İzmir’de anma töreninde deprem mesajı: İhmali önceliklendirin
(İZMİR) - 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir'de meydana gelen ve 117 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan depremin 5. yıldönümünde Bayraklı'da anma etkinliği düzenlendi. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından gerçekleştirilen törende, "Deprem bir doğa olayıdır, ölümler kader değil, ihmaldir. Güvenli yaşam hakkı, her yurttaşın en temel hakkıdır ve bu hak devletin, yerel yönetimlerin ve tüm kurumların kamusal sorumluluğudur" ifadesi dile getirildi.
5. yıldönümünde, 30 Ekim 2020'de yaşanan deprem anma programıyla hatırlandı. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri'nin organizasyonunda gerçekleştirilen etkinlikte yaşamını kaybeden vatandaşlar anılırken, konuşmalarda "deprem değil, sorumsuzluk öldürüyor" vurgusu öne çıktı.
Törende konuşma yapan Başak Edge Gürkan, "Beş yıl önce 117 yurttaşımızı kaybettik. Yüzlerce insan yaralandı, binlercesi evsiz kaldı. Aradan geçen beş yılda acımız dinmedi, yaralarımız tam olarak sarılmadı. Ancak 6 Şubat 2023 depremleri, bu acıların çok daha büyük ölçekte tekrar yaşanmasına neden oldu" açıklamasında bulundu.
"Depremler değil, insan eliyle yaratılan ihmal, denetimsizlik ve çıkar düzeni öldürmektedir"
Gürkan, konuşmasına şöyle devam etti:
"On binlerce insanımız göz göre göre hayatını kaybetti, şehirler haritadan silindi, milyonlar yoksullaştırıldı, yalnız bırakıldı. Bu iki büyük felaket bize bir kez daha gösterdi. Sorun deprem değil, sorumsuzluktur. Sorun fay hatları değil, rant hatlarıdır. Depremler değil, insan eliyle yaratılan ihmal, denetimsizlik ve çıkar düzeni öldürmektedir. Ve bugün, o acıların üzerinden yıllar geçmesine rağmen tablo değişmedi: Sadece iki gün önce Sındırgı'da meydana gelen deprem bir kez daha uyarı niteliğindeydi. Gebze'de kendi kendine çöken bina ise gerçeği çıplak biçimde ortaya koydu: Bu ülkede binalar hâlâ denetimsiz, kentler hâlâ güvensiz, sorumlular hâlâ sessiz.
" Güvenli Yaşam hakkı, her yurttaşın en temel hakkıdır. "
" İktidar yıllardır "afet yönetimi" diyerek halkın vergi ödemelerini sağladı, ancak bu kaynaklarla güvenli şehirler inşa edilmedi; bunun yerine yandaş projeler hayata geçirildi. Kentsel dönüşüm adına yoksul halk, evlerinden edildi, bilim insanlarının uyarıları göz ardı edildi ve denetim mekanizmaları yalnızca kağıt üzerinde kaldı. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak bir kez daha ifade ediyoruz: Deprem bir doğa olayıdır; ölümler kader değil, ihmaldir. Güvenli yaşam hakkı, her yurttaşın en temel hakkıdır ve bu yükümlülük devletin, yerel yönetimlerin ve tüm kuruluşların kamusal sorumluluğudur.
"İzmir'de, Maraş'ta, Hatay'da, Adıyaman'da ve ülkenin dört bir yanında yaşamını yitiren yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Onların anısı önünde bir kez daha söz veriyoruz: Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, bir daha yaşanmaması için mücadele edeceğiz. Yaşam hakkı için, bilimin ışığında, dayanışmayla, eşit ve güvenli kentlerde yaşamak için bir aradayız. Rant için değil, yaşam için; sermaye için değil, halk için bir kent istiyoruz."
"Bizim ölümlerimiz izin verilen ölümler"
Depremde iki çocuğunu ve eşini kaybeden İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel, "Karşınızda iki çocuğunu ve eşini kaybetmiş, evi yıkılmış bir depremzede olarak bulunuyorum. Evet, biz bir acı yaşadık; çocuklarımı, eşimi gömdüm, hayallerimi gömdüm, evimi yitirdim. Bir acıyla hayatımı sürdürürken, 6 Şubat depremleriyle, Kartalkaya'daki olayla, dün Gebze'de yaşanan olayla bir şeyin farkına daha çok vardım. Bizim ölümlerimiz izin verilen ölümler. Bizim ölümlerimiz kayıtlı, uyutulmuş ölümler. Müteahhitlere verilen ruhsatların altındaki imzalar, inşaatlar yapılırken verilen izinlerin altındaki imzalar, oturma izni verilen imzalar… Bizlerin, yakınlarımızın, eşlerimizin, çocuklarımızın, toplumun her kesiminin ölmesi için öyle bir çalışma yapılmış ki; öyle imzalar atılmış ki bizim ölümlerimize hazırlık yapılmış. O imzalarla ölümlerimiz resmileştirilmiş, altına imza atılarak kayıtlı hâle getirilmiş durumda" şeklinde konuştu.
"Unutmuyoruz, unutturmuyoruz"
Kapanması mümkün olmayan bir kayıp yaşadığını dile getiren Yüksel, "Biz büyük kayıplar yaşadık. Evet, bu acı kapanmayacak bir acı. Bu yara kabuk bağlamayacak bir yara. Ancak gördüğümüz her acıda acımız biraz daha artıyor ve kabullenemiyoruz artık. Unutmuyoruz, unutturmuyoruz. Sizlerle, bizlerle birlikteyiz. Bu acının unutulmaması için mücadele ediyorsunuz. Bizlerden başkasının yeniden acılar yaşamaması için bu meydanlarda bizimle berabersiniz. O yüzden ben sizlere, bütün kitle örgütlerine, emek örgütlerine, mücadele verenlere çok teşekkür ediyorum. Basın mensubu arkadaşlara da teşekkür ediyorum; her zaman bizim derdimizi yansıtıyorlar. Açık, gitmeyen bir acı; yara kabuk bağlamayan bir yara… Başkaları bu acıyı yaşamasınlar istiyoruz" ifadesinde bulundu.
Kaynak:ANKA