Aynadaki düşman: Anoreksiya ile sessiz savaş
Modern çağın görünmez hastalıklarından biri olan anoreksiya nervoza, yalnızca kilo verme çabasıyla açıklanamayacak kadar derin bir psikolojik sorun. Diyetisyen Elif Hançer Bingili’ye göre bu rahatsızlık, bireyin beden algısıyla ilgili yaşadığı çarpıklığın, kontrol arayışının ve kaygı bozukluklarının bir dışavurumu.
Anoreksiya nedir?
Anoreksiya, kişinin kilo alma korkusuyla besin alımını kısıtlaması ve aşırı kilo kaybına rağmen hâlâ kilolu hissetmesiyle tanımlanıyor. Zamanla hem fizyolojik hem de psikolojik ağır sonuçlar doğurabiliyor.
Kimler risk altında?
Ergenlik dönemindeki genç kızlarda daha yaygın olsa da her yaş ve cinsiyette görülebiliyor. Sosyal medya, ince beden takıntısı ve mükemmeliyetçilik bu rahatsızlığı tetikliyor. Bingili, özellikle sosyal medya algoritmalarının gençleri sağlıksız ideal beden algılarına maruz bıraktığını söylüyor.
Bu belirtilere dikkat edin
Aileler ve yakın çevre, aşağıdaki işaretler konusunda bilinçli olmalı:
Yemek yemeyi reddetme
Aşırı egzersiz yapma
Kalori takıntısı
Sık tartılma ve aynada kendini inceleme
Yemek sonrası kusma eğilimi
Ani ve yoğun kilo kaybı
Fiziksel sonuçlar ağır olabilir
İlerlemiş anoreksiya, organ yetmezliği dâhil birçok ciddi sağlık sorununa neden olabilir. Başlıca fiziksel belirtiler:
Adet düzensizlikleri
Düşük beden ısısı, saç dökülmesi
Cilt kuruluğu, tüylenme artışı
Yorgunluk, bayılma hissi, kalp ritim bozuklukları
Vitamin-mineral eksiklikleri
Tedavi edilmezse ölümcül olabilir
Tedavi edilmediğinde kalıcı hasar bırakabilen anoreksiyada erken tanı ve çok disiplinli tedavi büyük önem taşıyor. Psikiyatrist, psikolog, diyetisyen, fizyoterapist ve aile birlikte hareket etmeli.
Bingili:
“Anoreksiya sadece kilo sorunu değil, bir kimlik ve kontrol krizidir. Bu nedenle tedavi, kişinin beden algısını yeniden inşa etmesini sağlamalıdır.”
aileler ne yapmalı?
Anoreksiya çoğu zaman inkârla ilerler. Bu yüzden yargılayıcı değil, destekleyici bir iletişim kritik. Ani kilo kaybı, yemek düzeninde ani değişiklikler ve beden imajına yönelik takıntılar erken sinyaller olabilir.
Bingili, “Aile desteği tedavinin en güçlü halkasıdır,” diyor.
toplum ne yapmalı?
Zayıflığın övüldüğü kültürel kalıpların yerine sağlıklı beden ve ruh dengesinin ön plana çıkarılması gerekiyor. Diyetisyen Elif Hançer Bingili,
“Unutmayalım: Zayıflık değil, sağlık idealdir,” diyerek toplumu sağduyulu olmaya çağırıyor.
Kaynak:Haber Merkezi