Pusula ‘rota’sını kadın cinayetlerine çeviriyor

Solist Mehmet Ali Akın, davulda Özgür Şirin, bas gitarda Mustafa Ülke, gitarda Selim Korkmaz, gitar ve vokalde Yunus Emre Toprak’tan oluşan Pusula ile yeni şarkıları dolayımıyla kadın cinayetlerini konuştuk.

Üç yüz altmış dokuz. Rakamla 369. Bu rakam size ne ifade ediyor?..

Biz söyleyelim: Türkiye’de son dokuz ayda öldürülen kadın sayısı. Buraya dikkat: Ölen değil, öldürülen! Delikanlılık namına ‘erkekler’in kendinden daha korumasız kadınları namus adı altında katlettiği canların toplam sayısı.

Yapılan araştırmalar kadın cinayetlerinde faillerin çoğunun maktulün en yakınları tarafından oluştuğunu gösteriyor. Kocası, sevgilisi, kardeşi vs. Bir çıkış yolu var mı, zor görünüyor. Ama en azından konuya dikkat çeken birçok farklı iletişim argümanı var. Reklamlar, kamu spotları, gündüz kuşağında yayınlanan programlarda konuya dikkat çeken yayınlar…

Ama hiçbiri sanat kadar farkındalık yaratmıyor. Bu bakımdan kadın cinayetleri konusuna değinen son çalışma, Muğla çıkışlı rock grubu Pusula’dan geldi. Grup, ‘Son Şarkım’ isimli yeni çalışmasında, özellikle videosuyla projeksiyonu kadın cinayetlerine çevirmekte.

Solist Mehmet Ali Akın, davulda Özgür Şirin, bas gitarda Mustafa Ülke, gitarda Selim Korkmaz, gitar ve vokalde Yunus Emre Toprak’tan oluşan Pusula’yla hem yeni şarkılarını hem de kadın cinayetlerini konuştuk.  

Şarkının çıkış hikayesinden bahseder misiniz?

“Son Şarkım”, Mehmet Ali'nin bir program çıkışı kendini gece yarısı eve giderken yolda bir kazada ölmüş olduğunu hayal etmesiyle ortaya çıktı. Sonrasında Yunus Emre'ye bir demo kayıt yolladı. Akabinde üzerinde çalışmaya başladık.

Şarkıyı bir ‘cesedin’ ağzından dinlediğimizi düşünüyorum. Buna katılır mısınız?

Kesinlikle. Müzisyenlerin zamanının çoğu turnede ve doğal olarak yollarda geçer. Şarkının çıkış noktasına bu konunun oldukça etkisi oldu. Hem bir yandan bir müzisyen hikayesi anlatırken diğer yandan unutulup giden başka hikayeleri de hepimizin ortak sonu olan ölümle anlatsın istedik. Şarkının ikinci kısmında bu biraz daha belirgin. Bu bölümde geçen "Benliğim isimsiz kalmış" öldükten sonra artık isminiz yerine ‘mevta’ ifadesinin kullanılması ve şarkıya adını veren ölen kişilerin Son Şarkı’sının, aslında sela olması gibi…

 “Son Şarkım”ın bende en çok dikkat eden tarafı videosu oldu. Sokakta başlayan, gelinlik ve ormanda tabiri caizse ‘Azrail’lerle dolu bir ortam… Klipi biraz anlatır mısınız?

Şarkılarımızda olduğu gibi kliplerimizde de bir hikâye anlatma derdimiz var. Klip üzerine düşünürken şunu fark ettik. Bazen aşkı, bazen hayalleri, bazen sadece kendi olmak istemesinden dolayı öldürülen kadınlar da var bu ülkede. Üstelik bu sizin kardeşiniz, iş arkadaşınız, yakın arkadaşınız bile olabilir. Aslında burnunuzun ucuna baktığınızda çok rahat görebileceğiniz bir konu. Biz de yakın bir arkadaşımızın bir kadın cinayetine kurban gidişini gerçek dünyada ve arafta geçirdiği zamanı bir hikâye ile anlatmak istedik.

Tam da Dünya Kadına Şiddetle Mücadele Günü’ne denk geldi. Bilinçli bir tercih miydi?

Hesaplanarak yapılmış bir proje değildi. Şarkısı ve klibi ile anlatmak istediğimiz bir hikayeler vardı. Bazı teknik aksaklıklar ve pandemi sebebiyle planlandığından çok geç çıktı. Her işte bir hayır varmış ki bu tarihe denk geldi.

Kadın cinayetleri konusuyla ilgili bir çıkış yolu görüyor musunuz?

Bir çıkış yolu her zaman vardır. Ancak her şeyde olduğu gibi bazı bedeller ödemek zorundasınız. En önemlisi bunun gerçekten bir çözülmesi gereken bir problem olarak görmeniz gerekli ki adım atmak için bir sebebiniz olsun. Toplum olarak kadına bakış açısının kökten değişmesi gerekli. Yoksa problemleri halının altına süpürmeye devam ederiz. Kısa vadede pek ihtimal dahilinde değil. Orta vadede belki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi