Ekonomide Niyet Okuma Dönemi

Birçok farklı siyasetçinin, tek bir gazetecinin sorularını yanıtladığı tartışma programlarını hatırlayan ve özleyen, sonrasında birçok gazetecinin, cevapları sorduğu siyasilerin tek başlarına katıldıkları “tartışma” programlarına tanık olan bir gazeteci olarak, şimdi de Twitter üzerinden yapılan atışmaları takip ediyorum. Ekonomi gibi hemen hemen her şeyi etkileyen bir konunun nasıl olur da Twitter üzerinden tartışıldığını da anlayamıyorum. Tik tok vs. oralara hiç girmeyeceğim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, yaklaşık bir hafta önce 83, önceki gün de 31 tweet ile Millet İttifakı’nın ekonomi programını eleştirdi. Bana tuhaf gelen bu tweet serisinde eleştirilerin önemli bir bölümünün aslında birer tespite dönüşmüş olmasıydı.

Ne demek istediğimi biraz daha açayım.

Geçtiğimiz hafta atılan tweet serisinde Canikli cari açığın kronik bir problem olduğunu, enflasyonun yüksekliğini, Merkez Bankası rezervlerinin düşük olduğunu kabul edip, bunları düzeltmek için IMF ile anlaşacaklar diyor. Diğer yandan yabancının uzun vadeli zaten gelmeyeceğine gelse gelse sıcak para ya da portföy yatırımlarına gelebileceğini ve mutlaka IMF sözü isteyeceğini geçmiş örneklerle açıklıyor. Şu halde yabancı yatırımcı için bir güven ortamının olmadığını mı söylüyor yani? Deprem konutlarının IMF’den alınacak kredi ile yapılacağını ve işin TOKİ’den alınıp başka gruplara verileceğini de ekliyor. Halbuki böyle bir beyan yok. “2 yıl sonra enflasyonu tek haneye indireceğiz söylemi afaki ve içi boş bir söylemdir.” diyor Canikli eleştiri serisinde. Aynı amaç uğrunda koşulmuyor mu? Aynı vaat verilmiyor mu?

Gelelim 27 marttaki tweet serisine. Benim yıllardır merak ettiğim bir konu idi. Neden kurumlar kuruluş amaçları doğrultusunda hayatlarına devam etmezler?
Canikli bu seride, “Ziraat Bankası ve Halk Bankası özellikle 2018 yılından bu yana finansal şoklar ve finansal saldırılara karşı döviz piyasasına döviz likiditesi sağlayarak etkin bir şekilde mücadele etmişlerdir.” diyerek kaynağı dövizi stabilize etmek amacıyla kullandıklarını ifade ediyor.

Ziraat Bankasının “kendi bankamızın tarihçesi” bölümünde de belirttiği üzere 23 Mart 1916’da Ziraat Bankası için yeni bir yasa çıkarılır. Yasanın 1. maddesinde “Ziraat Bankası çiftçilere kolaylık sağlamak ve tarımın gelişmesine yardımcı olmak için kurulmuştur” denilmektedir.

Halkbank’ın yine kendi internet sitelerinde bulunan “tarihçemiz” bölümünde, “Türkiye Halk Bankası; kalıcı bir ekonomik kalkınma, sosyal denge ve toplumsal barışın korunması için uygun koşullarla esnaf-sanatkâr ve küçük meslek sahibine kaynak aktarmak ve sermaye birikimini başlatmak amacıyla 1933 tarihli ve 2284 sayılı “Halk Bankası ve Halk Sandıkları Kanunu” kapsamında kurulur, 23 Mayıs 1938 yılında faaliyete geçer.” ifadeleri yer alıyor.

Ziraat ve Halkbank’ın küçültülmek istendiği ve Türkiye finans sisteminin yabancı bankaların kontrolüne bırakılacağından dem vuruyor.

Neyse ki bugün ABD ve Avrupa merkezli bir bankacılık krizini konuştuğumuz şu günlerde bankalarımıza bir şey olur mu diye gelen sorulara kapı gibi BDDK’mız var diyoruz.

Dedim ya. Bana tuhaf gelen bu tweet serisinde eleştirilerin önemli bir bölümünün aslında birer tespite dönüşmüş olmasıydı. Yani ekonomimizdeki yumuşak karınlar nereleri herkes biliyor görüyor. Hatta sorunun ne olduğu konusunda da mutabık kalıyor.

20 senedir ülkeyi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yönettiği ve henüz seçimler için bir beyan da ortaya konulmadığını unutmayalım. Ve kendisinin de Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak yönetiminde bulunduğu, Canikli’nin tespitleri de uygulanan politikanın çıktılarının sorunları çözmediği aksine derinleştirdiğini ortaya koyuyor.

Millet İttifakı tarafından IMF ile anlaşacağız açıklaması yapılmadığına göre Canikli’nin ilk serisi ya niyet okumadan öteye gitmiyor ya da işlerin IMF’siz düzelmeyeceği yavaş yavaş bilinçaltlarına yerleşiyor.

Bir başka aklıma takılan nokta ise, henüz bir program ortaya koymamış bir ittifakın büyük ortağı olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ortodoks politikaları savunan Mehmet Şimşek ile görüşmesi.

Bu seçim dönemi zorlu geçeceğe benziyor. Hava sertleşecek. Şu halde iki kere düşünmek gerekli bir adım atmadan önce. Seçim sonucu 2. Tura kalacak olursa turlar arası 10 gün piyasa açısından çok hırpalayıcı olabilir. Unutmayalım. Yavaş yavaş seçim sonucu ne olursa neler olur raporları da yayınlanmaya başlıyor. Bir gözünüz de onlarda olsun derim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi