Merkez Bankasının enflasyon raporu gösteriyor ki, tüm umutlar TÜİK'in enflasyon açıklamalarına bırakılmış. Bu arada açıklananlar içinde yer alan döviz kurunun serbest piyasada belirlendiği iddiası da dikkat çekti. Sanırım ülkede teknik meseleler de algı yönetimine bırakılmış.
Geçen hafta başında televizyonda ihracat ve döviz kuru ilişkisini Japonya dahil birçok ülke örneğinden yola çıkarak anlattım. Ardından da "İhracat ile kur arasında bağlantı yok diyecek cehalet ancak okumuş insanlarda olabilir" dedim. Bilimi sadece matematik sananlar, gelişmeleri keyiflerine göre ele almakta ve gözle görünen gerçekleri matematikle "yokmuş" gibi göstermeyi marifet sanmaktadır. Ancak bilim basitçe, yaşarken deneyimlediğimiz, keşfettiğimiz ve farkında olduğumuz kendisini tekrar eden gelişmeleri matematik yardımıyla rasyonalize etmek ve elbette problemlere çare üretmektir.
Buradan hareketle görünür gerçeği yok etmek için matematiği kullanmak bizi çarelerden uzaklaştırır. Problemlerin daha da büyümesi büyük bir kaos ortaya çıkmadan çözülmelerini zorlaştırır. Uygulanmakta olan reçeteyi anlatanlar maalesef matematik yardımıyla görünen gerçeği yadsımaya çalışırken, gelişmeleri doğru okumayı reddeden bir haldeler. Demek ki, ekonomik faaliyetin içinde olanlar bu gerçeğe göre pozisyon almak zorunda.
"Bize inanın" diyen ekonomi yönetiminin ses tonu bir ay önce "bize inanmaktan başka çareniz yok", bugün ise "hele bir inanmayın" gibi bir tona dönüştü. Enflasyon hedeflerinde ısrarcı olmalarının sebebini tutarlılığa değil sadece itibarlarını korumak adına verdikleri mücadeleye bağlıyorum. TÜİK'ten yapılan açıklamaların bilimsel olarak kabul edilemez olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Aylar önce “bu yaz fazla sıcak geçecek” derken, hava sıcaklığını kast etmediğimi Değerli Dostlar biliyordur. Dolayısıyla yaşananlar kimse için sürpriz olmamalı.