Ucuz finansman ile büyümeyi garantilemek mümkün mü ?..

Merkez Bankası’nın kararı bizler için şaşırtıcı olmadı. Herkes için de bu durum geçerlidir diye düşünüyorum. TCMB’nin uzun zamandır proaktif bir davranış göstermediği göz önüne alınırsa sonuç beklendiği gibi çıktı diyebilirim.

Ucuz finansman ile yola devam etme kararı geçerliliğini korurken şöyle bir analiz yapayım dedim:
KGF kapsamında verilen kredilerin maliyeti yıllık %16-17 civarında. Ancak yüksek meblağlarda çıkmadığını biliyoruz. KOBİ’lere destek olsun diye başlatılan programda özel bankaların da büyük çabası görülüyor. Enflasyonun önümüzdeki iki yıl %60’lardan %30’lara inebileceği göz önüne alındığında oldukça mantıklı bir karar olabilir.

Diğer taraftan rotatif kredi kullanan firmaların buna göre çok daha yüksek faize maruz kaldıkları ve yıllık bileşik faize bakarsak, mutlak rakam olarak çok yüksek ödemeler yaptıklarına şahit oluyoruz. “Aç-kapa” kredilerinin faizi neredeyse bazı bankalarda faktoring faiziyle yarışıyor diyebilirim. Burada oranlar %21-25 arasında gidip geliyor. Bu durumda bugünkü faizi yüksek bulup uzun vadeli olarak kendini bağlamak istemeyen firmaların aslında kısa aralıklarla kullandıkları krediler sebebiyle toplamda daha yüklü ödemeler yaptıklarını söyleyebilirim.

Faktoring faizi deyince; “Gerçeklerin yaşandığı piyasa” ismini taktım oraya. Çünkü bankaya gidemeyenlerin finansmanı çabuk halletmek istedikleri piyasa orada cereyan ediyor. Burada ortalama vade 120 gün, faiz de yıllık %35 civarında. Yani sürekli bu piyasadan fonlanan firmalar 100 TL kazançlarının 35 TL’sini burada bırakıyorlar diyebilirim. Sektördeki kârlılıkları değerlendirdiğimizde herkesin “hayatta kalma mücadelesi” verdiği anlaşılıyor.

FİNANSMAN GERÇEKTEN UCUZ MU?..
Politika faizlerinin yükseltilmesi finans kurumlarının kredi faizlerini yukarı çıkarıp çıkarmayacağı meselesi ciddiyetle tartışılması gereken bir mesele. Mesela “politika faizleri 1 puan yükselirse banka ve banka harici finans kurumları kredi faizlerini yükseltir mi” sorusuna, birçok finansçı “Hayır, sadece aradaki makas biraz kapanmış olur” diye cevap veriyor. Tabii, şu ana kadar elde edilen kârlar biraz azalacak.

Aslına bakılırsa herkes hayatından memnun gibi. Bankalar kâr ettikçe bu politikaya fazla itiraz etmiyorlar, kurlar rezervlerden satış yapılarak sakinleştirilse de durumdan memnun olan insan sayısı epey fazla olduğu için riskleri görmezlikten geliyorlar. Özetle, politikaların faizlerinin yükselmesi, kredi faizlerini yükseltmez ama finans kurumlarının kârını biraz düşürür. Kurlar sakin kaldıkça da KKM’den doğacak yeni yükle alakalı tartışmaların sesi kesilir.

Bu durumu ne kadar süre yönetebiliriz bilemiyorum.

Türkiye’de “gittiği yere kadar” ve “o gün bakarız” yaklaşımı sevilen bir yaklaşım olduğunu için bekleyip göreceğiz diyorum yine.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi