AKP’lileri korkutan hesap: SOSYAL KONUT FACİASI OLMASIN

İKTİDAR partisinin seçime giderayak, davullu zurnalı açıkladığı 250 bin sosyal konut projesi, partide içten içe ‘stratejik bir hata mı?’ korkusuna dönüştü. Aklı başında AKP’lilerin yaptığı bu hesap, hiç de yabana atılacak gibi değil. Soru şu; seçim öncesinde 250 bin kişiyi sevindirirken, başvurusuna olumsuz yanıt verilecek yaklaşık 3, 5 milyon kişiyi küstürmek ne kadar doğru?

AKP’nin 2019’da açıkladığı ve henüz tamamlanmamış sosyal konut projesinin tıpatıp aynısı olan bu proje, günler süren kampanya ile asıl gündem konularını ve sorunların üstünü örtecek şekilde lanse edildi.

Muhalefetin kamuoyuna açık eleştirilerini, 2019 yılındaki projede konutlarını alamayan vatandaşların boş arsalara bakarak yaptığı serzenişlerini bir tarafa bırakarak, AKP içinde kapalı kapılar ardından yapılan ince tartışmalara dikkat çekmek istiyoruz.

Öncelikle böyle bir kampanyanın seçim öncesinde lanse edilmesinin sakıncalarından söz ediliyor. Kampanya stratejisi açısından seçimlerden önce sonuçlanacak bir sürecin başlatılması, ‘kazanan- kaybeden’ kitlesi yaratacağı için riskli bulunuyor. Yani şu anda 3 milyon 750 bine ulaşan başvurulardan sadece 250 bini, bu projeye katılma hakkına sahip olacak. İncelemelerin ardından, 3,5 milyon kişi elenecek.

Konutların ne zaman tamamlanacağı, uygun fiyatın korunup korunamayacağı, vaat edildiği gibi bir fiyat aralığı olup olmayacağı gibi onlarca soru olmasına karşın kafaları karıştıran işte bu 3,5 milyon mağdur. Seçim öncesinde bu kadar mağdur yaratmanın faturasının yüksek olacağını dile getirenler var.

Bunların bir kısmı şartlara uymamaktan elense bile bunu anlatmak oldukça zor olacak. Ayrıca bu konutların AKP’ye yakın isimlere çıktığına ilişkin olası dedikodunun önüne geçmek zorlaşacak. Devlet eliyle sosyal konuta muhtaç vatandaşın istatistiğini ortaya koymak da pek akıllıca sayılmayacak.

Bu planın yanlışları AKP’lileri tedirgin etmiş gibi. O yüzden, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, uyarı üzerine uyarı yapıyor. Yapılan bilgilendirmede, “250 bin sosyal konut kampanyası kapsamındaki projelere bir hane halkı adına, yani kişinin kendisi ve eşi adına yalnızca bir adet başvuru yapılabilecektir. Birden fazla başvuru yapılması durumunda başvurular geçersiz sayılacaktır. Başvuru bedelini, verilen süre içerisinde e-devlet’ten yatırmayanlar başvuru sürecini tekrar başlatabilecek.” şeklinde açıklamalarla yol kazalarını önlemeye çalışıyor.

Sonuçta, herkes uyarılara uygun başvuru yapsa da sistemden yararlanamayacak milyonlar olacak. Bu durum, siyasi kulislerde, kamudaki iş başvurularında yaşanan hikayelere benzetiliyor. “İş başvurusunda bulunan 5 kişiye yardım etseniz, geri kalan 25 kişiyi küstürüyorsunuz. Siyaseten hiçbir yararı olmuyor” yorumları yapılıyor. Çalışma, ‘yeni küskünler yaratma projesi’ olarak anlatılıyor.

Bu nedenle, proje lansmanının zamanlamasını eleştirenler, artık çok geç olduğu için farklı akıllar ortaya atıyorlar. 250 bin sosyal konut projesinin başlangıç olduğu, bundan yararlanamayanlar için seçimlerin ardından yeni projelerin açıklanacağına ilişkin çalışmalar yapılması, bunun da seçim meydanlarında duyurulması gerektiğini dile getiriyorlar.

Sürecin seçim öncesinde sonuçlandırılmasının büyük bir hata olduğunu söyleyenler, vatandaşın üzülmesinden değil, yanlış bir seçim taktiği olmasından endişeliler. Yani ‘şapka düşüp, kel görüneceği için’ panikliyorlar.

SON DEDİKODULAR!
Kabinede değişiklik beklentisi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçime kısa süre kala stratejik olarak doğru olmayacağı sözüyle ortadan kalkmış görünüyor. Daha önceki yazımızda benzer bir saptamada bulunmuştuk. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun değiştirileceği iddiaları gerçek olmayabilir ama küskünlük doğru gibi. Erdoğan ile Soylu arasında son dönemde bir mesafelenme yaşandığı, Soylu’nun MİT’in aldığı kararlar ve uygulamalara itiraz ettiği dile getiriliyor. Bunlar kapalı kapılar ardında konuşulurken, ‘MİT’i öne çıkaran haberler yaptığı için A.A’ya ambargo uygulayan Bakan Soylu’ haberleri de bu iddiaları doğruluyor gibi. Yani ortada Süleyman Soylu- Hakan Fidan çekişmesi var.

Faruk Çelik’in iki hafta önce Ankara’ya gelip, 5 gün boyunda siyasi ve bürokrat dostlarıyla görüşmeler yapmış olmasının da bütün bunlara tuz biber ektiği, Çelik’e yakın medya kuruluşlarının, ‘İçişleri Bakanı oluyor’ diye duyurması da parti içerisinde, değişikliği isteyenlerin organizasyonu olarak yorumlanıyor. Tüm bunlar konuşuladursun, ciddi bir kriz patlamadığı sürece, Soylu’nun da parti yöneticilerinin de seçimlerden önce görevini sürdüreceği anlaşılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nuray Babacan Arşivi