Eski TCMB Başkan Yardımcısı Özatay: KKM’nin esas maliyeti sıçrayan enflasyon oldu

Eski TCMB Başkan Yardımcısı Özatay: KKM’nin esas maliyeti sıçrayan enflasyon oldu
Eski TCMB Başkan Yardımcısı Fatih Özatay, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının maliyetine ilişkin kaleme aldığı bugünkü yazısında "KKM’nin esas maliyeti sıçrayan enflasyon oldu" ifadesini kullandı. Özatay, kur farkından...

Eski TCMB Başkan Yardımcısı Fatih Özatay, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının maliyetine ilişkin kaleme aldığı bugünkü yazısında "KKM’nin esas maliyeti sıçrayan enflasyon oldu" ifadesini kullandı. Özatay, kur farkından kaynaklanan maliyetin ise temmuz itibarıyla 152 milyar lira olduğunu belirtti.

Özatay, Ekonomim gazetesinde kaleme aldığı yazıda, lira cinsi ödemelerin Hazine'den TCMB'ye devredilmesine de değindi. Özatay, bu durumda TCMB'nin kârının Hazine'ye aktarıldığını hatırlatarak, KKM ödemelerinden dolayı oluşan maliyetin Hazine'ye aktarılacak parayı etkilediğini ve Hazine'ye dolaylı bir zarar oluşturduğunu belirtti.

Özatay yazısında şunları ifade etti:

"Geçtiğimiz hafta KKM’nin ‘maliyeti’ hakkında bir tartışma fırtınası koptu. Ege Cansen’in Sözcü gazetesinde kaleme aldığı bir yazı tetikledi bu tartışmayı. O yazı hakkında bir şey yazmak istemiyorum. Kendi penceremden KKM’nin nasıl göründüğüne odaklanacağım. Ama zaten yazımın başından belli oldu; berbat görünüyor benim penceremden bakınca. KKM’yi yaratan kararlar patlattı enflasyonu. “KKM’nin ne günahı var” diye sorabilirsiniz enflasyonun patlamasında. Çok günahı var. Evet, para politikasının saçmalaması nedeniyle enflasyon patladı, KKM de o nedenle ortaya çıktı. Ama o saçma para politikasının sürmesi KKM sayesinde oldu; sadece sürmekle kalmadı, saçmalama dozu iyice arttı. Sıçrayan enflasyona rağmen politika faizi Mayıs 2022’den itibaren tekrar düşürülmeye başlandı. Son indirim Şubat 2023’te yapıldı ve politika faizi yüzde 8.5’e geriledi. Dolayısıyla, KKM’nin esas maliyeti sıçrayan enflasyon oldu.

"Kur farkı maliyeti temmuzda 152 milyar lira"

Bu noktanın altını çizdikten sonra, gelin şu ‘maliyet’ işinin kalanına bakalım. Önce lira cinsinden KKM’yi ele alayım. Temmuz ayına kadar lira cinsinden KKM’nin yükü Hazine’nin omuzlarındaydı. Bankalar KKM hesabı açanlara lira cinsinden bir faizi -ki politika faizine çok yakın bir düzeyde belirleniyordu- garanti ediyorlardı. Vade sonundaki döviz kurunun vade başındaki döviz kuruna kıyasla artış oranı bu faizin üzerinde kalıyorsa, kur artışı ile faiz arasındaki farkı Hazine mevduat sahibine aktarmak üzere mevduat sahibinin bankasına transfer ediyordu. Dolayısıyla, kur riski Temmuz 2023’e kadar Hazine’nin, yani bütçenin üzerindeydi. Eski TCMB Araştırma Genel Müdürü ve DPT uzmanı Zafer Yükseler, bütçeye olan bu maliyeti pazar günü bloğunda yayınladı. Buna göre, kur farkı ödemelerinin bütçeye yükü Ocak 2022 – Temmuz 2023 döneminde tam 152 milyar lira oldu. Dönemin GSYH’sinin (son altı çeyreğin toplamının) yüzde 0.60’ı kadar bir yük gerçekleşti dolayısıyla.

Hazine'ye dolaylı yük

TCMB’nin politika faizi -ki haftalık repo faizi-  bankalara verdiği bu fonlar karşılığında aldığı faiz. Sistem şöyle çalışıyor. Belli aralıklarla TCMB haftalık repo ihaleleri açıyor. Bankalar bu ihalelerde (kullanılan ihale yöntemine göre) TCMB’den borçlanıyorlar. Bu borçları karşılığında teminat olarak TCMB’ye devlet tahvili veriyorlar. Vade bitiminde -genellikle bir hafta sonra- bu işlemin tersi gerçekleşiyor; TCMB bankaların vade başında teminat olarak kendisine verdikleri tahvilleri bankalara geri veriyor, bankalar da aldıkları fonları TCMB’ye geri ödüyorlar. Arada TCMB’nin faiz kazancı var.

Dolayısıyla, TCMB bu işlem karşılığında kâr yazıyor. Bir sonraki yıl ise elde ettiği kârın bir kısmını ana ortağı olan Hazine’ye aktarıyor. Para tabanının (emisyon ve bankaların TCMB’deki zorunlu ve serbest mevduatlarının toplamı) artması demek, bankacılık sitemindeki fon miktarının artması ve dolayısıyla bankaların TCMB’den (KKM’nin olmadığı duruma kıyasla) daha az borçlanmaları demek. Doğrudan TCMB’nin Hazine’ye aktaracağı kârı azaltan bir durum söz konusu. Lira cinsi KKM macerası artarak sürse ve kur artışı da KKM sahibine bankaların ödediği mevduat faizinden yüksek olsa, öyle bir an gelebilir ki, bankacılık sisteminde fon fazlası oluşabilir. Bu durumda, TCMB o fon fazlasını çekmek için sürekli ‘ters repo’ yapmak zorunda kalır. Yani bankalara bir faiz ödeyerek onlardaki fazla likiditeyi çeker. Repo işleminin tam tersi. Bu durumda TCMB zarar yazar.

Kısacası, lira cinsi KKM Hazine’de iken doğrunda bütçeye bir yük getiriyordu. TCMB’ye geçince ise bu sefer dolaylı yoldan bir yük (bütçeye daha az kâr aktarımı ya da uç durumda hiç aktarılamaması) getiriyor. Bu durumda, tuzu kuru KKM sahibine bütçeden önemli bir gelir transferi yapılmış olunuyor; gelir dağılımını bozucu bir politika olarak karşımıza çıkıyor bu sefer KKM. Hangi ülkede? Çalışanların yarısından fazlasının asgari ücrete çalıştığı ve asgari ücretin dört kişilik bir ailenin açlık sınırın altında olduğu ülkede."

Yazının tamamı için tıklayın