Tuğçe Küçük

Tuğçe Küçük

Korona kasırgasında tüketim toplumunun can simitleri: AVM’ler

Post-modern zamanların bir çıktısı olarak çalışmaya ve üretmeye dayalı kimliklerin yerini tüketmeye dayalı kimlikler alıyor… Bu geçiş sürecine hizmet eden mekanlardan biri de AVM’ler… Tüketim toplumunda mekanlar da diğer her şey gibi tüketilir. Öyle ki AVM’ler de sonun başlangıcına adım atmış durumda. Bu tabloda sermayedarlar Korona dinlemiyor, AVM kültürünü canlandırmak için hamle yapıyor, kitleler de AVM kuyruğunun sonundaki yerini alıyor!..

Covid-19 Türkiye’de görüldüğünde ilk alınan önlemlerden biri AVM’lerin kapatılması oldu. Ancak çok geçmeden AVM’ler -sağlık tehdidine rağmen- ‘kontrollü’ bir şekilde yeniden açıldı. Ticareti büyük ölçüde şekillendiren AVM’lerin, her kapitalist oluşum gibi kendi kendini imha etmeye başladığını dünyada gözlemliyoruz. Türkiye’de de kapanan ya da dönüşüm geçiren AVM’ler ile bunun sinyallerini görmeye başladık. Belki de son çırpınışlarını yaşayan bu mekanların sahipleri pandemi sürecinde işlerliğini sürdürerek yeniden canlanma arayışı içerisindeler. Nitekim sermayedarların etkisine kitlelerden de tepki var.

Tüketim alışkanlıklarımızın değişmesinde payı olan AVM kültürü elbette bir günde yok olup gitmeyecek. Bu çerçeveden bakıldığında kültür haline geldiğinden bahsedilebilecek olan alışveriş merkezi gezme pratiğinde şu pandemi döneminde kapılarda kuyruklar oluşturarak içeriye girmeyi beklemenin aslında süregelen bir alışkanlığı olağan dışı bir durumda da devam ettirme hali olarak okunması mümkün!..

Vazgeçilmez ‘zaman öldürme’ mekanları AVM’ler

 Bugün içinde yaşadığımız tüketim toplumunun inşasında, alışverişin temelindeki zorunluluk ve ihtiyacın yerini haz ve arzuya bırakması yolunda en önemli yapı taşı olmuş AVM’ler, kitleler için vazgeçilmez ‘zaman öldürme’ mekanları haline geldiler. Peki, soğuk ve samimiyetsiz mekanlar olarak adlandırılabilecek bu “alışveriş merkezleri” pazar ve çarşı esnafının bulunduğu samimi alışveriş mekanlarını nasıl gölgede bıraktı?

Bunun birkaç cevabı var.

“…Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekanlar bedava…”

Orhan Veli’nin dediği gibi ‘bedava’ yaşıyoruz (!). AVM’lerde de dolaşmak bedava! Dolayısıyla alışveriş yapmak niyetinde olmayan bir kitle için de kapsayıcılık sağlıyor AVM kültürü. Bu kitlenin nasıl olsa bir kere geldikten sonra mutlaka tüketimin bir parçası olacağını ön görmek zor değil. Bununla birlikte her yaşa ve kitleye hitap edecek etkinliklerle zihinlerde bir şeyler satın alma zorunluluğu olmaksızın zaman geçirilebilecek mekanlar olarak kodlanıyorlar. Böylece para harcamadan vakit geçirilebilecek yerler arasında görünen AVM’lere gitmek, insanların hayatlarında keyifli bir seçenek olarak yer edinmeye başlıyor.

Tektipleşen post-modern dünya insanı

Alışveriş merkezleri, içerisinde tüm ihtiyaçların karşılanabileceği ya da alışveriş yapmaksızın sadece gezmeye olanak tanıyan mekanlar olması açısından, “sokak” gibi kamusal mekânkar. Ancak sokakta karşılaşılabilecek herhangi bir tehlike unsurundan arındırılmış güvenlikli alanlar olması yönüyle de kamusal alan olma özelliğinden uzaklaşmaktalar. İşte bu kesişim, kendine benzeyen insanların olduğu bir mekân sunması itibarıyla tektipleşen post-modern dünya insanı için memnun edici bir unsur.  Bununla birlikte alışveriş merkezleri bu bahsettiğimiz tektipleşmeyi de pekiştiren mekanlar. Dünyanın birçok yerinde alışveriş merkezleri benzer mimariye, benzer mağazalara, benzer kurallara sahipler. Bunun sonucu olarak aynı kıyafetleri giyen, aynı yemekleri yiyen insanlar homojenleştirilerek tüketmeye odaklı kimlikler yaratılmaya çalışılıyor. Bu ‘homojenleşme hali’ tüketim kültürü insanlarını alışveriş merkezlerinin daimi müşterisi haline getirmekte.

Müşteri her zaman haklıdır!

‘Aynı’lığın bir diğer cazip görünen yanı ise AVM’lerdeki mağazaların sabit fiyatlı olması. Hangi AVM olursa olsun alışveriş yapılan zincir markanın ürün fiyatı aynı. Bu da tüketicide bir güven hali uyandırmakta.  Kapitalizmin tüketime teşvik yöntemlerinden biri olan tüketicinin koşulsuz haklı olma hali AVM zincir mağazalarının altın kurallarından... Böylece AVM’den alınan ürünler sorgusuz sualsiz değiştirilebilir, iade edilebilir.

AVM’lerin son çırpınışları

Çalışma ve üretmeye dayalı kimliklerden, tüketmeye dayalı kimliklere geçiş sürecinde AVM kültürü yadsınamaz bir rol oynadı ve/fakat onun da yavaş yavaş sahneden çekilme sırası geliyor. Çünkü kapitalizmin kendi yarattığını kendi eli ile eskitmek gibi bir huyu var. Bu noktada AVM’lerin düşüşünü de kaydetmek gerekir.

AVM’lerin devasa bir enerji israfı olduğu son yıllarda göze çarpmaya başladı. Ayrıca yapaydan doğala doğru bir yönelim de söz konusu. Tabii bir de gelişen teknoloji ile alışverişin de önemli ölçüde sanal mecraya taşınması durumu var. Bunlar AVM’lerin ömrünü yavaş yavaş doldurduğuna işaret eden faktörler.

Ancak AVM’ler can çekişir durumda olsa da ülkemizde özellikle tüketim toplumuna yeni yeni intikal eden şehir çeperlerinin bireyleri için hala popülerliğini koruyan mekanlar. Hal böyle olunca AVM sahipleri kendinden emin şekilde Korona dinlemiyor, AVM kültürünü tekrar canlandırmak için hamleler yapıyorlar. Bahsedilen kitleler de AVM kuyruğunun sonundaki yerini alıyor!..  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuğçe Küçük Arşivi