HEPİNİZ ORADAYDINIZ BE!

“HDP’ye oy veren haindir!” diyen köşe yazarı, bak Onur Gencer’e; kendinden bir parça bulacaksın. TRT’de Program kapmak için nefret söylemleri kullanan şarkıcı, iyi bak Onur Gencer’e; kendinden bir ses duyacaksın. Her hafta kadrolu ırkçıları programına çıkaran sözde gazeteci; bak Onur Gencer’e, kendinden bir cümle okuyacaksın. Kendisini savunamayacak insanlara televizyonlardan, gazetelerden ve sosyal medya hesaplarından saldıran soytarı; iyi bak Onur Gencer’in ‘pis pis sırıtmasına’, kendi gülüşünü onda göreceksin. Durmadan halkı kutuplaştıran demagog; iyi bak Onur Gencer’e, bizzat kendine bakacaksın!..

HDP İzmir İl Başkanlığında çalışan Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer katliam sonrası iş hanındaki kapı zillerini çalmış. Bir görgü tanığı, “Onur Gencer pis pis sırıtarak, ‘Ellerimi yıkayabilir miyim' dedi," şeklinde anlattı olayı.  

Gencecik bir kadın bir cani tarafından katlediliyor. Evet bu katliama kayıtsız kalmayan ve sosyal medyada yapılan kınamalar belki önemli ama sorulması gereken soru başka. O katili yaratan neydi?..

Sosyal medya hesaplarından gördüğümüz kadarıyla Gencer Ermenilere, Alevilere, Kürtlere, gayrimüslimlere, feministlere, eşcinsellere ve ‘kendine benzemeyen’ herkese düşman. Onlara her türlü hakareti reva görmekte olan bu kişinin, kendinden olmayanları insan görmediği malum. Empati duygusu bu nedenle de kalmıyor. Yani bu kişi karşı tarafın çektiği/çekebileceği acılara duyarsız. Ona ve onu yaratanlara sorarsanız konu çok basit. “Bir terörist” öldürülmüştür ve konu kapanmıştır. Zaten Yeni Şafak Gazetesine göre yaşananlar bir katliam değil, çatışmadır. Trollere göre bunlar ülkemizi karıştırmak isteyen dış güçlerin oyunudur. Gencer, genç kadını öldürmenin yeterli olmayacağını düşünmüş olmalı ki daha sonra parti binasını ateşe vermeye de çalışmış.

İZMİR'DE, BİR KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ HDP İL ÖRGÜTÜNE YÖNELİK SİLAHLI SALDIRININ ARDINDAN GÖZALTINA ALINAN ŞÜPHELİ, EMNİYETTEKİ İFADESİNİN ARDINDAN SABAHIN ERKEN SAATLERİNDE ADLİYEYE SEVK EDİLDİ. (İHA/İZMİR-İHA)

İzmir'de, bir kişinin öldüğü HDP İl Örgütüne yönelik silahlı saldırının ardından gözaltına alınan şüpheli, emniyetteki ifadesinin ardından sabahın erken saatlerinde adliyeye sevk edildi.

Sivas Madımak’ta aydınları yakmak için toplanan kalabalık, 12 Eylül’ün işkenceci zihniyeti, malına çökmek için öldürülen Rum’un katili kodaman, Uğur Mumcu’yu katleden karanlık el, Hrant Dink’in katiliyle fotoğraf çektiren işbirlikçi, Ali İsmail Korkmaz’a savrulan tekme, günahını bayrağın altına saklayan hırsız, muktedirlere yaranmak için Ahmet Kaya’yı linç etmek isteyen şöhretli, ahlaksızlığını örtmeye çalışan dinbaz ve sahiplerinden daha fazla reklam almak için her an hazır bekleyen tetikçi medya yine işbaşındaydı.

Bu kirli birlikteliğin bir araya gelişine yeniden şahit olduk. Kınamaları, üzülmeleri ve hesabının sorulacağına yönelik çıkışları okuduk. Günaha bir keçi bulunmadan önce yapılan eskimiş filmi ülkece bir daha izledik.

SUÇA ORTAK OLAN ASALAKLAR

Medyanın ilgisi daha sonra Deniz’in zeytin ve domatesten oluşan yarım kalan kahvaltısına yöneldi. Bazı gizli ırkçılar, zar zor karnını doyuran bir kadını katletmenin ne kadar kötü olduğundan dem vurdu. Zaten konu tam da buydu. Yemenin, giyinmenin, iyi hastanenin, kaliteli eğitimin, pahalı arabaların, lüks konutların her daim sadece kendi hakları olduğunu söyleyen sistem asalaklarının ellerini yıkamak için fırsat ortaya çıkmıştı. Deniz’in yarım kalan kahvaltısı…

Bu ülkede sanki ilk defa ırkçılık olmuş, ilk defa muhaliflere saldırılmış, ilk defa bir gencin kahvaltısı yarım kalmış, ilk defa inancı, görüşü nedeniyle bir insan katledilmiş ve sanki ilk defa bir kadının hayatı, ömrünün yarısında elinden alınmış gibi şoka giren yüzsüzler orkestrasıyla karşı karşıya kaldık.

Medya ve şöhretler dünyasına dikkat edin. Her dönemin parazitlerini iyi tanıyın! Hakaret etmedikleri Ermeni, Rum, gayrimüslim kalmadı. Yıllardır nefret ve düşman söylemleri bu katili yarattı. Bu cinayet tek başına işlenmedi, çünkü aslında hepsi oradaydı!..

Daha iki gün önce Veyis Ateş, ellerini yıkamak için televizyona çıktı. Konu mafya çantacılığı değil de sanki bir fikirsel tartışmaymış gibi pahalı takım elbisesiyle ellerini yıkamaya çalışıyordu. Tabii bu plânlıydı, çünkü iş çanta sahiplerine uzanmamalıydı. Muktedirlerin seçtiği keçi de Ateş oldu. E tabii ‘ateş’in elinizi yakmaması için maşa lazımdı. Konu buydu.  

Tüm bu yaşananlar ve Veyis Ateş meselesi ana akım medyanın, şöhretler tayfasının, paralı trol ordularının ve kodaman sistemin turnusoludur. Vitrinde dinbaz söylemler, Kâbe-i Muazzama’dan fotoğraflar, hayırlı cumalar mesajları; arkada ise geceliği 100 bin lira olan karanlık otellerde tatil, milyon dolarlık villalar ve şişesi 2 bin dolarlık viski partileri ile mafya çantacılığı…

Bu çürüme içerisinde bu dinbazlar, parazitler, şöhretler ve asalaklar ellerini yıkadıkça bütün toplum kirleniyor. Bunların kendilerini temizlediği ölçüde koca bir ülke pisliğe batıyor. Onlar kendilerini akladıkça, yaptıkları yanlarına kalıp hiçbir şey olmamış gibi saltanatlarını sürdürdükçe herkes biraz daha çürümeye başlıyor.

Konu, Veyis Ateş üzerinden, bu işin içinde olanların hepsinin kendi ellerini yıkama gayretidir. Tıpkı Onur Gencer gibi. Taktik bellidir: Önce bir süre ortadan kaybol ve gündemin değişmesini bekle -ki Türkiye’de gündem çok hızlı değişir- ardından kamuoyunun bir kısmının izlediği bir gazeteciye konuş ve sonra da arazi ol. Her zamanki gibi yapanın yanına, yaptığı kar kalsın. Milyon avrolarını topla, ellerini yıka ve çık… “Gazeteciliğe devam mı?” sorusu ise olayın trajikomik kısmıydı. Çünkü Ateş ve benzerleri hiçbir zaman gazetecilik yapmamıştı ki!..

Veyis’in kanalı (pardon eski kanalı) ve türevlerinin -ki onların hepsini biliyorsunuz- programlarındaki ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı dilleri, oraya katılanların yıllardır muhalifleri hedef göstermesi; İzmir’de yaşanan katliamın temel nedenlerinden biri değil mi?

PİSLİK İÇİNDEKİ DÜZEN

Bu muktedirlerin medya ayağı böyleyken, kendilerine bağlı şöhretler tayfası farklı mı? Buyurun güncel bir örnek:

Mehmet Ali Erbil’le Seda Sayan kavga edince Sayan da intikam olarak Mehmet Ali Erbil’in kirli sırlarından birisini patlattı ve “Mehmet Ali Erbil evimdeki hizmetçi kadına tecavüz etti. Bunu hepimiz biliyorduk ama ses etmedik,” dedi. Olay Twitter’da yayılınca Mehmet Ali Erbil en iyi bildiği işe başvurarak büyük bir pişkinlikle kendisini tecavüzle itham eden Sayan’dan özür diledi. Sayan da intikamı almanın rahatlığıyla onu affetti. Sonra hem Erbil hem de Sayan kendi sosyal medya hesaplarından birbirlerine sarıldıkları fotoğrafları paylaştılar. Tecavüz edilen kadın unutuldu. Tecavüzcünün yanına kâr kaldı. Sayan 20 yıldır kendisini bu piyasada “Delikanlı, mert, yardımsever” diye gezdiriyordu. İşte bunlar Sayan ve benzerlerinin fragmanlarıdır. Filmin kendisi tecavüz edilen kadını değil; edenle sarılıp barışanları anlattı. Onlar da ellerini yıkayarak temizlenmiş oldular. Tıpkı Onur Gencer gibi.

Bu çürüme içerisinde bu dinbazlar, parazitler, şöhretler ve asalaklar ellerini yıkadıkça bütün toplum kirleniyor. Bunların kendilerini temizlediği ölçüde koca bir ülke pisliğe batıyor. Onlar kendilerini akladıkça, yaptıkları yanlarına kalıp hiçbir şey olmamış gibi saltanatlarını sürdürdükçe herkes biraz daha çürümeye başlıyor.

Tetiği Onur Gencer çekmiş olabilir ama Deniz’i binlerce kişi öldürdü.

KATİLE BAKIN, KENDİNİZİ GÖRÜN!

“HDP’ye oy veren haindir!” diyen köşe yazarı, bak Onur Gencer’e; kendinden bir parça bulacaksın. TRT’de program kapmak için nefret söylemleri kullanan şarkıcı, iyi bak Onur Gencer’e; kendinden bir ses duyacaksın. Her hafta kadrolu ırkçıları programına çıkaran sözde gazeteci; bak Onur Gencer’e, kendinden bir cümle okuyacaksın. Kendisini savunamayacak insanlara televizyonlardan, gazetelerden ve sosyal medya hesaplarından saldıran soytarı; iyi bak Onur Gencer’in ‘pis pis sırıtmasına’, kendi gülüşünü onda göreceksin. Durmadan halkı kutuplaştıran demagog; iyi bak Onur Gencer’e, bizzat kendine bakacaksın…

Siyaset, para, hırs ve ikbal uğruna her şeyi yapabileceklerin; ama özde korkak olanların sisteminde yer alan herkes bütün pisliğe ortaktır.

Sözün Öz’ü: “Hepiniz oradaydınız be!..”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyit Tosun Arşivi