Korku Derbileri

Artık bu korkak futbolla oynanan derbilerden gına geldi. Fenerbahçe de Galatasaray da korktuğu için bu beraberlik geldi. Bu taraftara, bu seyirciye yazık. Fenerbahçe’nin ne oyun planı cesurdu ne oyunculardan herhangi birisi sorumluluk aldı. Tedesco da maçtan sonra “ Beşiktaş’a karşı cesur başladık, 2 farkla geriye düştük” derken bu korkuyu itiraf etti. Dahası “şaka takımına değil Galatasaray’a karşı oynadık” derken bu korkunun altını kalın kalın çizdi. Korkan sadece Fenerbahçe değildi, Galatasaray da ikinci yarıda daha cesur olsa, ikinci golü düşünse, galibiyeti koruma amacıyla çekilmese, fark bile atabileceği bir maçta, tek puan aldı ve buna seviniyor. Evet karlı çıkan Galatasaray ama galibiyeti hatta farkı da kaçıran Galatasaray.

Yıllar öncesinde “derbi” demek, her iki takımında elinden gelenin en iyisini yaptığı, galibiyet için varını yoğunu ortaya koyduğu maçlar demekti. Ancak son 5-6 yıla bakarsanız, derbiler belki de yılın en zevksiz futbolunun oynandığı karşılaşmalar demek. “Öncelikle yenilmeyelim” diye sahaya çıkan takımlardan elbette daha iyi futbol beklemek, bizim gibi saf futbol tutkunlarının işi. Hocaların korkusu yenilmek, oyuncuların kaygısı hata yapmak olunca ortaya da tatsız tuzsuz oyunlar çıktı.

Bu kez derbi öncesinde Fenerbahçe taraftarlarının beklentisi asla yenilmemek değildi. Artık kimse “idare edelim, yenilmeyelim” demiyordu. Tribünlerin tek beklentisi vardı, Galatasaray’ı yenip uzun bir aradan sonra liderliği ele geçirmek.

Aslında her iki takımın kadroları da nerede sahaya çıkarsa çıksın hücum oynayacak kapasitede, bu nedenle de umulan ezeli rakiplerin galibiyet için çıkması ve futbol adına ellerinden geleni yapmasıydı. Ancak yine son beş yılın tekrarı oldu.

Kadrolarda eksik de yoktu, sürpriz de yoktu. Talisca, Duran, Nesyri üçlüsünden Nesyri’yi seçti Tedesco. Yakarsa Tedesco’yu bu Nesyri aşkı yakacak. Nesyri’yi kadroda görünce “herhalde hoca önde baskı istiyor, bu nedenle Nesyri’yi tercih etti” diye iyimser bir tahmin yaptık ama hikaye çıktı.

Galatasaray ise iki haftadır sosyal medyadan yapılan yangınlara rağmen sadece sağ bek eksiğiyle geldi Kadıköy’e. Galatasaray’ın eksiği değil asıl olarak sakatlıktan dönenlerin performansı dezavantaj yaratabilecek gibiydi.

İki takımın da oyuna hâkim olmadığı bir 90 dakika oynandı. Galatasaray 2 pozisyon üretti, birinde Sane’nin bireysel becerisiyle tek gol buldu. Fenerbahçe de 2 pozisyon üretti ama attığı tek gol VAR’dan döndü. Tedesco’nun oyun planı neyse çalışmadı, bireysel olarak öne çıkan bir isim de olmadı.

Bu korkaklıklar dışında maçtan geriye Tedesco’nun stratejik hatası ve oyuncu değişikliğinde geç kalması, Okan Buruk’un da saçmalıkları kaldı. Maç içinde sahaya girip Skriniar’ın üzerine yürüyen, bağırıp çağıran, hakeme her türlü müdahalede bulunan Okan Buruk, maçtan sonra hiç sıkılmadan “ maçı konuşmam canımızı zor kurtardık” deyip, dahası üstü kapalı olarak Fenerbahçe’yi tehdit etti. Okan Buruk son haftalarda yaptığın hataları bu saçmalıklarla kapatamazsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi