Enflasyon ve Geçinme Sanatı..

Açıklanan enflasyon oranları bize gösteriyor ki, OVP'de belirtildiği gibi yıl sonu TÜFE'nin % 60'dan aşağıda olması imkan dahilinde değil. Maalesef kira kontratım 1 Ekim itibarıyla bir yılını doldurduğu için, % 60'ın üzerinde açıklanan enflasyonu dikkate alarak ödeme yapmak zorunda kaldım. 

Eşim "kiraya % 25 zam yapabilme imkanı varken neden böyle yaptın" diye sorunca şu cevabı verdim: "Yuvamızda ev sahibinin hayır duasıyla oturmak istedim, bir de ödeyebilecek durumum varken ödüyorum ki, ödeyemeyecek durumda olduğum zaman bana gerçekten inansınlar." Gerçekten de geçen yıl Ekim ayında verdiğim kira o zamanın şartlarına göre çok yüksek gibi gözükse de, o günden bu yana site içindeki benzer dairelerin kirası tam 2.5 kat artmış durumda. Dolayısıyla TÜFE oranıyla bile ev sahibinin mağdur olduğu ortada. 

İşin aslı şu ki, TÜFE oranına bağlı kalmadan kendi kendine yükselen fiyatları tolere edecek çok fazla kişi yok. Gıda fiyatlarından başlayarak eğitime kadar her yerde hem maliyetler hem de fiyatlar yükselmeye devam ediyor. Bu çerçevede mal mülk edinmek için verilecek bir uğraş aynı zamanda hayat kalitesinden feragat anlamına gelecek. Bu sebeple "restoranlar dolu" deyince işlerin iyi gittiği anlaşılmamalı. Evini, otomobilini veya cep telefonunu değiştirmekte zorlanan en azından sosyalleşme ile moral bulmaya çalışıyor. Bu arada Netflix gibi mecralardaki fiyat artışlarının da önemli olduğunu söylemeliyim. Sinemaların kar etmesi giderek zorlaşır iken bir bir kapanıyorlar, diğer taraftan evde film ve dizi seyretmek daha makul bir eğlenme aracı haline gelmiş gözüküyor. 

Tüm bu gerçeklerin ortasında 4 kişilik bir ailenin geçinmesi için 50.000 TL gerekirken kendine orta direk demeleri için ise 100.000 TL kazanıyor olmaları gerekiyor. Sadi Uzunoğlu Hoca'nın belirttiği hesaplama dahilindeki bu durum, aynı zamanda asgari ücretin "insanca yaşamak" parantezinde hiç bir şey ifade etmediğini anlatıyor. 

Firmaların çalışanlarına sağladıkları olanakların ne kadar önemli olduğu bu şekilde ortaya çıkıyor. Eğer personele araç tahsis edilmişse veya cep telefonu faturası ödeniyor ise bu tip uygulamaların bir gerekçeye bağlanması gerekiyor. Çünkü "birinde var diğerinde yok" diye serzenişte bulunanlara yeterli gerekçe sunamayan kurumlarda adaletsizlik var demektir ve yüksek enflasyon ortamında bunlar istenmeyen gelişmelerin yaşanmasına sebep olur. 

Tekrar enflasyon oranlarına dönersek: Aylık TÜFE 'nin % 4.75 şeklinde açıklanmasının yanında çekirdek enflasyonun yıllık TÜFE'nin 7 puan üzerinde seyrettiğini de söylemeliyim. Zaten mevsimlik ürünler hariç aylık enflasyon % 5'in üzerinde gerçekleşmiş. Yani enflasyon daha uzun süre yüksek kalmaya devam edecek. Profesyonellerin aldıkları ücretlerle mülk edinmesi ihtimali artık kalmadı. Hayat pahalılığı gerçeği altında kimse uzun vadeli planlar kurmuyor. Kooperatif bilinci, yüksek enflasyon ortamında çalışmadığı için emeklilik zamanı geldiğinde vatandaşların çalışmaya devam etmekten başka çareleri yok. 

İçine konutu ve otomobili de dahil ettiğim "hayat kalitesini" istikrarlı tutmak, bilgi ve görgüyü artırmak, çocukların düzgün şekilde okumalarını sağlamak, spor yapmak vs gibi aktiviteler için 4 kişilik bir ailenin en az 100.000 TL kazanıyor olması gerekir. İstanbul'un merkezine doğru geldikçe 150.000 TL'ye yükseliyor desem yanlış olmaz. Merkez Bankası'nın temkinli adımlarla düşürmeye çalıştığı enflasyon % 70'lere çıktığında bu seviyede kazananların bile pes ettiğini göreceğiz. 

"Enflasyonla mücadele büyümeyi engellemez" cümlesini yıllar önce Süreyya Serdengeçti söylemişti. Bugünkü Başkan Gaye Erkan aynı mesajları vererek ama siyasi baskı altında gerekeni tam yapamadan yola devam ediyor. Kabul ediyorum, işi kolay değil. Biz de bu sebeple yorumlarımızı dikkatli yapıyoruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi