Haldun Solmaztürk

Haldun Solmaztürk

“Ya kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erir gideriz.!”

İşi gücü bıraktı, ‘elli iki şehirde’ yerel seçim mitingi yaptı.

Muhalefet, “Milletin ferasetini hafife almanın ne demek olduğunu sandıklar açılınca görecek, milletin tokadını yemekten kurtulamayacaktı”.

‘Allah söyletiyor derler’ ya aynen öyle oldu; ‘milleti hafife alanlar’ gerçekten de tokadı yediler. Artık hatalarını görerek [a.b.] kendilerini toparlayacaklar, “Milletle inatlaşmaktan uzak duracaklardı”. Yoksa “Güneşi gören buz misali eririz” diyordu.

Bakın kendilerini nasıl toparlıyorlar…!

İki gün önce—13 Nisan Cumartesi—Resmi Gazete’de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün bir ‘ilanı’ yayınlandı.

İlanda, “İstanbul, Beykoz ilçesi, Polonezköy Mahallesi Doğal Sit Alanının koruma statüsü revize edilerek, Bakanlık Makamının 4 Nisan 2024 [seçimden dört gün sonra] tarihli Olur’u ile “Doğal Sit-Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescil edilmiştir” deniyordu.

Böylece; yapılaşma artacak, yollar genişletilecek, yeni tesislerle köyün doğal, demografik ve kültürel dokusu, geri döndürülemez şekilde tahrip edilecek; Polonezköy uydu kente dönüşecekti.

Polonezköy’ün ilk adı Adampol…

Polonya, bağımsız bir devlet olarak ortadan kalktığında, Padişah Abdülmecit zamanında Prens Adam Czartoryski (1770- 1861) tarafından, 1842 yılında bugünkü yerinde kurulmuş.

Polonyalılar bürokraside ve orduda görev alır, süvari tugayları kurarak, Osmanlı sancağı altında ‘Sultanın Kazakları’ olarak Ruslara karşı ‘sadakatle’ savaşırlar. Komutanları Michal Czajkowski ‘Müslüman olur ‘Mehmet Sadık Paşa’ adını alır.

Köye yapılan ziyaretler tarihe yolculuk gibi…

Köyün ilk evlerinden bir kısmı hala ayakta; ilk kiliseleri, mezarlıkları duruyor. Sayıları azalsa da geleneklerini, el sanatlarını, vişne ağaçlarını, mutfaklarını büyük ölçüde koruyabilmişler. Atatürk’ün 1937 yılındaki ziyaretini sevgiyle hatırlıyorlar.

Ve Polonezköy İstanbul’un dibinde yeşil bir cennet olarak bugünlere gelmiş; çünkü korunmuş.!

İşte birileri bu cenneti cehenneme çevirmek için 2009 yılından beri ‘korumamaya’ çabalıyorlar.!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile AKP’nin Beykoz belediye başkanları el ele, Polonezköy’ü yok etme savaşı veriyorlar. Bakanlığın koruma statüsünü sulandırarak Polonezköy'ü yağmaya açan ‘ilanlarına’ ve belediyenin ‘imar’ oyunlarına karşı sivil toplum ve başta TMMOB İstanbul Mimarlar Odası olmak üzere meslek kuruluşları düzenli olarak itiraz ediyor, davalar açılıyor, bilirkişiler ‘Bu olmaz, zarar veriyorsunuz, kanunu çiğniyorsunuz’ diyor, ama ‘Bakanlık’ her seferinde uydurma tadillerle aynı kararları ilan ediyor…

Başrolde Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü var…

Koruma Müdürlüğünün görevlerine bakarsanız ‘koruma’ dışında her şey var; zaten onlar da Tabiat Varlıklarını ‘koruma’ dışında her şeyi yapıyorlar.

Pekiyi kim bunlar…?

Doğal Sit Alanları ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı 1988 doğumlu: İmam Hatip Lisesi mezunu. Bosna-Hersek’te ‘mimarlık’ okumuş, AKP Güngören İlçe Yönetim Kurulu üyeliği, Aksaray AKP Gençlik Kolları başkanlığı yapmış; 2018’de AKP milletvekili adayı, 2023’te aday adayı olmuş. Şimdilerde, engin birikimi ve çevre duyarlılığıyla bakanlıkta daire başkanı.!

Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü kim derseniz, o da çok mutemet bir insan…

O da 1978 doğumlu, o da inşaat mühendisi; 2006’dan itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğü kadrosunda—imarcı arkadaşlardan…

Sonra—2009 yılında—Sultanbeyli Belediyesi’ne geçiyor, ‘imar’ çalışmalarına orada devam ediyor ama 2019 seçimlerine giderken ‘belediye başkanlığına’ soyunuyor. Lakin Sultanbeyli’nin o dönemdeki başkanı kendisini harcatacak biri değil…

Bir kere ilahiyatçı, Refah Partisinden geliyor; AKP Sultanbeyli kurucu üyelerinden, ilçe başkanlığı yapmış, iki kez belediye başkanı seçilmiş…

Ama öbür arkadaş da öyle hemen harcanabilecek biri değil—İBB’den, hem İlim Yayma, hem de Anadolu Gençlik dernekleriyle irtibatlı.!

Başkan, arkadaşın tayinini—taltifen—Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çıkarttırıyor.

Yıllar önce bu süreci başlatan Beykoz Belediye Başkanı da Refah kökenli, eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekibinden, AKP’nin İstanbul’daki kurucularından biriydi. Aralıklarla 2019’a kadar belediye başkanlığı yaptı. Daha önemlisi, o da ‘İlim Yaymacılardandı’…

Görevi 2019’da bir başka İmam Hatipliye—eski Zeytinburnu belediye başkanına—devretti.

Anlıyorsunuz değil mi.?

Profil bu, kültür bu, bildikleri bu…!

Şimdi Beykoz’da bir başka belediye başkanı var ama ‘Bakanlık’ hala aynı kadroların elinde, aynı kafanın yönetiminde…

Vazgeçmeyecekler…!

Polonezköy sadece bir örnek…

Bunlar isteseler de kendilerini ‘toparla(ya)mazlar’ ama ne bizim ne de ülkenin “Güneşi gören buz misali eriyip gitmelerini” beklemeye daha fazla tahammülümüz yok.!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Haldun Solmaztürk Arşivi