Haldun Solmaztürk

Haldun Solmaztürk

Medyada da İran’la Suudi Arabistan arasında bir yere gidiyoruz…!

Baştan beri, demokrasilerde medyanın dördüncü kuvvet gücünün farkındaydı.

Yine de "Abdülkadir Bey, artık köşenden gereğini yapacaksın.!" aşamasına kolay gelinmedi. 

Kadir Çöpdemir’in canlı yayında ‘ailenin’ gemileriyle ilgili bir sorusuna “Gemi var, gemicik var. Bir de bunun sıfırı var eskisi var… Niye alınmasın?” diye cevap vermişti—2014 yılında…

Sonrasında—7 Haziran 2015 seçimleri öncesi—bir başka canlı yayın kazası daha yaşandı…

Oğuz Haksever’e “Bugün, 330 bin liralık bir Mercedes’i lüks olarak değerlendirir misiniz?” diye sorduğunda…

O gün dolar 6 liraydı, varın hesap edin.!

‘İletişimciler’ ve mutemet gasteciler, röportajları provalı tiyatoraya dönüştürüp sorunu çözdüler.

13 Mayıs 2023 akşamı Dolmabahçe’deki seçim müsameresini on sekiz kanal canlı yayınlamıştı.

Tarihi utanca Star, Kanal D, Atv, Kanal 7, Beyaz Tv, TRT, A Haber, NTV, CNN Türk, 24, Ülke, Tvnet, Haber Türk, TV100, Haber Global, TGRT Haber, Bengi Türk, Akit gururla ortak oldular.

Ancak dışarıda, yabancı gazetecilerle oturumlar giderek daha da sorunlu (!) hale geldi.

ABD’deki 2021 CBS röportajında ‘otokrat olduğu’, ‘insan hakları ihlalleri’, ‘gazetecilerin durumu’, ‘kendisine hakaret davaları’ hakkındaki sorulara kızmış, tüm iddiaları reddetmişti.

Ona göre Türkiye, “Buralarla [Amerika] mukayese edilemeyecek kadar, çok daha” özgürdü.

Elbette CBS’le araya mesafe koydular; 2022’de PBS’e röportaj verdi—“Ben ekonomistim. Amerika’da, Fransa’da, Almanya’da raflar boş. Benim ülkemde değil” dediği…

O röportaj küçük kazalarla atlatılabilmişti.

Geçtiğimiz hafta Amerika’da yine PBS’e konuştu…

Ama PBS ters köşe yaptı; bu sefer sorular kitabın ortasındandı.!

Amna Nawaz, Pakistan kökenli Emmy ödülü sahibi başarılı bir televizyon gazetecisi.

Nawaz “Bütün dünyanın yakından takip ettiği dikkat çekici bazı tutuklamaları sormak istiyorum” deyip Sedef Kabaş, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın isimlerini verince ortam geriliyor.

Erdoğan, bir siyasetçinin—özellikle de yurt dışında—hiç yapmaması gereken şeyi yapıyor ve “Sizi, bu neden bu kadar ilgilendiriyor?” diye soruyor.

‘Sizi ilgilendirmez.!’ anlamında…

Sonra da malum “Türkiye’de hukuk devleti var” tiradına başlayınca Nawaz en nazik ve saygılı bir ifadeyle araya girip, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi böyle düşünmüyor” diyor.

Orada ipler kopuyor.!

Erdoğan, kaba ve buyurgan bir şekilde “Kesme, kesmeye hakkın yok. Kesmeyeceksin. [Bana] saygı duyacaksın” diyor—yabancı kadın gazeteciye…

Ama Nawaz geri adım atmadan, gazeteci olmanın gereğini yapıyor ve 2021 CBS röportajındaki o soruyu iki yıl sonra tekrar soruyor: “Sizin ülkenizde niçin bu kadar çok gazeteci hapiste?”.

Afallayan Erdoğan “Ne kadar gasteci [a.b.] cezaevinde, bilgin var mı?” diye sorunca “2022’de 40’dan fazla” cevabını alıyor ama onun cevabı da hazır: “Bunlar teröre destek veriyorlardı”…

Aslında Cumhurbaşkanı reddettiği her şeyin doğru olduğunu dili, sözleri, tutum ve davranışıyla, vücut diliyle, canlı yayında ispat etti—kendi kendisini tekzip etti.

Ve sonuçta 10 dakika içinde hem kendi imajına hem de ülke imajına on yıllık zarar verdi.

Peki bu yaşananlardan kendisi ve çevresi—özellikle de İletişim Başkanlığı—bir ders çıkardı mı?

İletişim Başkanlığı sayfasındaki İngilizce ve Türkçe röportaj metninde ne ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ ne ‘Gazetecileri Koruma Komitesi’ ne de hapisteki gazetecilerin sayısı var.!

Hepsi cımbızla çekilip ayıklanmış.!

İletişim Başkanlığı, röportajda geçmeyen, kendi uydurduğu ‘Türkiye'de hapsedildiği öne sürülen gazeteciler’ ifadesini kullanmayı tercih etmiş, yani Cumhurbaşkanı’nın röportajını sansürlemiş.!

Türk medyasının yerini artık İletişim Başkanlığının devasa propaganda mekanizması almıştır.

Kalan birkaç özgür ve bağımsız mecra üzerindeki baskılar giderek daha da artacaktır.

Bu yüzden Basın Özgürlüğünde Rusya’nın bile gerisinde, 180 ülke arasında 165. sıradayız.!

Geçen yıl 149. sıradaydık; gelecek yılı tahmin etmek zor değil.

Hep gereğini yaptım, yaparım, yapacağım" tafrasıyla, ellerine tutuşturulan kağıtlarla iktidara verdikleri destek sayesinde İran’la Suudi Arabistan arasında bir yerde konumlanacağız…!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Haldun Solmaztürk Arşivi