EYYYY DEMOKRASi!
SEN NELERE KADiRSiN!

Platon, Devlet adlı kitabında Socrates ve kendi kardeşi Adeimantos’u karşılıklı konuşturur. Socrates, devletin yönetim biçimlerini anlatır. Söz demokrasiye gelir ve… Bu hafta sizleri Platon’un satırlarıyla baş başa bırakıyorum. Hiçbir ekleme, hiçbir yorum yapmadan. İyi okumalar.

  • Birini tutup başa getirmek, onu besleyip şişirmek, halkın eski adeti değil midir?
  • Hep budur yaptığı.
  • İşte halkın tuttuğu bu koruyucu yok mu? Zorbalığın tohumlarını onda aramalı, başka yerde değil.
  • Doğru.
  • Halkın adamı nasıl zorba olmaya başlar; bu güzel koruyucu, Arkadya’daki Zeus tapınağı üstüne anlatılan bir masaldakini yapmaz mı?
  • Neymiş o masaldaki?
  • Kurbanların bağırsakları arasına insan bağırsağı karışır da biri bunu yerse, hemen kurt oluverirmiş, duymadın mı bu masalı?
  • Duydum.
  • Halkın başına geçen adam, çokluğun kendine kul köle olduğunu görünce yurttaşlarının kanına girmeden edemez. Onun gibilerin hoşlandığı lekeleme yolunu tutar, onu bunu suçlandırıp mahkemelere sürükler…
    ∙ ∙ ∙
  • Böyle bir adamın türediği yerde, devletin ve insanların hali nice olur, şimdi onu araştıralım.
  • Araştıralım.
  • İlk günler zorba, dört bir yana selamlar, gülümsemeler dağıtır, zorbanın tam tersi gibi gösterir kendini; yakınlarına ve halkına bol bol umutlar verir, borçluları avutur, herkese, hele kendi adamlarına topraklar dağıtır, dünyanın en cömert, en tatlı adamı gibi görünür değil mi?
  • Öyledir.
  • İlkin dış düşmanlarıyla uğraşır, kimiyle anlaşır, kimini yener, ama onlardan korkusu kalmayınca, yeni savaşlar çıkarır ortaya, halkı hep buyruğu altında tutmak için.
  • Doğru.
  • Hem de vergilerle fakirleşen yurttaşlar işten başkaldırmasın, kendine karşı ayaklanmasınlar diye.
  • O da doğru.
  • Ona boyun eğmeyecek dik kafalı insanlar görürse, haklarından gelmek için gene savaşa başvurur, düşmana salar onları. Bütün bunlardan ötürü bir zorba her zaman savaş kundakçısı olmak zorundadır.
  • Öyledir.
  • Ama böyle davranmakla yurttaşların gözünden de düşmeye başlar.
  • Çaresiz.
  • Zorbanın yükselmesine yardım etmiş hatırı sayılır kimseler arasından sözlerini esirgemeyenler çıkar, en yiğitleri kendi aralarında, hatta zorbanın yüzüne karşı durumun kötülüğünü söylerler.
  • Böyleleri çıkabilir.
  • Başta kalmak isterse zorbanın bütün bu adamları temizlemesi gerekir. Dostları arasında olsun, düşmanları arasında olsun bir tek değerli insan bırakmaz.
  • Tabii.
  • Gözünü dört açıp kimlerde yürek, üstünlük, akıl, kudret olduğunu bir bakışta görmek zorundadır. İstesin, istemesin, bunlarla uğraşmadan, ayaklarını kaydırmadan rahat edemez. Sonunda devleti temizler hepsinden.
  • Güzel temizlik doğrusu.
  • Evet, hekimlerin başvurduğu temizlemenin tam tersi. Onlar bedende kötü ne varsa atıp, yalnız iyiyi bırakırlar; zorbaysa iyileri atıp kötüleri bırakır.
  • Devleti elinde tutabilmek için başka çaresi yoktur.
  • Yapabileceği iki şey birbirinden beterdir; ya yaşamaktan vazgeçecek ya da çoğu kendini sevmeyen aşağılık insanlar arasında yaşayacak.
  • İkisinden biri doğru.
  • Yurttaşlarını ne kadar kızdırırsa, bekçilerini de o ölçüde çoğaltmak, onlara güvenmek zorunda kalmayacak mı?
  • Kalacak elbet.
  • Bu güvenilir bekçiler kimler olacak?
  • Getirmesine lüzum yok, parayı verdi mi sürüyle gelirler, hem de koşa koşa.
  • Al sana bir sürü yabanarısı daha! Hem de dışarıdan, dört bir yandan gelen yabanarıları.
  • Ben de bunu demek istedim.
  • Ya kendi memleketinde neye başvurur?
  • Neye?
  • Köleleri, efendilerin elinden alıp, azat ettirip bekçilerin arasına katmaz mı?
  • Katmaz olur mu? Hem de en sadık bekçileri onlar olur.
  • Zorbayı soktuğun hale diyecek yok doğrusu. Kendi adamlarını yok ettikten sonra, dost diye, güvenilir adam diye, çevresine ne biçim insanlar topluyor.
  • Başka kimseyi toplayamaz ki.
  • Yaptıklarını alkışlayan bu ahbapları olacak, düşüp kalkacağı insanlar da yeni yeni yurttaşlar. Dürüst yurttaşlara gelince onlar iğrenip kaçacaklar ondan.
    ∙ ∙ ∙
  • Devletin kutsal hazineleri varsa parayı oradan alacak tabii. Sattığı kutsal eşya, masraflarını karşıladıkça halka yüklediği vergileri kısabilir.
  • Satacak şey kalmayınca ne yapsın?
  • Sofrasını, dostlarını, gözdelerini beslemek için babasına başvuracak tabii.
  • Anlıyorum, halka demek istiyorsun. Madem zorbanın doğmasına sebep olan odur, adamlarıyla birlikte besleyecek oğlunu.
  • Beslemek zorunda kalacak.
  • Öyle mi dersin? Ya halk kızar da koskoca delikanlının baba sırtından geçinmesini doğru bulmazsa? Derse ki oğluna, asıl sana düşer babana bakmak. Ben seni, büyüdüğün zaman beni uşaklarının uşağı yapasın, yerli yabancı bir sürü kölenle birlikte kendini bana besletesin diye mi çıkarıp koydum ortaya? Ben yalnız zenginleri, kibar denen kişileri başımdan atman için getirdim seni başa. Şimdi topla adamlarını ve çekil devletten. Bir baba isterse oğlunu, belalı misafirleriyle birlikte evinden kovabilir değil mi?
  • İşte o zaman halk, okşaya okşaya büyüttüğü bu evladın ne büyük bir baş belası olduğunu anlar. Kovmak istediği kimselerin kendinden kuvvetli olduğunu da görür.
  • Ne demek istiyorsun? Zorba babasına karşı mı gelecek? Keyfini kaçırdı diye el mi kaldıracak babasına?
  • Sopasını elinden alınca tabii.
  • Desene, zorba kan kusturacak anasına babasına. İşte şimdi herkesin zorbalık dediği düzene geldik. Halk yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş, özgürlüğe kavuşmak isterken eli sopalı kölelerin kulluğuna düşmüş oldu. Aşırı ve düzensiz özgürlük ona köleliğin en ağırını, en acısını, efendilerin en belalısını getirecekmiş meğer!
  • Evet, olacağı budur.
  • Peki öyleyse, demokrasinin ne olduğunu ve ondan zorbalığa nasıl geçildiğini yeterince anlattık dersek, fazla övünmüş mü oluruz dersin?
  • Bu kadar yeter derim.

Bu diyalog Platon’un Devlet adlı eserinden alınmıştır.
(Platon, Devlet, Remzi Kitabevi, 1995, 8. Basım, 565c - 569c)

  • Platon, Devlet, Remzi Kitabevi 8. Basım’ın arka kapak tanıtım yazısından alınmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gönç Selen Arşivi