ÜÇ PUAN BİR BAŞKA KIŞA

Karşılaşmanın iki devresi iki ayrı maç gibiydi. İlk yarı oyuna hakim olan Fenerbahçe 4-5 pozisyon üretip tek gol atabildi. İkinci golü atıp rakibin direncini düşüremeyince maçın gidişi değişti.

İkinci yarı oyuna hakim olan Sivas da çok sayıda pozisyonu kullanamadı ve tek golle yetindi.
Fenerbahçe için eksi üç derecede oynamak ciddi bir dezavantajdı ama Sivas’ın o kadar çok eksiği vardı ki bu da avantajdı. Orta sahada Felix, Gradel, Faisal Fajr, Ulvestad, Hakan ve Kerem, forvette de James’in yokluğu Rıza Çalımbay’ı hayli zorlamıştı.

Sivas’ın orta sahasındaki bu eksikliği gören İsmail Kartal’ın merkezdeki tercihi Zajc ve Crespo olmuştu, hemen önlerinde de İrfan Can vardı. “Dinamik bir merkez istiyorum” diyordu Hoca. Osayi ve Valencia kanatlardaydı, Mesut Özil muhtemelen yine “uf olduğu için” İstanbul’da kalmıştı, Ferdi de Sivas’a getirilmeyenler arasındaydı.
Bir hafta önce yaptığı hatalı çıkışın sakatlığını atlatan Berke kaleye dönmüştü ama şurası bir gerçek ki Fenerbahçe bu yıl kaleciden yana rahat değil.

Bu maç iki açıdan önemliydi. Bir kere İsmail Kartal’ın geldiği günden bu yana canlandırmaya çalıştığı takım ruhu için gerekli üst üste galibiyetler açısından önemliydi. 3-4 galibiyetlik bir serinin oyuncuların öz güvenlerini yerine getireceği çok açık. İkincisi ise uzun bir süredir Sivas deplasmanı Fenerbahçe için travmatik geçen bir maç oluyor. En son geçen yıl alınan beraberlikle şampiyonluğun kaptırıldığını unutmayan herhalde sadece Emre Belözoğlu değildir.
İlk yarı tam İsmail Kartal’ın istediği gibi oldu. Zajc, Crespo ve İrfan merkezde etkili olunca Fenerbahçe önce orta sahaya, sonra kanatların katılımıyla sahanın tümüne ve nihayet oyuna hakim oldu.
Maça iyi başlayan Zajc ilk 10 dakika içinde üç kere tehlikeli biçimde girdi rakip ceza sahasına. 17. Dakikada geçiş oyunundan şık bir örnekle gelişen hızlı atakta da golü bulan isim Zajc oldu.
Keşke Pereira tribünlerin çok sevdiği hızlı geçiş oyununu oynatabilseydi bu takıma.
Olmadı, geçiş oyunundan vazgeçti, pas oyununa döndü Fenerbahçe, bunu anladık da, anlaşılmayan pas oyununun hep yana doğru mu oynanacağı. Geride bitmeyen tükenmeyen, usandıran yan pasların kimseye faydası yok.
Fenerbahçe kaçırsa da pozisyonlar üretebilen bir takımdı ilk yarıda. Ancak Serdar Dursun’un Osai ve Valencia’nın kanatlardan nasıl geleceklerini öğrenmesi ve doğru pozisyon alması lazım. Çoğu zaman defans oyuncularının arkasında kalarak fırsat harcıyor.
Fenerbahçe’de merkezdeki ikilinin yanında Osayi ve İrfan Can da etkiliydi. Tek aksayan iki bekti. Novak ve Nazım defansta aksadıkları gibi ataklara da gerekli katkıyı veremediler. Özellikle Nazım geçen yıl ki performansına bir türlü ulaşamıyor.
İkinci yarı Sivas’ın baskılı futboluyla başladı. Sarı Lacivertli futbolcular bu baskıyı kabullenince oyun Fenerbahçe yarı sahasında geçmeye ve Sivas pozisyonlar bulmaya başladı.
İsmail Kartal’ın sözünü ettiği öz güven eksikliği, üç gün önce maç yapmış olmanın yorgunluğu ile de birleşince Fenerbahçeliler skoru korumaya çalıştı.
Gol yiyene kadar bekleyen İsmail Kartal, oyuna sadece Novak sakatlanınca müdahale etti, sol beke Osayi’yi çekti, sol açığa Pelkası aldı. Keşke yapmasaydı, Osayi’nin geri çekilmesi Fenerbahçe’nin sol kanat çıkışlarını da düşürdü. İsmail Hoca da maç sonunda elinde başka sol bek olmadığı için bu değişikliği yapmak zorunda kaldığını ve takımın hücum gücünün ve ilerde top tutma kapasitesinin bu değişiklikle bozulduğunu söyledi. Valencia ve Zajc’ı ise keşke gol yemeden çıkarsaydı.

Gol yine kaleci Berke’nin hatasıyla geldi. Maç boyu birkaç kere sarı kart görmesi gerekirken es geçilen Henrique’nin ceza sahası dışından kullandığı serbest vuruşta Berke yine etkisiz elemandı. Antalya maçında da hatalı gol yiyen Berke, şaşırtmaya devam ediyor. Oysa kendisinden herkes çok umutluydu.
Belli ki Fenerbahçe düzelip, toparlanacak ama zaman alacak. Hızlı bir çıkış mümkün görünmüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi