Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Eğlen, şaş; Hüseyin Baş!..

"İş-aş, Haydar Baş" sloganı çok eskilerde kaldı. Şimdi BTP'yi yöneten oğlu, "Var bi' hayalimiz!" diyor ve sahneye çıkıp gençlere rock şarkıları söylüyor! "Laci"li, "rozet"li, bol hamasetli siyaset dünyasına yeni bir soluk getiren Hüseyin Baş'ın hikâyesi, aynı zamanda Türkiye'nin 20 yıllık sekülerleşme karnesine dair de ipuçları veriyor.

Hafta içi Twitter'a düşen bir video hayli endişe vericiydi! Videonun açılış görselinde sakalıyla "milli irade"yi andıran bir erkek, siyasi bir toplantıda mikrofonla sahneye çıkmış, gülüp eğlenmekteydi. Eyvah eyvah!.. Acaba bu kez hangi "vatan sevdalısı" kendini rezil etmişti?
Oysa videoya tıklayınca yaşanan duygu tam tersiydi. Karşımızdaki kişi, babası Haydar Baş vefat edince Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) genel başkanlığına seçilen Hüseyin Baş'tı ve gençlik şöleninde "Senden Daha Güzel"i seslendirmekteydi! Salondakiler de Duman'ın şarkısına coşkuyla eşlik edince ortaya son derece nezih bir tablo çıkıyordu. Allah allaah… İyi de bizim bildiğimiz "dindar - milliyetçiler" hep lacivert takım elbiseli, rozetli ve kitlesine öfke pompalayan, insanın yaşam sevincini emen "ciddi abiler" değil miydi? Yüzler gülüyor, hem partili gençler, hem de Hüseyin Baş çok eğleniyordu. Nasıl oluyordu bu?

ÖN YARGILARI YIKMA ZAMANI…

Cevabı anlamak için iki saatlik videoyu başa sarmak ve tamamını izlemek lazımdı. Şölende önce gençler kürsüye çıkıyor, konuşmalarını yapıyordu. Kılıç, kalkan, Alparslan?.. Hayır! Son derece güncel meseleler; Elon Musk ve yapay zekâ ana konuydu. Ardından tesettürlü bir genç kız alıyordu mikrofonu… Ezeli "baş örtüsü mağduriyeti", tüp kuyrukları ve terörist hainler?.. Hayır, büyük bir sükûnetle Türkiye'de kadın haklarını tartışıyor, kendisi ve hemcinsleri için yaşanılır bir ülke talep ediyordu. Ne tuhaf… Son yıllarda hamaset ve büyük yalanlar demekti ince kesim bıyık ve sakal… Yolsuzlukları, milyon dolarlık ihaleleri kapatan altın varaklı (!) perdeydi "örtünme" imajı… Oysa ekrandakiler gayet "bizim gibi", gündelik hayat derdinde insanlardı. Demek ki şimdi ön yargıları yeniden sorgulamanın zamanıydı.

ROCK'ÇI GENEL BAŞKAN!..

Nitekim birazdan müzik başlayacak, Hüseyin Baş da "Gençliğin yeni süper starı!" anonsuyla sahneye çıkıp orkestraya katılacaktı. Deri ceketiyle hiç "siyasetçi" kalıplarına uymuyor, hatta "Star değilim ama artık idare edeceksiniz!" diye espri yapıyordu! Derken Ferdi Tayfur'dan Ogün Şanlısoy'a, arabeskten rock'a birçok şarkı söyleyecekti. Bir yanda Bodrum "beach"lerinde köpüklü "house" partileri, diğer yanda tarikat yurtlarının zikir ayinleri… Oysa Türkiye gençliğinin ortalaması tam da bu repertuvar değil miydi? Birazdan Sezen Aksu'dan "Beni Yak Kendini Yak" ile gökkuşağı tamamlanacaktı.
Hüseyin Baş da konuşmasında çok renkliliği vurguluyordu. Gençlere "Fikirlerinizi dilediğiniz gibi savunun" diyor, beraber yaşamanın öneminden söz ederken adeta Ünsal Ünlü'ye dönüşüyordu! Daha yakın zaman önce İstanbul'da ev tutabilen öğrencilerin şimdi dürüm yemeye para bulamadığını anlatıyor, ekonomiyi Cem Yılmaz'ın "A.R.O.G."una bağlıyordu! Peki "Lozan'ın gizli maddeleri"?.. Hüseyin Baş'a göre "Rubik küpü görse pasta zannedecek tipler gelmiş bize ahkâm kesiyor"du ve "Çıkar cep telefonunu göster!" diyen eski kuşaklara verilecek en güzel tepki de müzikti! Tıpkı az önceki konserde gençlerin cep telefonu fenerleriyle sahneyi aydınlattıkları gibi…

ESKİ YÜZLER KABAK TADI VERMEDİ Mİ?

Aynı zamanda hukukçu ve bilgisayar oyunu meraklısı olan Hüseyin Baş'ın bir diğer derdi de cumhurbaşkanlığına aday olamamaktı. Çünkü kendisi henüz 30'undaydı ve adaylık için 40 yaş şartı vardı. Gençlerden korkan bir sistem… Ne kadar sürdürülebilirdi?
Hafta içi Die Welt gazetesine Türkiye gençliğinin siyasi tablosunu kaleme alan Carolina Drüten de yaklaşan seçimlerde 6 milyon kişinin ilk kez oy kullanacağını hatırlatıyordu. Yani seçmenin yüzde 15'ini 18-25 yaş arası gençler oluşturacaktı. Ve Ankara merkezli Konrad Adenauer Vakfı'nın son araştırmasına göre "Z kuşağı"nın yüzde 62'si mevcut iktidardan rahatsızdı. Prof. Dr. Ali Çağlar'ın yürüttüğü araştırmaya göre gençlerin neredeyse dörtte üçü ülkeden umudunu kesmiş, geleceği yurt dışında arıyordu. İşsizlik, kötü eğitim sistemi, adalet ve özgürlük eksikliği, kayırmacılık… En çok şikâyet edilenlerdi ve gençlerin yüzde 39'una göre sorumlu sadece AKP değil, yıllardır aynı yüzlerin yönettiği siyasi partilerdi. Sahi… Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Akşener'le neredeyse çeyrek asır!.. Hangimize kabak tadı vermemişti?

LAİKLİK NE GÜZEL!

İşte Hüseyin Baş'ın başarı potansiyeli de tam olarak burada ortaya çıkıyor. Eser Yenenler'vari fotoğrafıyla Twitter'da partisinden üç kat fazla takipçiye sahip Baş, "Var bi' hayalimiz" sloganıyla sıkıcı bir kongreyi adeta bir eğlence programına dönüştürüyor. Bağırıp çağırmadan derdini anlatıyor, "prompter"ım dediği partili arkadaşına şakalar yapıyor, gülüyor, güldürüyor. Tam da son yıllarda kanıksadığımız "politika esnafı"nın zıddı gibi…
Ve en önemlisi… BTP belgeselinde babası Prof. Dr. Haydar Baş, erkeklerden oluşan "gençlik teşkilatı"nı askeri tören formatında denetleyip "tekmil"le karşılanırken o, kızlı-erkekli bir kalabalıkla sahnede bütünleşiyor! Partili Kübra'nın "Yaşlı siyasetçiler gibi bize benzemeye çalışmıyor. O zaten bizden" cümlesine mazhar oluyor. BTP'de yüzler gülüyor.

Elbette siyasi görüşlerine katılmayabiliriz. "Milli Ekonomi Modeli" örneğin, 2022 yılında ne kadar gerçekçi? Peki ya "Ne sağcıyız ne solcu. Herkesi kucaklarız" retoriği… Hepsi tartışılır.
Ama işte ülkesinin kurucu liderine saygılı, iyi bir hayat arzu eden, "kindar" olmayan bir "dindar" nesil de yetişebiliyormuş. Laikliği CHP'den daha cesur savunan Hüseyin Baş'ın videosu, 20 yıldır aşırı kutuplaşan ülkeye bu gerçeği gösteriyor.
Dileyenin 20 vakit namaz kıldığı ama dileyenin de "üstsüz" güneşlenebildiği, üç otuz paraya rakı sofrası kurabildiği, özgürce "Maske: Kimsin Sen?" izleyebilen bir Türkiye… Hâlâ mümkünse eğer şimdi Hüseyin Baş'a da büyük iş düşüyor. Sahne güzel, şarkı güzel… Ama kimseyi tanımadım ben… Laiklikten güzel!..

Resimaltı: "Türkiye'deki en büyük problemlerden biri, biz bazı şeyleri savaşarak elde etmedik. Herkes zanneder ki biz cumhuriyet için savaştık. Hayır. Biz ülkemizi işgal eden düşmanla savaştık, vatan için savaştık, evet. (…) Ama biz cumhuriyeti, kadın haklarını ve laikliği hiç savaşmadan, Atatürk'ün sunduğu altın tepside elde ettik. Dolayısıyla bunları hâlâ hazmedebilmiş değiliz. Bunların kıymetini önce bir anlamamız lazım." (Hüseyin Baş)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi