Biz bu değiliz

Dün dakikalarca bu fotoğrafa baktım. Yani aslında fotoğrafa bakarken dalıp gittim. Çok sonra kendimi bambaşka şeyler düşünürken buldum. Tuhaf bir duygu fırtınasıydı işin aslı. Üzgündüm. Öfkeliydim. Kırgındım. Dehşete düşmüştüm. Kaygılıydım. Utanmıştım… Ve aslında şu an sözcüklere dökemediğim ama kalbimin en derininde hissettiğim pek çok şey idim.

Peki, ne anlatıyor bu fotoğraf?


Sizce, yaş ortalaması 50’lerin üzerinde olan saygın, seçilmiş beyefendilerin 85 milyonluk bir ülkenin bir yıl sonrası için ne yiyeceği içeceği, ülkenin bekasının nereye daha çok yatırım yapmak olduğunu tartışıyor olabilirler mi? Ya da belki de güvenliğimize şu kadar, eğitimimize bu kadar ayırmalıyız diyor olabilirler mi?

12 gün boyunca dirsek teması ile çalışıp birbirleriyle konuşacak gibi, sizin, benim, hepimizin adına karar verecek gibi duruyorlar mı?

Bu fotoğraf bütçe görüşmelerinin ikinci gününden. Görüşmeler kesintisiz olarak cumartesi-pazar günleri de dahil olmak üzere on gün daha sürecek. 16 Aralık Cuma gününe kadar TBMM ve 15 bakanlık ile bu bakanlıklara bağlı ve ilgili kamu kurumlarının bütçeleri ele alınacak.

Fuat Oktay’ın yapmış olduğu sunuma bakılırsa:
Dünya ekonomisinin 2023 yılında yüzde 3,22 büyümesi bekleniyor.

Başta ABD-Çin ihtilafı olmak üzere yoğunlaşan üretim merkezlerinin eksikliğini Türkiye bir rekabet avantajına dönüştürebilir.

Yılın ikinci yarısında aylık enflasyonun ilk yarısına göre düştüğü, enflasyonun ilerleyen dönemde gerileyeceği öngörülüyor.

2023 yılında Hazine Destekli Kefalet Sistemi kapsamında; toplam beş adet kefalet paketinin yürürlükte olacağı öngörülmekte olup işletmelerimizin finansmana erişimini kolaylaştırmak için sistemini aktif şekilde kullanılacağı vurgulanmış.

Bütçe girişimci ve yatırımcıyı teşvik edecek. Yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme odaklı bir yapıda olacak.

Eğitim, sağlık, güvenlik üzerinde ayrıca durulmuş. Ve destekler artırılmış görülüyor.

Kısa kısa ilk sunumdan dikkatimi çeken notlar bunlar.

Ayrıca Sayın Oktay geçmiş dönemde neler yapıldığını da anlatıyor. Togg’un banttan inmesi, savunma sanayinde atılan adımlar, enerji güvenliği hamleleri. Verilen destekler, teşvikler, krediler, yapılan köprüler, yollar…

Ama işte ikinci günün sonunda tüm Türkiye’nin aklında bu fotoğraf kaldı. Herkesin dilinde geçmiş olsun dilekleri, acil şifalar mesajları.

Biz bu fotoğraf değiliz.

Biz bin yıllardır geleneklerinde kötü söz söylememeyi evlatlarına aşılayan bir milletiz.

Biz konuşamayan bir toplum olamayız.

Biz uzlaşmak zorundayız.

Pek çok kere farklı farklı yazılarımda kağıda dökmüştüm. Siyaseten kullandığımız dil, yarın öbür gün en çok bize zarar verecek.

Şu fotoğrafı gören bir ana babanın evladına işte orada olmalısın diye salık verip onu heveslendirebileceğini düşünebilir miyiz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi