Pas geçmek derde deva olmayacak…

Fed sonunda faizleri artırdı. Rusya-Ukrayna krizi sebebiyle daha önceleri genel beklenti olan 50 baz puan yerine 25 baz puanlık bir adımla faizlerin yükselme rallisine start verildi. Yapılan açıklamalar artık “bol para-düşük faiz” sürecinin sona erdiğini gösteriyor. Bizde ise durum farklı gelişti.

Fed’den böyle bir kararın çıkacağı zaten belliydi ve bu sebeple son günlerde kamudan yapılan döviz satışlarının devam ettiğine de şahitlik ettik. Anladık ki Merkez Bankası piyasa gerçeklerine rağmen pas geçerek faizlere dokunmayacaktı. Bunun yan etkilerini silmek amacıyla piyasaya döviz vererek, karar sonrası oluşacak zararı azaltmak için çabalandığını gördük. Bir yandan döviz geliri açısından şüpheli bir döneme doğru girerken, swap imkanlarıyla oluşturulan rezervlerden satış yapılması ileride daha büyük sıkıntılara sebep olabilir.

Uyarmam gerekiyor.

“Politika faizini anlamlı olmaktan çıkarmak” konusundaki ısrar bu kadar maliyete değer mi bilemiyorum. Ancak amacının ne olduğunun da tam olarak anlaşılmadığı ortada.

Maalesef tarih geriye doğru bakıp anlaşılıyor.

Eğer % 19’luk politika faizini düşürmeden yola devam edip gerektiğinde %25’e kadar çıkarma kararlığını piyasaya hissettirmiş olsaydık sanıyorum enflasyon bu derecede kontrolden çıkmayacaktı. Çünkü para politikası ile piyasa gerçekleri birbirinden kopuk olunca dövize yönelme kaçınılmaz oldu. Döviz yükseldikçe panik arttı, müdahaleler geç ve sonuçsuz olunca da enflasyon kontrolden çıktı. Bunu durdurmak için de kur farkı garantisi verilmek zorunda kalındı.

Elbette, hükümetin siyaseten kendisini bağlayan bir söylemden uzaklaşması kolay olmayacak. Ancak faiz konusunda pas geçmenin Fed ile başlayan süreçte ülke ekonomisine fayda getirmeyeceği de açık. Merkez Bankası’nın aldığı karar belki de “en kritik” olarak nitelendirilemez ama bundan sonraki kararlar için belirleyici oldu diyebilirim.

Geciken faiz artışını misliyle yapmak zorunda kalabiliriz, hatta resmi faiz ne kadar yükselirse yükselsin piyasa faizlerinin gerisinde kalan bir duruma düşebilir. Hatta bu durum “resmi kur” ve “piyasa kuru” gibi korkulan deneyimleri ortaya çıkarabilir.

Sözün özü, çok ama çok dikkatli olmamız gereken bir süreçteyiz. Elimizdeki kaynakların uzun vadedeki maliyeti ve muhtemel fiyatını düşünerek davranmamız gerekiyor. Merkez Bankası’nın karar sonrası yaptığı açıklamalar endişeleri azaltan nitelikte değildi. Bunu da belirtmek zorundayım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi