AYA SEYAHAT İÇİN MUKADDİME

Cübbeli (Ahmet Mahmut Ünlü) bir konuşmasında "Uzay araştırmalarına boşuna masraf yapılıyor. Versinler bana 100 bin dolar her şeyi söyleyeyim” diyordu. Bence en iyisi 100 bin doları Cübbeliye verelim, o anlatsın uzayda ne var ne yok. Nasıl olsa günün sonunda Elon Musk değil, Cübbeli galip gelecek. Hem fazla da masraf yapmamış oluruz. Ha illa bir roket kalkacak ve Ay’a gideceksek, lütfen bizi temsilen Cübbeli Ahmet Hoca gitsin!

“Bu uzak noktadan bakıldığında Dünya pek dikkat çekici değildir. Ancak bizim için, durum farklıdır.

O noktayı yeniden inceleyin. O, burası. O, evimiz. O, biziz!

Üzerinde; sevdiğiniz herkes, bildiğiniz herkes, duyduğunuz herkes yaşıyor. Var olmuş tüm insanlar yaşamlarını orada geçirdiler. Keyif ve acının bir toplamı...

Türümüzün tarihindeki kendinden emin binlerce din, ideoloji, ekonomik doktrin; her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, medeniyetin her yaratıcısı ve yıkıcısı, her kral ve köle, her aşık çift, her anne ve baba, umutlu çocuk, mucit ve kâşif, her ahlaki öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her süper star, her yüce lider, türümüzün tarihindeki her aziz ve her günahkâr orada yaşadı:

Güneş ışınına gömülmüş bir toz zerresinde...

Dünya, uçsuz bucaksız kozmik arena içindeki ufak bir sahnedir.

O generaller ve imparatorlar tarafından akıtılan kan nehirlerini hatırlayın. Tüm bu kanlar, bu kişiler bir noktanın ufacık bir zerresinin şan ve zafer içindeki tek bir anlık efendileri olabilmeleri için aktı.

Bir pikselin bir köşesinde yaşayanların, onlardan ayırt dahi edilemeyecek diğer köşesinde yaptıkları sonsuz zalimlikleri düşünün. Yanlış anlaşılmaların sıklığını, birbirlerini öldürmeye ne kadar meraklı olduklarını ve öfkelerinin ne kadar hararetli olduğunu düşünün. Duruşumuza, hayal ettiğimiz şahsi önemimize, evren içerisinde ayrıcalıklı bir konumda olduğumuz yanılgısına, bu soluk ışık noktası tarafından meydan okunuyor.

Gezegenimiz, onu sarmalayan kozmik karanlık içindeki yalnız bir nokta. Sonsuz belirsizliğimiz içinde, bizi kendimizden kurtarmaya gelecek birilerinin var olduğuna dair hiçbir işaret bulunmuyor.

Astronominin mütevazılaştırıcı ve kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. Belki de, ufak dünyamızın bu ufak görüntüsü, insan kibrinin ne kadar aşağılık olduğunu göstermenin en iyi yoludur. Bu bana, birbirimize daha iyi davranmamız ve gezegenimizi koruyup geliştirmemiz gerektiğini önemini hatırlatıyor. Bildiğimiz tek evi... Soluk, mavi noktayı...”

(Carl Sagan)

Soğuk savaş döneminde Astronot yerine Rusça 'Kozmonot' diyerek savaş yerine barış diyen, Sovyet bilim insanlarına tatlı bir selam çakmak için de meşhur belgeseli Cosmos’a sırf bu nedenle Rus kelime kökenli ad koyan güzel insan Carl Sagan'ın yukarıdaki meşhur sözlerini tekrar hatırlamak gerek bugünlerde…

Elon Musk'ın şirketi SpaceX, Mars görevi için geri sayım yaparken biz de Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeniyle Ay’a gitmeye karar verdik. Vatandaş heyecanlandı tabi. “Kuruluş Osmanlı, Diriliş Ertuğrul” derken sıraya da ‘Ay’a Gidiliş’ konuldu.

İsimler arandı, Ay’ı fetih edeceğimiz söylendi, ilk kimlerin gideceği konuşuldu, hatta bir bakanımız uzayda nasıl para kazanılırı anlattı…

Uzaya çıkmanın salt parayı bastırıp bir roket alarak yapılacağı düşünülüyor, ancak son yıllarda Nobel alan, Time ve Der Spiegel’e kapak olan bilim insanlarımız Aziz Sancar, Özlem Türeci ve Uğur Şahin’in neden Amerikan ya da Alman vatandaşı olduğu ve bunları neden o ülkelerde başarabildikleri konuşulmuyor.

UZAYA ÇIKMANIN KOŞULU

Oysa uzaya çıkmamız ırkçılıktan, dincilikten, mezhepçilikten, dinbazlıktan uzaklaşmamıza bağlı. Uzay araştırmalarını bir bilim meselesi olarak değil de salt milliyetçilik konusu olarak algılayarak -Uzayı da- kendimizden uzaklaştırıyoruz.

Tam da özgür aklın, bilimin temsilcisi Boğaziçili öğrencilerin hedef gösterildiği günlere denk gelen bu Ay’a gitme meselesinde bir müjde de direkt iktidar tarafından ‘bayanlara’ geldi. “Bayanlardan da Ay’a gitmek isteyen olabileceği”nin belirtildiği bu kutlu açıklamanın yapıldığı gün NASA, uzay üssündeki bayan, pardon kadın astronotlar Kate Rubins ve Shannon Walker ile canlı yayında söyleşi yaptı. Kozmik tesadüfün de böylesi!..

Kâinatın Öz’üne aykırı davrananlara, bütün çizgileriyle evrensel bir dişil göz kırpması gibi…

Geçmişte Avrupa dahil birçok ülkeye uçak satan fabrikanın kapatılıp traktör fabrikasına dönüştürülmesi hadisesine neden olanları ve onların istikbali ‘göklerde’ değil ‘yerde’ görmelerini nereye koyacağız?

Tren kazalarının defalarca yaşandığı ve bu nedenle yüzlerce insanın hayatını kaybettiği bir ortamda kimsenin sorumluluk almayışını ne yapacağız?

Türkiye’nin en önemli beyinlerinin yurt dışına gitmesine ne söyleyeceğiz?

(ARA SPOT) TÜBİTAK’a hayvanat bahçesi müdürünü atayıp aya gitmek istemenin de bayağı bir iddialı çıkış olduğunu düşününce; hangi ülkenin uzaya gidip gidemeyeceğini, o ülkenin eğitim müfredatında "Evrim" dersi olup olmadığına bakarak anlayabiliriz.

Bilimsel, çağdaş ve laik eğitim müfredatı yerine tek tipçi ve durmadan değişen eğitim sistemini kime anlatacağız?

Sözde bir akademisyenin derste Darwin’e küfür edip, onun Allah’ın gazabına uğradığını ve lanetli olduğunu söylemesine ne diyeceğiz?

İlahiyat Fakültelerinde Felsefe derslerinin kaldırılması ile Ay’a gitme potansiyelimiz arasındaki diyalektiği nasıl kuracağız?..

Kadınların evlerinden bile çıkmasını istemeyenlerin, “bayanları” uzaya gönderme çıkışını hangi karikatür dergisine havale edeceğiz?

KAYNAKLAR BİLİME HARCANMAZSA UZAYA NASIL GİDİLECEK?

TÜBİTAK’a hayvanat bahçesi müdürünü atayıp aya gitmek istemenin de bayağı bir iddialı çıkış olduğunu düşününce; hangi ülkenin uzaya gidip gidemeyeceğini, o ülkenin eğitim müfredatında "Evrim" dersi olup olmadığına bakarak anlayabiliriz.

Vatandaş ayın sonunu düşünürken, bunun yerine Ay’ı düşünmelerini istemelerini, ya da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi ile her yıl iki tane CERN deney sahası yapılabileceğinin de çok üzerinde durmayalım.

Cübbeli (Ahmet Mahmut Ünlü)  bir konuşmasında "Hala birinci kat semanın aşağısında olan gezegenler ve yıldızlar hakkında; ‘Mars'ta su var mı? Et var mı-but var mı?’ manyak manyak işler.. Ben sana söyleyeyim, sen oraya çıkamadan dünya kopacak. Uzay araştırmalarına boşuna masraf yapılıyor. Versinler bana 100 bin dolar her şeyi söyleyeyim” diyordu.

Bence en iyisi 100 bin doları Cübbeliye verelim, o anlatsın uzayda ne var ne yok. Nasıl olsa günün sonunda Elon Musk değil, Cübbeli galip gelecek. Hem fazla da masraf yapmamış oluruz.

Ha illabir roket kalkacak ve Ay’a gideceksek, lütfen bizi temsilen Cübbeli Ahmet Hoca gitsin.

(Carl Sagan’ın anısına ve saygıyla!..)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyit Tosun Arşivi