Yabancılar daha yüksek reel faiz ve kur kontrolünün devamını istiyor

IMF’nin Türkiye ile ilgili yazdığı raporu tartıştık geçen hafta. Aynı zamanda yılın bitmesine bir ay kala Bakan Şimşek’in “Yıl sonu enflasyonu yüzde 31 olacak” diye açıklama yaptığına da şahit olduk. Sanıyorum “bari söylediğim bir şey tutsun” diye yaptı bunu. En azından ağzından çıkardığı bir cümlenin isabetli olması umuduyla böyle bir açıklama yaptığını düşünüyorum.

Ekonomi yönetiminin yurt dışındaki uluslararası kuruluşlardan cesaret alarak bu anlamsız reçeteyi uyguladığını defalarca söylemiştik. Şimdi uluslararası kuruluşlar ne diyor bir ona bakalım.

Uluslararası finans kuruluşlarının 2026 için belirttiği büyüme tahmini ve enflasyon hedefleri, Türkiye'nin ekonomik geleceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Yabancılar 2026'da büyümenin yüzde 3-4 aralığında tutulması gerektiğini öncelikler arasında görüyor. Bu hedef, ekonominin sürdürülebilirliği ve istikrarı açısından kritik. Ancak büyümenin yüzde 3,5 civarında olacağı öngörüsü, Türkiye'nin iç talebinin hala dirençli olduğunu, fiyat baskılarının devam edeceğini gösteriyor.

Bu yıl sonunda yüzde 32'ye düşmesinden sonra, 2026 sonunda yüzde 20'ye gerileyeceğinin beklentisi, enflasyonla mücadelede bir ilerleme kaydedileceği umudunu taşıyor. Ancak yüksek enflasyon beklentileri ve reel efektif döviz kurundaki değerlenmenin düşük seyretmesi, fiyat istikrarı sağlamanın zor olacağını ortaya koyuyor.

Raporlarda sürekli vurgulanan iç politikanın belirsizliğinin, Türkiye’nin ekonomik geleceği üzerinde hâlâ önemli bir etki yaratmaya devam edeceği bekleniyor. Politika yapıcıların ortodoks politikalara bağlı kalmasını olumlu bir işaret görüyorlar, ancak güçlü bir ekonomik istikrar için fiyat istikrarının sağlanması gerektiğini söylüyorlar. İlginçtir hiçbirinin aklına "bu reçeteyle hala neden dezenflasyon yavaş seyrediyor" demek gelmiyor. Bütün suçu siyasete atıyorlar.

"2026'ya dair ekonomik beklentiler karışık bir tablo sunuyor. Siyasi iklimdeki belirsizliklerin hala devam etmesi, büyüme ve enflasyon hedefleri açısından riskler taşırken, güçlü bir iç talep ve politika yapıcıların adım atma kararlılığı Türkiye'nin ekonomik istikrarı açısından umut verici unsurlar olarak öne çıkıyor."

Genellikle her raporda kullanılan bu paragraf sadece IMF değil, uluslararası kurumların da Türkiye'de nelerin yaşandığını tam olarak görmediklerini ortaya çıkarıyor. Kamu harcamalarından, hayat pahalılığından, kapanan firmalardan vs. bahseden yok. Çünkü bunları neo-liberal reçetenin yan etkileri olarak görüyorlar. Siyaset müdahale etmezse bu durum uzun süre devam edecek gibi gözüküyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi