İnfaz kanunu için yeni takvim

AK PARTİ ANAYASASI BİTİYOR: 2026 YILINDA TÜM PARTİLERE GÖTÜRÜLECEK

AK Parti’nin 11 kişiden oluşan Anayasa Komisyonu çalışmalarında sona gelindi. Geçtiğimiz haziran ayında kurulan komisyon Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında bir dizi toplantı yaptı. Önümüzdeki günlerde çalışmalarını tamamlayacak olan komisyonun Meclis’teki bütçe görüşmelerinden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir sunum yapması planlanıyor. Edinilen bilgiye göre çalışma madde madde bir anayasa yazımı içermiyor. Çalışma için “sivil anayasa ihtiyacı, toplumun beklentileri ve yapılabilecek değişiklikleri içeren felsefi bir bakış içeren politika belgesi olacak” deniliyor. Edinilen bilgiye göre AK Parti’nin yeni anayasa önerisinde Cumhurbaşkanlığı sisteminde temel bir değişiklik olmayacak. 50+1 sistemi korunacak. Cumhurbaşkanı Yardımcısının seçimine sıcak bakılmıyor ama mevcut düzenleme muğlaklık içerdiği için sayısına bir sınırlama getirileceği ifade ediliyor. Bakan olan milletvekillerinin geri dönüşüne engel olan katı sistemin esnetilmesi böylece siyasete daha fazla alan açılması da gündemde. Terörsüz Türkiye süreci kapsamında nasıl bir değişiklik istendiğine dair ise şimdilik yanıt yok. Çalışmaya Cumhurbaşkanının onay vermesi durumunda AK Parti’nin ilk olarak ittifak ortağı MHP’ye, ardından da muhalefet partilerine gideceği belirtiliyor.

AKP’DEN İÇİŞLERİ BAKANINA BÜLENT TURAN TEPKİSİ

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Bakan Yardımcısı Bülent Turan arasındaki gerilim artık bir sır değil. Öyle ki Turan, İçişleri Bakanlığının bütçe görüşmelerine de katılmadı. Yaşanan gerilimi bilen muhalefet milletvekilleri de Bakan Yerlikaya’ya Turan’ın neden gelmediğini sordu ama yanıt alamadı. Bu tablo AK Parti içinde de eleştiri konusu oldu. Partide üst düzey bir yönetici Bakan Yerlikaya’nın tutumunu eleştirerek, “Arada sorun olabilir. Birlikte çalışmaktan hoşnut da olmayabilirsin ama ortada kurumsal bir yapı var. Muhalefetin ağzına bunu vermemek lazım. Gerilim varsa da bunu alenileştirmek doğru değil” dedi.

11. PAKET GEÇMEDEN 12. KONUŞULUYOR: KONUMUZ TEBLİGAT!

Son yıllarda açılan birçok dava nedeniyle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı büyük tartışma konusu. Buna yargıya güvenin yüzde 20’lere inmesi de eklenince bir yargı reformunun şart olduğu sıklıkla dile getiriliyor. AK Parti yaklaşık 5 yılda 10 yargı paketi çıkardı. Ancak temel sorunlara çare üretecek bir reform yapılmadı. Geçtiğimiz hafta sunulan 11. yargı paketinin tartışmaları sürerken 12. paket de yola çıktı. AK Partili yetkililer hazırlığı tamamlanmak üzere olan 12. Yargı Paketi’nin büyük ölçüde tebligatlarla ilgili olacağını söylüyor. Çalışmayla ilgili bilgi veren AK Partili bir yöneticinin anlatımına göre davaların uzamasında büyük sorun olan tebligat konusu bu yasayla yeniden düzenlenecek. Toplumun neredeyse tamamının elektronik ortamda bir adrese sahip olduğuna dikkat çeken yetkili, yargı sürecinin onaylanmış e-posta adresleri kullanılarak daha hızlı, seri hale getirileceğini anlatıyor.

İNFAZ KANUNU İÇİN YENİ TAKVİM

Uzun zamandır beklenen Covid yasası 11. Yargı Paketi’ne eklendi. 31 Temmuz 2023 tarihi öncesinde suç işleyenlere daha erken açık cezaevi ve denetimli serbestlik imkanı sunan düzenleme hükmün kesinleştiği tarih esas alındığı için eşitsizlik yarattığı eleştirilerine neden olmuştu. Yeni düzenleme ile suç tarihi esas alınarak bu eşitsizlik giderilecek. Bu düzenleme ilk etapta yaklaşık 55 bin, tamamlandığında yaklaşık 100 bin mahkumu etkileyecek. Kapasitesinin 100 bin üzerinde mahkuma ev sahipliği yapan cezaevleri de bir nebze de olsa rahatlayacak. Ancak AK Parti infaz kanununda kapsamlı bir değişiklikten de vazgeçmiş değil. Partinin Meclis grubunda çalışılmaya başlanan bu düzenlemenin de 2026 yılının ilk çeyreğinde gündeme gelebileceği ifade ediliyor. İnfaz oranlarında eşitlik konusunun ele alınacağı genel infaz kanunu değişikliğinde bir de denetimli serbestlik seçeneklerinin arttırılması planlanıyor. AK Parti içinde bu hazırlık için, “Islah etme yolu sadece cezaevi değildir. Toplum içinde ıslah yollarının yer aldığı yeni infaz yöntemleri uygulanıyor. Uzun müddet dört duvar arasında kalmak yerine mahkumun “takipte ve kontrolde” olduğu seçenekleri artırmalıyız. Cezanın belli dönemi içeride kalınır, önemli bir kısmı da dışarıda takipte geçirilebilir. Dışarıda, takip altında olan kişiye bu sürede ıslah amaçlı, ihtiyaca göre belli eğitimler de verilebilir” deniliyor. Tutuklamanın istisna olduğuna dair yasa yapmakla övünen AK Parti, bugün en küçük suçlamada cezaevi yolunu açarken bu hazırlık için ‘ne kadar gerçekçi’ sorusu soruluyor.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE’DE MAHMUR PLANI

Terörsüz Türkiye sürecinde Irak'ın kuzeyinde bulunan Mahmur Mülteci Kampının durumu da ele alınıyor. Yaklaşık 12 bin kişinin bulunduğu kaydedilen kampta neredeyse tamamı Türkiye'den göç eden ailelerin yaşadığı biliniyor. Güvenlik kaynaklarının siyasetçilere verdiği bilgiye göre ilk etapta PKK’nın silahsızlanma sürecinin takibi yapılıyor. Örgütün açıkladığı Zap’tan çekilmenin doğrulandığı, sürecin Gara ve Kandil ile tamamlanacağı ifade ediliyor. Yine güvenlik kaynaklarına göre silahsızlanma kayıtlara geçtikten sonra kampın durumu da kapsamlı olarak ele alınacak. Bu konunun önümüzdeki yıl tek bir başlık olarak ayrıca ele alınacağı kaydediliyor. Haymotlos (Hiçbir devletin yurttaşı olmayan) durumunda çok sayıda kişinin kimlik sorunlarına da bu kapsamda çare üretilecek. Bu kişilerin de Türkiye’ye dönüşü gündeme gelecek.

YENİDEN REFAH PARTİSİ’NİN TEMASSIZ ÖDEMEYLE SAVAŞI: DİJİTAL ESARET

Gelişen teknoloji ile alışverişlerde ödeme yöntemleri de değişti. Her geçen yıl banka kartı, kredi kartı ile ödemeler artıyor. Öyle ki bir süre sonra nakit para kullanılmaz hale gelecek görünüyor. Bu yöntemi hijyen açısından da çok olumlu değerlendirenler var. Ancak Hüda-Par nakit paradan vazgeçilmesini “dijital kafes” olarak nitelendirerek tepki gösteriyor. Yeniden Refah Partisi Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla, Ankara’da bir belediye işletmesinde sadece kart ve temassız ödeme kabul etmesini Meclis gündemine taşıdı. Aşıla, “Bugün hijyen bahanesi, yarın güvenlik; sonra bir bakacağız, her adımımızın, her harcamamızın takip edildiği bir dijital kafese kilitlenmişiz. Nakit ortadan kalkarsa özgürlük gider, hesaplar tek tuşla kapatılabilir, izin verilen kadar alışveriş dönemi başlar. Soruyoruz: Bu milletin cebindeki paraya bile karışacak kadar ileri gitmek özgürlük müdür yoksa dijital esaretin başlangıcı mıdır?” dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Perde Arkası Arşivi