Sezona Yakışır Maç

Tarihi bir sezon yaşıyoruz. Fenerbahçe’yi yenip şampiyonluk kutlamak isteyen Galatasaray’ın hevesi kursağında kalırken, bu galibiyet U19’daki delikanlılara gol atıp sevinçle orta sahada zıplayanlara cevap oldu. Bu kez karşılarında kandıracakları delikanlılar olmayınca zıplayamadılar.

Tarihi bir sezon yaşıyoruz. Fenerbahçe bu sezon boyu oynadığı başarılı, inançlı futbola yakışır bir oyunla, daha başında 10 kişi kaldığı maçta Galatasaray’ı evinde tartışmasız bir üstünlükle yendi. Hem de tüm sezondaki gibi hakem çifte standardına rağmen.

Tarihi bir sezon yaşıyoruz. Hem de yıllarca konuşulacak, tartışılacak bir sezon… Daha kötüsü bu sezon burada kalmayacak, etkisi önümüzdeki yıllarda da net biçimde görülecek… Gerek GS ve FB’nin kırdıkları rekorlar, gerek üçüncü takıma atılan büyük fark, ama hepsinden önemlisi tüm bu sonuçlarda TFF, MHK ve hakemlerin müdahalesi, katkısı… Futbolun hiç olmadığı kadar siyasileştiği, Galatasaray’ın tüm organlarıyla iktidarın yanında yer aldığı, siyasetçilere yanaktan makas verdiği, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın ise muhalif tavrın bedelini ödediği bu sezon ilerde doktora tezlerine konu olmayı hak ediyor. Federasyon başkanının ise tüm futbol camiasının “çek git” çağrılarına rağmen nasıl ve neden koltuğunu koruyabildiği ise doktora tezlerini aşar. Yabancı hakemin görev aldığı ilk sezon olarak tarihe geçecek bu yıldan futbolu yönetenler utanç duyar mı bilmem…

Fenerbahçe için gelinen noktada sezonu kurtaramasa bile damaklarda tatlı bir lezzet bırakacak maçtı. Galatasaray’a “Feneri yendik şampiyon olduk” dedirtmemek önemliydi.

Günün kahramanı Fred’in, “Büyük bir güvenle geldik, on kişi kaldığımızda da inancımızı kaybetmedik” dediği gibi maç boyu soğukkanlı, özgüvenli bir top oynadı Fenerbahçe.

İlk 11’de İsmail Yüksek ve İrfan Can’ın eksikliği önemliydi. Becao’nun cezalı olması, Djiku’nun orta sahaya kayması defansı şüpheli hale getirmişti. Dzeko yerine Batshuayi ise İsmail Kartal’ın tercihiydi.

Fenerbahçe’nin önde baskıyla başladığı maçta oyuncuların gerginliği ilk dakikalara yansıdı. Oyunun hakimi, hakem Arda Kardeşler devreye girene kadar Fenerbahçe’ydi. Çifte standardın kralı Kardeşler, Djiku’ya önce rakibine eliyle vurdu diye sarı kart gösterdi, ardından daha 22. Dakikada rakibin ayağına bastığı gerekçesiyle ikinci sarı karttan kırmızı. Her iki kart da tartışılır ucuz kartlardı. İlk kartta Djiku eğer rakibine eliyle kasti vurduysa direk kırmızı kart olmalıydı, kasti değilse sarı kart niye? İkinci karttaki ayağa basmanın çok daha şiddetlileri bu maçta bile çok kez yaşanıp kart gösterilmezken, Djiku’nun atılmasının kabul edilir tarafı yoktu.

Bu koşullara rağmen Fenerbahçe, sanki 11 kişiymiş gibi devam etti ve ilk yarıyı üç pozisyonla, Galatasaray ise tek bir duran top pozisyonuyla tamamladı. İkinci yarıya aynı kadro ile çıktı İsmail Kartal. Batshuayi’nin yerine orta sahaya destek için Dzeko’yu alabilirdi ama tercih etmedi.

On kişi olmasına rağmen Fenerbahçe ikinci yarının tümünde de oyunun tam hakimiydi. Galatasaray tek bir net pozisyona bile giremezken, Şanlıurfa zıpzıpı Icardi neredeyse ceza sahasında topla buluşamadı. Hakem Kardeşler’in tribünlerden atılan maddelere sabrı da takdire şayandı.

Fenerbahçe defansı hata yapar mı diye düşünülürken, sadece Galatasaray’ı durdurmakla kalmadılar, Çağlar Söyüncü vasıtasıyla maçı kazandıran golü de attılar.

Fenerbahçe’de her oyuncu görevini eksiksiz yaparken, günün oyuncusu Fred oldu. Kendi görevini fazlasıyla yerine getirdiği gibi, Djiku’nun yerini de doldurdu, eksikliğini hissettirmedi. Bir de kaçırdığı gol var ki, atsa efsane olacaktı. Son 20 dakika Okan Buruk kulübedeki tüm ofansif oyuncuları sahaya sürünce, Galatasaray 6 hücumcu ile sahadaydı ama yine de oyunun hakimi ve fırsatları kaçıran takım Fenerbahçe’ydi.

Fenerbahçe bu galibiyetle şampiyonun belirlenmesini son haftaya bıraktı. İsmail Kartal hala şampiyonluğa inandığını söylüyor, inanıp inanmamak size kalmış…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi