Gazeteciler, dijital tekellere denetleme istiyor

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici ve akademisyen Çağrı Kaderoğlu Bulut, dijital telif yasasının gazetecilerin emeğini korumanın yanı sıra dijital tekellere karşı kamusal denetimi sağlamak açısından da hayati önem taşıdığını belirtiyor.

Türkiye’de dijital mecraların denetimi ve gazetecilerin haklarının korunması amacıyla uzun süredir gündemde olan "dijital telif yasası", gazeteciler ve akademisyenler tarafından bir zorunluluk olarak değerlendiriliyor.

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici ve Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Çağrı Kaderoğlu Bulut, yeni bir yasal çerçevenin yalnızca gazetecilerin emeğini güvence altına almakla kalmayıp, dijital tekellerin sınırsız kazancına karşı kamusal denetim mekanizmalarını da devreye sokacağını vurguluyor. Uzmanlar, söz konusu yasal düzenlemenin gelir adaletinin sağlanması ve ifade özgürlüğünün korunması açısından kritik bir önem taşıdığını ifade ediyor.

“Gazetecilik, dijital telif yasasına çok büyük ihtiyaç duyuyor”

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, gazetecilerin "dijital telif yasası"na ihtiyaç duyduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

“Gazetecilik, dijital telif yasasına çok büyük ihtiyaç duyuyor. Medya tamamen dijital tekellerin tahakkümü altında. Okuyucuya nasıl ulaşacağımızı ve gelirlerimizi onlar belirliyor. Bizim ürettiğimiz eserlerden para kazanıyorlar ama bize hiçbir şey vermiyorlar. Üstelik bu düzenin nasıl işlediğini de bilmiyoruz; tamamen gizli. Bu ülkede gazeteciler olarak devletin bizi korumasını bekliyoruz ama yönetenler bu konuda çok yavaş davranıyor. Hüseyin Yayman sürekli ‘getireceğiz’ diyor ama ortada ciddi bir çalışma yok. Google temsilcileri TBMM’de açıklama yaptı ama hala tatmin edici bir bilgi yok. Trafiğimizi yönlendiriyorlar, reklam gelirlerine el koyuyorlar ve telif hakkı vermiyorlar. Okuyucuya onlarsız ulaşmamız gerek ama bunu yapamıyoruz. Bu nedenle gazetecilerin ve meslek örgütlerinin dayanışması şart. Sadece devletin müdahalesi yetmez. 12 gazetecilik meslek örgütüyle Medya Dayanışma Grubu’nu kurduk. Geçen yıl iki konferans ve çalıştay yaptık. Gazeteciliğin sorunlarını ve çözüm yollarını konuştuk. Sonunda ‘Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu’nu hazırladık, tüm gazetecilere gönderdik. Gelen önerilerle son hâline getirdik, Türkçe ve İngilizce bastık ve dağıttık.

“Türkiye’deki Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda gazetecilerin ürettikleri eser değil, içerik sayılıyor. Bunu reddediyoruz”

Mayıs ayında yeni bir konferans yaptık. Bu kez dijital tekeller, algoritmalar, yapay zeka ve medya üzerindeki tahakkümlerini konuştuk. Yeni modeller geliştirdik. Tüm meslek örgütlerine gönderdik. Gelen eleştirilerle metni güncelledik. 24 Temmuz’da, sansürün kaldırılışının yıl dönümünde tüm meslek örgütleriyle birlikte açıklayacağız. Bu yeni deklarasyonun adı: ‘Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu 2 ve Dijital Tekellere Karşı Gazetecilik.’ Dijital tekelleri ve yapay zekayı aşamazsak çok ciddi tehlikelerle karşılaşacağız. Biz üretiyoruz ama onlar sahipleniyor. Türkiye’deki Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda gazetecilerin ürettikleri eser olarak kabul edilmiyor. Hepsi içerik sayılıyor. Biz bunu reddediyoruz. Röportaj, haber, söyleşi, makale bizim eserimizdir. Telif yasasına açıkça eser olarak girmesini istiyoruz. Böylece haklarımızı daha güçlü savunabileceğiz. Dijital tekellere karşı güçlü yapılar kurulmalı. Haber siteleri kooperatif biçiminde örgütlenmeli. Şu anda haber medyamız dijital tekeller karşısında zayıf. Kooperatif modeliyle daha güçlü olabilir. Ayrıca uluslararası kuruluşlar kurulmalı. Çünkü tekeller ‘kuralları biz koyarız’ diyor. Ama o kurallar tüm dünyadaki gazeteciliği etkiliyor. UNESCO ya da Birleşmiş Milletler gibi yapılar içinde bu tekelleri denetleyecek, şeffaflaştıracak organizasyonlar oluşturmalıyız. Aksi halde onlar ne isterse onu yaparız ve eleştirel, özgür gazetecilik kalmaz.”

“Dijital platformlar vergilendirilmeli ve gelir paylaşımı sağlayan dijital telif modelleri oluşturulmalı”

Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Çağrı Kaderoğlu Bulut, dijital platformların medya içeriklerinden elde ettiği milyarlarca dolarlık kazanca karşın gazetecilere herhangi bir gelir paylaşımında bulunmadığını belirterek, dijital telif yasasının hem gelir adaleti hem de ifade özgürlüğü açısından önemli olduğunu söyledi. Kaderoğlu Bulut, şunları kaydetti:

“Dijitalleşmeyle birlikte basın ve ifade özgürlüğüne dair tüm ürünler dijital platformlara kaydı. Medya emekçilerinin ürettiklerinden milyarlarca dolar kazanıyorlar. Tıklama, kullanıcı ve veri üzerinden büyük karlar elde ediyorlar. Beş büyük dijital tekel hem dünyayı kontrol ediyor hem de gazetecilerin üretimine karşılıksız el koyuyor. Elde ettikleri geliri paylaşmıyorlar. Ayrıca bu verilere ulaşmalarına rağmen anlamlı bir vergilendirme yok. Bizim taleplerimiz iki başlıkta toplanıyor: Dijital platformlar vergilendirilmeli ve gelir paylaşımı sağlayan dijital telif modelleri oluşturulmalı.

“Burada önemli olan medya emekçilerinin hakkını gözeten, ifade özgürlüğünü daraltmayan bir yasa hazırlamak”

“Hükümet ‘2025’te gündeme gelecek’ dedi ama hala bir düzenleme yok. Şimdiye kadarki taslaklar medya emekçileri lehine değildi. Daha çok kurumların ve siyasetçilerin çıkarını gözetiyordu ama görünen o ki, önümüzdeki dönem bu konu daha çok tartışılacak. Burada önemli olan medya emekçilerinin hakkını gözeten, ifade özgürlüğünü daraltmayan bir yasa hazırlamak. Dijital telif ödemeleri zorunlu olmalı. Bu platformlar artık hayatımızın her alanına hakim. Ancak hiçbir kamusal ya da hukuki denetime tabi değiller. Bu kadar yüksek kar elde edip hiçbir toplumsal sorumluluk taşımamaları kabul edilemez. Bu nedenle yasa, gelir adaletini ve ifade özgürlüğünü birlikte gözetmeli.

“Deklarasyon dijital tekeller karşısında ifade özgürlüğünü ve gazetecilik ürünlerini koruyacak bir çerçeve oluşturdu”

Deklarasyon, dijital telif konusunda yapılmış ilk geniş kapsamlı çalışma oldu. Bu kadar çok gazetecilik örgütü, hukukçu, akademisyen, STK ve yurttaşın katıldığı en gelişkin buluşmaydı. Süreci anlamak, sorunları tespit etmek ve çözüm yollarını görmek açısından çok değerliydi. İkinci deklarasyon, dijital tekeller karşısında hem ifade özgürlüğünü hem yurttaşlığı hem de gazetecilik ürünlerini koruyacak bir çerçeve oluşturdu.”

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar