutuklandı. CHP’nin operasyonlara karşı başlattığı eylemler de aynı hızla devam etti. Bugüne kadar 35 il, ilçe mitingi düzenlendi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in süreci yönetmesi ve başta mitingler olmak üzere yaptığı konuşmalar büyük ilgi ve destek gördü. Özel’in liderliğini perçinlediği konuşulurken, parti içinde Özel’in performansı için “İçinden Deniz Gezmiş çıktı” yorumları geldi.
AK PARTİ’DEN GAZETECİ İLE MESAFE YORUMU
İktidarlarla gazeteciler arasında her dönem sorun yaşanır. AK Parti öneminde bunun katmerlendiğini söylemek için de elimizde yeterince veri var. Çok sayıda gazeteci tutuklu. Daha geçtiğimiz hafta bir meslektaşımız gözaltına alınıp bırakıldı. Sözcü TV’nin ekranı da 10 gün sürecek bir karartma sürecinin içinde. Bu tabloda AK Partililerin slogan haline getirdiği bir söz kulağımıza çalındı. Partide öne çıkan bir milletvekili gazeteci siyasetçi ilişkisini değerlendirirken, “Yaklaşırsan yakar uzaklaşırsa üşürsün” dedi.