‘Gönül sarhoşu’ Sermest’ten sağlam adımlar!

İzmirli rock grubu Sermest, yeni teklisi Kırmasınlar Yeter’de, spot ışıklarını ‘kendine’ çeviren, gidenin arkasından daha sağlam adımlarla yoluna devam eden birini anlatırken, şarkının niteliği de üzerine epey kafa yorulan bir ağacın meyvesi olduğunu kanıtlıyor.

bFarsça kökenli bir kelime olan ‘sermest’in anlamı TDK’da ‘sarhoş’ olarak geçiyor. Ama tam olarak ‘kafayı bulma’ gibi içkiyle sarhoş olma hali değil. Biraz daha kolaylarsak; “Zevkten kendinden geçme” diyebiliriz belki. Dil bilimcilere bırakılacak bu konunun bizim yazımıza dahli, İzmir çıkışlı rock grubu Sermest’in son teklisi Kırmasınlar Yeter’le dinleyici karşısına çıkması.
Bundan beş yıl önce Koray Can Köçkar ve Burak Arslan’ın sokakta müzik yaparken yollarının kesişmesiyle temelleri atılan Sermest, geçtiğimiz yıl ilk şarkısı Pazar Çarşı’yı yayınlayarak ‘ortama’ girdi. Aynı yıl ikinci şarkıları Kayıp ile mevzii genişletti ve bundan sonra gelen Bertuğ Cemil cover’ı Yağmur ile piyasada daha da yayıldı. Çocuk’la da bunu pekiştirerek yola devam etti.
Grubun yeni şarkısı Kırmasınlar Yeter için ‘taşların yerini bulmaya’ başladığı tanımlamasını kullansak yanlış olmaz. Daha profesyonel bir sound, amacına dolambaçlı yollardan gitmeyen, daha kararlı sözlere sahip bir şarkı. Koray ve Burak da, “Sound’daki değişimimizi ve duymak istediklerimizi daha doğru biçimde aktarabildiğimizi hissediyoruz,” görüşüyle üzerine epey kafa yorulmuş bir çalışma olduğunu dile getiriyor. Sözü bu ‘gönül sarhoşu’ arkadaşlara bırakalım.


◼ Grubun adı neden Sermest? Pek öyle ‘serrmest’ bir haliniz yok şarkılarınızda…
Sermest ifadesi çocukluk dönemlerimizi çağrıştırıyor. “Kendimi bildim bileli” tabirinden öncesi için kullandığımız çocukluk dönemimizde, yıllarca yanımızda taşıyacağımız deneyimler elde ediyoruz. Bizi biz yapan bu yıllarla ilgili hatıralarımızın silik olması, çocukluğumuzu sarhoşluk hissine benzetmemize sebep oldu. Bu nedenle grubun isminde de o döneme ait arayış ve özlemimizi simgeleyen Sermest’e yer verdik. Aslında bizim gözümüzde maddi bir sarhoşluktan ziyade manevi bir sarhoşluğu simgeliyor.
◼ Nasıl bir araya geldiniz? Müzik dışına neler yapıyorsunuz?
Her şey 2016 yılında sokakta çaldığımız bir gün tanışmamızla başladı. Beraber çalıştığımız onlarca müzisyen arkadaşımız olsa da ekip, ilk günden itibaren ikimizin (Koray Can Köçkar ve Burak Arslan) etrafında şekillendi. Başlarda “duo” olmak gibi bir düşüncemiz yoktu ama iyi adapte olduğumuzu düşünüyoruz. Koray’ın lisans süreci bittikten sonra beyaz yakalı olarak çalıştığı bir dönem vardı. Ancak bu yılın Temmuzunda biten askerlik sürecinden sonra, Burak’ın da lisans eğitimini tamamlamasıyla odağımızı tamamen müziğe verdik. Şu sıralar verdiğimiz özel dersler, stüdyo provaları, kayıt ve üretim süreci vaktimizin hepsini alıyor.
◼ Şu ana kadar yayınladığınız şarkılarda Kayıp’la beraber hafif bir makas değişimi olmuş gibi geldi bana. Daha ayakları yere basan, sözleri, gittiği yeri net olan şarkılar… Katılır mısınız buna? Neyle alakası var bu durumun?
Evet, söylediklerinize katılıyoruz. Aslında tek bir cevabı var diyebiliriz; büyüyoruz, gelişiyoruz. Bu durumun müziğimize yansıdığını, müziğimizin ve anlatımımızın da geliştiğini farklı dillerden duymak da motive ediyor açıkçası. Teşekkürler bu yorumunuz için, iyi ifade ettiniz.


◼ Yeni şarkınız Kırmasınlar Yeter’in temelleri 6 ay önce atılmış. Epey de heyecanlandığınızı söylüyorsunuz. Nedir bu şarkıyı özel kılan?
Burak: Şarkı Nisan sonu gibi yazıldı. Koray o süreçte askerdeydi ve bu nedenle şarkının demosunu telefonda onu arayabildiğim bir gün dinletebilmiştim. O süreçte tahmin edersiniz ki -her şeyden öte- iki dost için ayrı kalmak epey zordu. Koray’ın gidişiyle beraber kendimde gördüğüm değişimi ve isteklerimi bu şarkıyla resmetmeye başladım. Koray da döner dönmez aramızdaki hikayeden ilham alan bu şarkıyla başladı çalışmalarına. O da kendi bakış açısından epey renk kattı ve içimize sinene kadar beklettiğimiz için Uyan’dan sonra yayınlamayı daha doğru bulduk.
◼ Kırmasınlar Yeter için yaptığınız “kendini hatırlayan ve artık korkusuzca adımlar atan bir birey” tanımlamasıyla şarkıda geçen “Bizi birbirimize kırmasınlar yeter” sözlerindeki ‘birey’ bu tanımlamadaki artık değişen, dönüşen kişi mi? Biraz açabilir misiniz bunu?
O birey tam olarak Burak. “…bizi bize kırmasınlar yeter” kısmı ise birlikteliğimizin zarar görmemesi adına verdiğimiz uğraşların sözlü bir ifadesi.


◼ Şarkınızı ev ortamında kaydetmişsiniz ama diğerlerine göre kulağa daha profesyonel geliyor. Ve yine bağımsız yayınlandı. Bunu genelde sizin gibi müzisyenlere soruyorum: Artık ‘ana akım’, ‘bağımsızlık mı? Bunun nedenleri ne?
İlk şarkılarımız için konuşacak olursak pandeminin ve tam kapanmanın olduğu dönemlerde kayıtları tamamlamış ve “mix” sürecine göndermiştik. İnternet ortamında iletişim kurmak, yüz yüze olduğu kadar verimli olamayabiliyor. Bahsettiğiniz durum bunun bir yansıması olabilir. Diğer taraftan önceki soruda da bahsettiğimiz gelişim kayıt sürecimize de yansıyor mutlaka. Çünkü sadece vokal ve gitar kayıtlarına odaklanan bir ikili değiliz. Bunların yanı sıra şarkılarımızda bass gitar, davul, piyano, synth, keman gibi birçok enstrümana da dijital olarak yer veriyoruz. Bu üretimlerin çoğu ikimizin ellerinden çıkıyor. Ürettikçe daha fazla öğreniyoruz ve bu durum sound’a kesinlikle etki ediyor. Bağımsız kalmakla ilgili düşüncemiz şu yönde: Kayıt teknolojisinin gelişimiyle üretim eskiye oranla daha hızlı ve yaygınlaşmış vaziyette. Günümüzde yapım şirketlerine ulaşan şarkılar da bu doğrultuda epey artış gösterdi. Haliyle onların da kendi hedefleri doğrultusunda değerlendirebileceği belirli sayıda müzisyen var. Bu durum birçok müzisyeni bağımsız çalışmaya mecbur bırakıyor desek yanlış olmaz. Çünkü havuz eskiye nazaran çok daha geniş. Bizim bağımsız kalma yönüne tutkuyla bağlı bir düşüncemiz olmadı. İki tarafın da artıları ve eksileri var. Şartlar neyi gösterir şu an için kestiremiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi