İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

Motor yok!


Karanlık bir gecede, bir otobüste yolculuk yapıyoruz.
Daha doğrusu yaptığımızı sanıyoruz!
Çünkü otobüs gitmiyor!
Sebep?

Otobüste motor yok!

Bir tek radyo çalışıyor otobüste..
Bangır bangır yayında!

Kulak zarlarını patlatırcasına!
Kimse kimsenin sesini duymuyor!


Ayna kırık, kapı bozuk, klima çalışmıyor ama bütün bunlar tali sorunlar!
Asıl sorun motor!
Otobüste motor yok!

Motor nerede?
Motor çalınmış!
Kim çalmış?
Şoför çalmış diyorlar...
Muavinle beraber motoru götürüp satmışlar!


Şoför, ağzından motor sesi çıkararak sürme numarası yapıyor.
Direksiyonu çeviriyor, vites değiştiriyor, arada kornaya basıyor.
Gelip geçenlere veryansın ediyor!
Bazen amortisörlü koltuğunu yaylandırarak çukura girip çıkmış gibi hareketler yapıyor ama otobüsün bir yere gittiği yok!

Biz ön koltuklardaki birkaç yolcu bunun farkındayız,
Arada homurdanıyoruz ama sesimiz arkalara gitmiyor.
Arkadaki yolcuların büyük çoğunluğu otobüsün gitmediğinden habersiz!
Bir kısmı da farkında ama muavin ile inceden bir ikram ilişkisi kurmuşlar..


Allah için, biz de kıçımızı kaldırıp, otobüsün arka koltuklarında oturanların yanına giderek, “OTOBÜS GİTMİYOOR!.. MOTOR YOOOK!.. MOTOR ÇALINMIIŞ!” diye kulaklarına bağırma zahmetine girmiyoruz.
Sadece birbirimize pandomi yapıyoruz!
İşaret diliyle “otobüs gitmiyor, motor yok!” diyoruz.


Birkaçımız motoru çalınmamış başka otobüslere binmek üzere, kapıyı çarparak otobüsü terkediyor.

Biz olduğumuz yerden homurdanıyoruz!
“Motor yok! Motor çalınmış!”

Bu durumda, bu yolculuğun doğru düzgün sürmesi için tek yolumuz var!
Gürültüye rağmen arkadaki yolculara durumu anlatmamız gerekiyor!

Otobüse yeni motor almamız, ama almadan önce bu şoför ve muavini sopayla kovalamamız şart!

Çünkü yeni motoru da çalıp, motor sesi çıkarmaya devam edecek bunlar!

Evet, bunları kovaladıktan sonra yeni bir motor alıp yeni bir şoförle yola devam etmemiz lazım!


Aslında görüyorum.Diğer sorunların hepsi tali sorunlar!

Yanımdakini dürtüyorum!
“Otobüste motor yok diyorum!
Adam aynayı gösteriyor!
“Motor yok hemşerim motor!” diyorum.

Adam zor açılan kapıyı işaret ediyor!

“Motoru da şoför çalmış, şoför hırsız diyorum!”
“Başka şoförlerin çalmayacağı ne malum?” diyor!

Yolculuk yok!
Otobüs gitmiyor!
Siz hangi yolculuk konforundan söz ediyorsunuz?

Bir de sivilleri hedef alsaydınız!

Bu yazıyı yazarken, İsrail’in bombalayarak öldürdüğü 8 binin üzerindeki Gazzelinin 3 bin 648’inin, yani neredeyse yarısının çocuk olduğu açıklandı.

Ölümü saymak kadar, hele çocuk ölümünü saymak kadar acı veren birşey olabilir mi?
Sayı olarak söylemesi kolay!
3 bin 648 çocuk!


500 öğrencili bir ilköğretim okulunu düşünün.
Bunun gibi 7 okul dolusu cıvıl cıvıl çocuk!
Kimi anne, baba demeyi yeni öğrenmiş, kiminin daha bir bisikleti bile olmamış, bizim sitenin bahçesinde koşuşturup duran çocuklar gibi çocuk!

İsrail ısrarla açıklama yapıyor:
“Biz asla sivilleri hedef almıyoruz!”

Pardon?!..

..
Öldürdüğünüz insanların yarısı çocuk!
Diğer yarısı da; bu çocuklar, bu kıyamette yalnız başına dolaşamayacaklarına göre muhtemelen onların anne ve babaları!

Sizin hedef aldığınız askerler nerede?

Ne oldu bizim bu sert iniş işi?

Sert iniş ne demek?
Mesela helikopterden atladıktan sonra ana paraşütünüz açılmadı, hemen yedek paraşüte sarılırsınız.
Handle kolunu çektiniz, navlaka ortaya çıktı ama paketi zamanında havalandırmamışsınız, rutubetten sıkışmış, o da açılmıyor!
Bu durumda yere yumuşak iniş yapma imkanınız ortadan kalkar..
Allah ne verdiyse inersiniz!
İşte buna “sert iniş!” denir..

Atmosferden çıkacak, aya kadar gidebilecek ve aya ulaşınca, konan yerleri ağrıdığı için aya konamayacak, yani aya düşecek bir roketin aya bu düşüşüne de “sert iniş” denir.

Hani böyle de olsa Ay’ı tutturacak bir roket ateşlemek, onu, yerinde durmayan, biteviye dönen Ay dedeye bodoslama çarptırmak da bir meziyet!..
Uzay çalışmasında bir merhale.

Hayır, tarih de verilmişti.
Tam 2023 sonunda hibrit roketle aya sert bir iniş işimiz vardı.
Geçen yıl bu zamanlar hani allahın izniyle roketin çizimi de bitmişti!


Üstelik Milli Uzay Projesi Tanıtım Toplantısında şöyle demişti Reyiz:
“2023 sonunda, yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz”
“Sert iniş ihtimalimiz var” ya da “belki bir sert iniş de yapabiliriz!” filen da dememişti.
Beyan açık ve netti: “Sert iniş gerçekleştireceğiz!”


Hatta Fazıl Say,
“Sert inilecek, gerisini ay düşünsün!” benzeri bir paylaşım yaparak “bizim milleti sert kesmez, Mars’a da ‘tekme tokat iniş’ gibi proje iyi gider!” şeklinde devam etmiş, Selçuk Bayraktar bu paylaşıma bozulup,
“...Bilim de sanat gibidir, partizan tutum kaldırmaz!” diye biten ince ayarlı bir yanıt vermişti..

Oysa tam da seçime doğru yapılmıştı bu “sert iniş” muhabbeti…

Şimdi “ateşleme” zamanı tam da Belediye Seçimleri öncesine geldi ama bakıyorum kimsede tık yok!

Halbuki seçim öncesi, bir önceki seçim öncesi söz verildridiği gibi bir “sert iniş” iyi gitmez miydi?

Demek ki ateşleyen yerlerimiz de ağrıyor!

Erken huruç

Konya Ereğli ilçesi Gençlik ve Spor İl Müdürü Cumali Özince, tam da Cumhuriyetin 100. yılında yaptığı paylaşımda diyor ki;

"Hakkınızı helal edin Orhangazi Osmangazi, yedi düvelin birleşip yıkamadığı emanetinizin bugun son günü"

Dikkat edin, kazara söyleme, ağızdan kaçma, maksadını aşma yok!
Çocuk değil, koskoca müdür.
Yazmış, noktasını virgülünü koymuş ve paylaşmış..
Yani bilinçli taksir.

Yedi düvel kim?
Emperyalist ülkeler!
Onların bu ülkeyi işgaline kim mani oldu?
Ulusal Kurtuluş Savaşını kazanarak Emperyalizmin yenilebileceğini dünyaya ilk kez kanıtlayan Mustafa Kemal!
Üstelik ardından bir de Cumhuriyet kurdu.

Sayın müdürüm diyor ki:
“Ey ulu padişahlarım! Biz buna o zaman mani olamadık, Dürrizade Abdullah Efendi İle, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ile, İskilipli Atıf Hoca ile, Ali Kemal ile, Şeyh Said ile, Derviş Mehmed ile, Sait Molla ile çok çaba sarf ettik ama beceremedik. Hakkınızı helal edin! Ancak yüz yıl sonra da olsa bu gün işi bitiriyoruz! Yedi düvel, o zaman hocalarımızla birlikte başaramadı ama şimdi bizim desteğimizle başarıyor!”

Sonra ne oluyor?
Her zaman olan oluyor!

Mutat olduğu üzere paylaşımı yapan sayın müdürüm, yoğun tepkiler üzerine paylaşımını siliyor ve tam tersi yönde yeni bir paylaşım yapıyor.

"Türk dünyasının gururu, mazlumların umudu 100. yılını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi ilelebet payidar eyle." yazıyor!

Ama tepkiler o kadar büyük ki bu onu -şimdilik- açığa alınmaktan kurtarmıyor.


Biz bu “erken huruç” filmlerini ‘Fetö’den beri izliyoruz!


Yüzyılın yorumu
“Atatürk ve Cumhuriyeti çıkarın, geride Afganistan kalır!”
Naim Babüroğlu  / Tarihçi- Emekli Asker

—-


Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi