Murat Özçelik

Murat Özçelik

BİR BAŞKA ZAVİYEDEN UKRAYNA-RUSYA İHTİLAFI

Ne zaman çevremizde bir ihtilafın ısındığını gösteren bir haber okusam artık başım zonklamaya başlıyor. “Eyvahlar olsun yine Cumhurbaşkanının kendi bekası için kullanabileceği bir imkan mı çıkıyor” diye diken üstünde gelişmeleri izliyorum. Öyle ya ekonomide hayır yok, alarm veriyor. Sağlık işleri kötü gidiyor. Omicron test sayısını bile belki de, TÜİK’in enflasyon rakamı gibi, Cumhurbaşkanının istediği seviyelerde dondurdular. Ekonomik nedenlerle mecburi sürü bağışıklığı politikasına yöneldik galiba!


Malum iktidar ortakları içeride durum kötü gittiğinde hep dış politikadaki sorunları derinleştirip “aman birlik beraberlik şimdi her zamankinden önemli, Cumhur’a oy vermeyen vatan hainidir” diyorlar ya, Ukrayna-Rusya ihtilafı Cumhurbaşkanı tarafından “kendi siyasi bekası için kullanılabilir mi acaba?” diye hemen aklıma geldi.

NATO’nun, hele pandemi sırasında ve ekonomilerin toparlanmaya çalıştığı bir dönemde, Avrupalıların kendi aralarındaki yardım konusunda dahi ayaklarını sürüdükleri bir ortamda Rusya ile topyekun bir savaşı göze alma ihtimali bana yok denecek kadar az gibi görünüyor. Fransa ile Almanya’nın Rusya ile köprüleri atmamakta kararlı oldukları ve hele Almanya’nın Kuzey Akım projesine verdiği destek de dikkate alındığında bu tahmin daha fazla geçerli gibi geliyor.

ABD’nin Rusya’yı da Çin’i de düşman görme pozisyonunu bilmekle birlikte, Rusya’yı bugün için daha az düşman olarak telakki ettiği söylenebilir. ABD ve Rusya’nın Ukrayna gibi bir sorundan hareketle böyle büyük bir savaşa girmeleri, ancak iki liderden birinin delilik hali ile izah edilebilir ki, şimdilik bu durum ihtimal dışına itilebilir. Velevki Ukrayna’nın doğusunda bir çatışma çıksa bu çatışmaların büyümesini önlemek bakımından bizim Montrö’nün hükümlerini harfiyen uygulamamız şüphesiz büyük önem taşır.

Biden’ın bir ifadesinden hareketle, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusundaki iki idari birimin güçlerine yardım mahiyetinde küçük bir harekat gerçekleştirmesine ABD’nin ses çıkarmayabileceği tartışılıyor. Nitekim ABD Dışişlerinin Ukrayna’daki diplomatların ailelerinin ülkeden ayrılmalarını istediği açıklandı.

Rusya böyle bir operasyonu gerçekleştirir ve neticede NATO yaptırımlara karar verirse, bizim de Rusya’ya karşı alınabilecek tedbirlere katılmamız gerekecek. Bazı analistler böyle bir durumda ekonomimizi etkileyecek ihraç kalemlerinde bize muafiyet uygulanmasını talep edebileceğimiz öngörüsünde bulunuyorlar. Bu da olabilir. Buna mukabil, Rusya bize karşı SİHA’lar nedeniyle başka yaptırım kararı da alabilir. Yakın çevremizde ucundan dönülen savaş yüzünden ihracatımıza ve turizme de sekte vurulacağı için, Cumhurbaşkanının ekonomideki “büyük” atılımlarına maalesef bu savaşın da engel olduğu ballandırıla ballandırıla halkımıza anlatılacaktır tabii. Bir de Cumhurbaşkanının Ukrayna ve Rusya liderleri ile yakın ilişkisinin nasıl daha büyük bir felaketi önlediği vb.

Bunlar bir tarafa muhalefetin şu anda çok dikkatli olması gereken bir husus var. O da Cumhurbaşkanının damadının SİHAlarının Ukrayna’ya satışı. Eğer Rusya’nın bir saldırısı gerçekleşir ve damat Bayraktar’ın Ukrayna’ya sattığı SİHA’lar Rus askerlerine zayiat verdirirse, işte o zaman neler olabileceği zihnimi kurcalıyor. Zira önümüzde Etiyopya’ya SİHA satışlarının başımıza açtığı dertle ilgili örnek var. Mesela Rusya, Suriye hükümet güçlerinin İdlib’deki cihatçıları oradaki halkla birlikte ülkemize sürmesine izin verebilir. Bu durumda damat Bayraktar’ın işi uğruna yeniden sınırımıza yığılacak mültecilere vergilerimizle ödemek zorunda kalacağımız milyarlarca dolar gerekecektir. Avrupa Birliği ile yeni bir mülteci krizi de kapıda demektir. Ukrayna’ya SİHA satışları derhal durdurulmalıdır.

SSCB’nin yıkılmasını müteakip batılı ülkeler hem ikili ilişkileri hem de AB ve NATO gibi örgütleri yoluyla, Baltık , Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerini kendi saflarına çektiler. Ancak işi Rusya’nın karnına doğru ilerleyip Ukrayna’ya getirdiklerinde, Rusya Kırım’ı ilhak edip Sivastopol’daki güçlerini kimseye bırakmayacağını gösterdi. Öte yandan NATO Gürcistan’a uzanıp orayı da kendine bağlayabileceği zehabına kapılınca, Kafkasya’nın tarihini kendi çıkarlarına göre iyi çizen Rusya, Gürcü Stalin’in mezalimi ve pogromları öncesinde SSCB’de özerk olan iki Cumhuriyetin Gürcistan’dan ayrılma tutkularından faydalanıp onlara bu konuda yardım etti. Sonra da o ülkelere kendi askeri üslerini yerleştirdi. Bugün sorun bakalım Gürcistan NATO’ya velevki girecek olsa, Abhazlar ile Osetler Gürcistan’a geri dönmeyi mi yeğlerler yoksa Rusya’nın nüfuzu altındaki bir pseudo bağımsızlığı mı tercih ederler. Hiç kuşkunuz olmasın tabii ki bağımsızlıklarını. Bugünkü Rusya Federasyonu eski SSCB değil. İyi anlaşılması gereken federal bir yapı. Ama zorlandığını hissettiğinde fırsatları hiç kaçırmayıp eski sınırlarına doğru uzanıyor.

Dünyada yeni güç dengeleri kuruluyor. Bu zamanda eski dogmaları bir yana bırakıp bölgemizde sulhu kollayacak ülkelerle beraber inisiyatif almalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Özçelik Arşivi