“Fiyatlar artmaya başlayacak... Maalesef...”

İlla para basılınca enflasyon olmuyor. Bazı şartları var çünkü. Ancak Türkiye’de enflasyonu oluşturan sebepler değişmiyor. Bunu görmemek imkansız.
Korona’dan önce arz sınırlı ve talep fazlayken fiyatlar sürekli yükseliyordu. İşletmecilerin fiyatları düşürmeden arzı artırmak için muazzam manevralar yaptıklarını ve firmaları, tesisleri, fabrikaları bir saniye bile boş bırakmadan çalıştırdıklarını görüyorduk.
Ancak şimdi hem hijyen sebepleri hem de alınan önlemler çerçevesinde mal/hizmet arzında kısıtlama olduğunu ve talep miktarının bu derecede düşmemesi sebebiyle de fiyatların doğal olarak yükseleceğini öngörebiliyorum. Elbette tesislerin sosyal mesafe yaratmak için ek maliyetler üstlenmesi ve eksik kapasitede çalışmaları fiyat artışlarını kaçınılmaz hale getirecek.
Bu arada hala birçok özel okul 2020-2021 ödemeleri konusunda net bir bilgi veremiyor. Birçok Üniversitenin yaz okulları kapandı ve ücretler iade ediliyor. Özetle, 2020 için beklenen gelirlerin gerçekleşmemesi 2021 için fiyat artışlarını kaçınılmaz hale getiriyor diyebilirim.
“Vergiler de artacak… maalesef”
Benzer bir durum vergi gelirleri için de geçerli. Bu yılın bütçesinde kabaca şu gelir kalemleri bulunuyordu:

  • 176 Milyar TL ÖTV
  • 158 Milyar İthalde alınan KDV
  • 58 Milyar TL KDV
  • 30 Milyar TL Harçlar
  • 18 Milyar TL Motorlu Taşıt Vergisi
  • 25 Milyar TL BSMV
  • 22 Milyar TL Damga Vergisi
    Özetle 2020 ‘de toplam 487 Milyar TL civarında bir dolaylı vergi toplanacak diye planlanmıştı. Bir de 182 Milyar TL Gelir Vergisi, 89 Milyar TL de Kurumlar Vergisi hedefi bulunuyordu. Bu rakamların gerçekleşmesi bugünkü şartlar altında mümkün gözükmüyor. Ekonomiyi en acil şekilde açsak bile Mart-Nisan-Mayıs ayları gibi ekonominin ivmelenmesi aylarda en az % 30 düşük randımanla çalıştığımız göz önüne alındığında hedeflenen vergi gelirinden çok ciddi sapmalar olacak diyebiliriz. Bu sebeple devlet yeni vergiler koyarak durumu telafi etmeye çalışıyor. Ancak bu adımlar vergi kaybını telafi edecek seviyede değil.
    Sonuç olarak hem devlet hem de özel sektör gelir elde etmek için vatandaşları oldukça zorlayacak gibi gözüküyor. Diğer taraftan kurumlara gelebilecek ek vergilerin fiyatlara yansıyacağı durumları da unutmamak lazım. Elbette, bu gelişmeler 2021 enflasyonu için iyi bir haber vermiyor.
    Benim öngörüm şöyle: 2020 tamamen kayıp yıl olacak, yani 2019 gibi kötü bir yılla aynı seviyede ya da biraz altında kapanacak. Bir sonraki yıl yani 2021 toparlanma yılı olacak ve nihayetinde bu yıl başındaki olumlu beklentiler ancak ve ancak 2022’de gerçekleşebilecek. O zamana kadar iç ve dış siyasette ne gibi gelişmeler olacağını şimdiden kestirmek zor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi