Dipsizgöl'deki madencilik projesine halktan itiraz

Dipsizgöl'deki madencilik projesine halktan itiraz
Sivas'ın Zara ilçesindeki Dipsizgöl köyü sakinleri, Maden ocağına ilişkin bilirkişi raporunu bilimsel verilere dayanmadığı gerekçesiyle mahkemeye taşıdı. Proje için verilen kararın iptalini talep etti.

Haber: Buse ÖZBEY

(SİVAS)- Sivas'ın Zara ilçesine bağlı Dipsizgöl köyünde Barit Maden Türk A.Ş. tarafından açılması planlanan stronsiyum tuzu (selestit) ocağıyla ilgili olarak bölge halkı, "ÇED Gerekli Değildir" kararının iptalinin yanı sıra yürürlüğünün durdurulması için dava açtı. Halk, bilirkişi raporunun "bilimsel dayanaklardan uzak, eksik ve taraflı" olduğunu belirterek bu rapora itiraz etti.

Sivas'ın Zara ilçesindeki Dipsizgöl köyünde hayata geçirilecek olan stronsiyum tuzu ocağı için Sivas Valiliği, 13 Mart 2025 tarihinde izin verdi. Ancak bölge halkı, madencilik sahasının yerleşim alanlarına, tarım arazilerine ve içme suyu kaynaklarına oldukça yakın olduğu, geçim kaynaklarının tarım ve hayvancılığa dayandığı, bölgede çeşitli endemik bitki ve hayvan türlerinin yaşadığı gibi gerekçelerle, maden faaliyetlerinin köy yaşamını ciddi anlamda tehdit edeceğini savunarak Sivas İdare Mahkemesi'nde dava açtı.

Dava sürecinde, 25 Ağustos 2025 tarihinde yedi kişiden oluşan bilirkişi heyeti, alanda inceleme gerçekleştirdi. 1 Ekim 2025'te hazırlanan bilirkişi raporunda, madenin 19,14 hektarlık bölümünde patlatmasız açık işletme yöntemi ile üretim yapılmasının planlandığı, proje alanının mera ve hazine arazilerini kapsadığı, en yakın yerleşim yerinin Dipsizgöl köyü bulunduğu ifade edildi.

"Tarımsal açıdan ciddi bir problem teşkil etmiyor"

Bilirkişi heyetinin içerisinde yer alan ziraat mühendisi, "Proje tanıtım dosyasında belirtilen taahhütlerin yerine getirilmesi durumunda Tarımsal açıdan ciddi bir problem teşkil etmeyeceği" değerlendirmesine yer verdi. Çevre mühendisi ise projeye yönelik alınan önlemlerin mevzuata uygun olduğunu belirtse de, "Maden Atıkları Yönetmeliği'ne açık atıf yapılmadığını" ifade etti.

Heyet, ÇED mevkisinde hata bulmadı

Bilirkişi raporunun sonuç bölümünde de, ÇED mevkisi bilgileri açısından herhangi bir hata tespit edilmediği, dava konusu maden sahasının orman kadastrosuna göre "orman dışı alanlar" dahilinde olduğundan dolayı ormancılık açısından bir sorun teşkil etmeyeceği vurgulandı. Raporda ayrıca şu tespitler yer aldı:

"Proje süresince ortaya çıkabilecek katı ve sıvı atıklar, hava kirliliği, gürültü kirliliği ve benzeri çevresel riskler için öngörülen önlemlerin hem teknik hem de uygulama açısından yeterli ve makul düzeyde olduğu değerlendirilmektedir.

ÇED alanı ağırlıkla orman dışı step ve mera ve taşlı orman toprağı nitelikli ruderal yüzeylerden oluşmakta, korunan alan statüsü bulunmamaktadır; flora ve fauna bileşenleri bölge için tipik yayılışlıdır. Patlatmasız açık işletme planı nedeniyle gürültü/titreşim etkisi sınırlı; başlıca riskler kazı-nakliye kaynaklı tozlanma, üreme döneminde davranışsal rahatsızlık ve su noktaları (kaynak/gölet, mevsimsel akışlar) çevresinde habitat baskısıdır. PTD'de taahhüt edilen düzenli yol/saha sulaması, hız sınırı ve brandalı nakliye, mevcut yolların kullanımı, bitkisel toprağın ayrı depolanması ve kademeli rehabilitasyon ile bu etkiler yönetilebilir düzeyde tutulabilir. Su noktaları etrafında en az 25–50 m bozulmamış tampon bırakılması, sediman ve yüzey akışı kontrolü ile düzenli hidrobiyolojik izleme zorunludur. Bu koşullar eksiksiz ve sürekli uygulandığı sürece projenin flora ve fauna üzerindeki etkilerinin yerel, geçici ve kabul edilebilir düzeyde kalacağı; taahhütlere uyumsuzluk halinde ise özellikle sucul mikrohabitatlar ve üreme döneminde riskin artacağı kanaatine varılmıştır."

"Bilirkişi Raporu eksik ve taraflı"

Bölge halkı, bilirkişi raporuna itiraz etti. İtiraz dilekçesinde, bilirkişilerin bu karar hakkında yeterli bir kanaate varamadıkları belirtildi. Dilekçede, raporun yeraltı suları, heyelan riski, hayvancılık faaliyetleri ve endemik bitkiler üzerindeki potansiyel etkileri göz ardı ettiği ifade edildi ve "Aktif heyelanların Bilirkişi tarafından yerinde görüldüğü ve bölgenin yüksek riskli deprem kuşağında olmasına rağmen atık depolama risklerinin değerlendirilmediği" ifadeleri kullanıldı.

"Su mu önemli yoksa 10 yıllık çalıştırılacak Maden Ocağı mı?"

İtiraz dilekçesinde, maden ocağı sahasının köyün tek içme ve sulama suyu kaynağı ile aynı bölgede yer aldığına vurgu yapılarak, "Yapılmak istenen Stronsiyum Tuzu Ocağı ile Proje alanındaki ve çevresindeki yeraltı ve yerüstü sularının olumsuz etkileneceği kesin iken, böylesi bir Maden ocağının bu bölgede açılması zorunlu mudur? Ülkemiz daha bu yıl her bölgede aşırı su kıtlığından etkilenirken, civar köylerde yüzlerce kişinin, binlerce hayvanın su kaynakları mı daha önemlidir, yoksa bölgedeki köylerin kırsal ekonomik faaliyetlerini ortadan kaldırıp sadece 10 yıllığına çalışacak bir Maden mi?" soruları yöneltildi.

"Rapor kopyala- yapıştır yöntemiyle hazırlanmış"

Maden şirketinin hazırladığı proje tanıtım dosyasında, flora ve fauna tespitlerinin bilimsel olarak yeterince sağlam olmadığı, bazı bitki türlerinin yanlış sınıflandırıldığı ve kaynakların güncelliğini kaybettiği ifade edildi. Ayrıca, nakliye güzergâhı ve trafik güvenliği gibi çevre sağlığı açısından önemli unsurların raporda göz önünde bulundurulmadığına dikkat çekildi ve "Bilirkişi Raporu en yakın yerleşim bilgilerini raporlarında sunarken kendi bulgularına değil, ÇED PTD Raporu bilgilerine danışarak "kopyala yapıştır" şeklinde bir yol izlemişlerdir. Bu durum da Bilirkişi raporunun asgari niteliklerine ilişkin soru işareti yaratmaktadır" değerlendirmesi yapıldı.

"Kültürel ve turistik değerler yok sayıldı"

İtirazda, bilirkişi raporunun bölgede yer alan 400 yıllık yerleşim tarihi, yayla kültürü ve kutsal alanların yok olma riski gibi unsurları dikkate almadığı belirtilerek, "Bu yönüyle Rapor, çevresel etkiyi yalnızca teknik parametrelere indirgemiştir" talep edildi ve bu yönde bir değerlendirme yapılması istendi.

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar