Stresi yönetememek

Hoca hata yapmış olabilir, kimi oyuncular eksik kalmış olabilir, şanssızlıklar üst üste gelebilir, falan falan. Hepsi bir kenara bu kadronun ölüsü yeter, hocasız bile kazanabilir bu takım, bence sorun stresi yönetememek.

Fenerbahçe’den puan almanın formülü bulundu; Sarı Lacivertlilerin psikolojisine oynayacaksın. İlk 15-20 dakika ilerde baskı yaparak gol yemeyeceksin, sonrasında tamamen kapanıp topu Fenerbahçe’ye bırakacaksın. Bol bol gelecekler ama ceza sahası merkezini çok iyi kapatıp pozisyon vermeyeceksin. Biraz da ağır hareket edip, süre çalarsan sinirleri bozulan Fenerbahçeliler bir süre sonra da telaşa kapılacak, atabilecekleri golü de atamayacak.

Tıpkı Samsun maçında olduğu gibi Alanya karşısında stresin ve yaşadıkları baskının kurbanı oldular.  Sadece yedikleri iki gol değil verdikleri pozisyonlar da çok kritikti. Bu sezon hiçbir maçta rakibe bu kadar çok pozisyon vermemişti Fenerbahçe.

Fatih Tekke, Samsun maçını iyi analiz etmiş, tedbirini almıştı. Fenerbahçe’nin önde baskısına, orta sahadaki ve hücumdaki güçlü ve hızlı isimleriyle ilerde baskı yaparak karşılık verdi. Tekke’nin oyuncuları baskı sırasında fiziki mücadeleyi abartınca hakem Çağdaş Altay’dan ilk beş dakikada iki sarı kart gördüler ama Fenerbahçeli oyuncuların da sinirini bozmayı başardılar. Fenerbahçe’den de bolca faule maruz kalan Syzmanski ve Cengiz de çok öfkelenince sarı kartı görüverdiler. Cengiz öyle öfkeliydi ki İsmail Kartal ikinci yarıya onunla çıkamadı.

Tabii bu sıkıntılara bir de geriye düşmenin stresi eklendi. Cengiz’le iki pozisyondan yararlanamayan Fenerbahçe, Ferdi’nin bu sezon belki de ilk kez çıkarken kaptırdığı topla geriye düştü.

Golden sonra Fenerbahçe’nin iki kanadı da iyi çalıştı, çok sayıda atak üretti. Ancak Syzmanski ve Dzeko defans kalabalığı arasında etkisiz kalınca çok sayıda atak pozisyona bile dönüşemedi.

Alanyalı oyuncular tek farkı korumak için kapanmakla yetinmeyip, her fırsatta oyunu soğutmak amacıyla yalandan yatıp yuvarlanınca, duran topları çok geç kullanınca sinirler gerildi, Alanya’ya 4, Fenerbahçe’ye 3 sarı kart çıktı.

İlk yarıda rakip ceza sahasına 21 kere girip, 13 şut atıp tek gol bulamıyorsan ikinci yarıya farklı başlayabilirsin. İsmail ve Kruniç defansif anlamda başarılı olmalarına rağmen, ofansif anlamda etkili olamadı, Fred’in eksiğini dolduramadı.  İsmail Hoca burada bir değişiklik yapmayıp, kırmızı kart riski taşıyan Cengiz’in yerine İrfan’ı almakla yetindi.

İsmail Kartal’ın imdadına ikinci yarının hemen başında gelen penaltı yetişti. Korner atışında Augusta, Djiku’yu arkadan belinden tutunca pozisyonu çok yakından takip eden hakem penaltıyı çaldı. Tadic beraberliği yakaladı.

Penaltıdan sonra yüklenmeye devam eden Fenerbahçe, Mert Müldür’ün ortasında Dzeko’nun kafa vuruşuyla ikinci golü buldu. Fenerbahçe tribünleri üçüncü gol için umutlanmaya fırsat bulamadan Alanyalı Augusto penaltının intikamını aldı. Ceza sahası dışından attığı şutla beraberliği yakalarken, Livakoviç seyrediyordu.

Beraberlikten sonra İsmail Hoca’nın değişiklikleri de tam bir baskı ve panik eseriydi.

İki 6 numarayla oynamaktan vazgeçip, İsmail’in yerine Batshuayi’yi oyuna aldı. Ancak Kruniç orta sahayı kaybedince, atak devamlılığı ve ilerde baskı da sıkıntıya düştü. Hoca bu kez Dzeko’yu da çıkarıp yerine aylar sonra Ryan Kent’i aldı. Herhalde en çok bu değişiklik eleştirilecektir. Maçın son on beş dakikası doldur boşalta dönerken Dzeko’yu çıkarmaktan vazgeçmeli artık İsmail Kartal, bu ortaları değerlendirebilecek adam Dzeko. Üstelik yerine giren isim kupada bile forma vermediğin Ryan Kent. Fena işler de yapmadı ama derdinin dermanı değil ki.

Sonuçta yenen ilk golün ardından oyunculardan önce paniğe kapılan Kadıköy tribünleri başta olmak üzere tüm Fenerbahçe camiasının sakin olması ve stres yönetimi üzerine kafa yorması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi