İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

Bulut’un yeni iddiasi

Jöleli namıyla maruf, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı, Cumhurbaşkanı Ekonomi Politikalar Kurulu Üyesi ve Türk Telekom Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Bulut, içi dolu bir Tweet atmış.

Diyor ki:

"Sevgili Kılıçdaroğlu,

Madem seviyeyi çok aşağı çektin, aynı seviyede yazayım

Sen aday ol ( sahiplerin asla seni yapmazlar)!

Diyelim oldun

seçimi kazan

ben kendimi Taksim meydanında sana feda edeceğim!"

“Sevgili Kılıçdaroğlu” ne yanıt verir  bilemem ama bu “kendini feda etmek” gibi büyük bir bedel taahhüt eden iddiaya, itibar edebilmemiz için kaybedilmiş daha önceki bir iddianın müeyyidesini görmemiz icabeder!

Hani "Dolar 3 TL yi geçerse yüzüme tükürün!"

Demişti ya!
O iddia beşe katladı!

Çok şey istemiyoruz.
Tek bir uygulama videosu yeter!

Uzay ve Varank

Varank açıkladı!
‘Uzay-Vatan projesine Astronot bulmak için Bakanlığın gerekli koşulları yazdığı web sitesine 31 bin kişi başvurmuş!
Başvuranlar içinde kriterlere uyan 250 kişi varmış!

İşsiz vatandaş nasıl bir can havliyle başvurduysa?
Daha mülakat yok!.. Ön eleme yok!..

Başvuru koşulları yazıyor. Yaşın şu olacak, eğitimin şöyle olacak, sicilin böyle olacak!..

32 bin başvuru geliyor. 31 bin 750’si çöp!..
Adam daha önündeki formu dolduramıyor. Aya gidecek!

Hadi onu geçtik!

Varank: kim nasıl bir sorduysa, “ben gidemem klostrofobim var!” demiş!

Bunu duyunca çok üzüldüm tabii.. İçim buruldu!

O kadar yap, et, uğraş, didin.. Kendin gideme!..


Ama sen yeter ki gitmek iste sayın bakanım!

Bu millet cehd eder, Eli değmişken üstü açık discovery yapar, seni de ferahfeza uzaya gönderir! Sonuçta proje değil mi!.. O da proje, bu da proje!

Olmadı, eski ekonomi bakanımızın ünlü veciz sözünde ifade ettiği gibi, Reyiz, Ay’a dört çarpı dört direk otoban projesi yaptırır, seni oraya mercedes makam otomobilinle vasıl eder!

Nasılsa vatandaş o projeye de inanır bu projeye de!..

— 

O yüzün malzemesi nereden?

Melih Gökçek’in yerinde kim olsa, sadece şu Ankapark yüzünden, değil sokağa çıkmak, ekmek almaya markete gidemezdi!

Ama bu arkadaş hala malum televizyonlarda iktidar savunusu yapmaya, twitter üzerinden Mansur Yavaş’a yaylım ateşe devam ediyor…

Hem de son seçimde kendisini aday yapmayan, görüşmeye bile tenezzül etmeyen bir iktidar adına!

Disneyland’ın bile aşık atamayacağını iddia ederek belediyenin parasını saçtığı 800 milyon doların üzerinde para yemiş, iflas etmiş, elektrik kurumundan bile haciz yemiş bir maktül ortalık yerde yatıyor!

Aynı zamanda bir avukat olan Mansur Yavaş’ın, elindeki evraklara bakarak “Ankara’nın müthiş soygunu” dediği ceset çürümeye başlamış!

Ama müsebbibi, malum televizyonlarda fink atıyor!

On dakikada bir tweet sallıyor!

O yüzün malzemesi nedir?
Polikarbon mudur, polietilen midir, kestamid midir, pleksi midir nedir kardeşim!

Bilelim de ona göre bir çözücü kullanalım!



“Z Kuşağı oy kullanmasın!”

Bir ‘Hakan Ural Çözümü’

Aslında, ‘Pencere’ tarafından benim vicdanıma bırakılmış bu değerli alanda, sütun santim işgal etmeye değecek, ‘bediü-l beyan’ bir kaynak değil ama

“Yalakaysam da devletin yalakasıyım!” diyen bir anlayışın, iktidarın çaresizliği ile örtüşen bu “cin fikir” buluşunu, bu köşeyi takip eden Z kuşağı ile paylaşmayı da bir görev addediyorum!

Çünkü ola ki iktidar da ikna olur, 25 yaş altı oy kullanmayacak diye kararname çıkartmaya kalkar!

Yapılan hemen bütün anketler, “Z kuşağı” olarak tarif edilen 1990’ların sonu ile 2010’ların başı arasında doğan kuşağın, yüzde 80’inin muhalif partilere oy vereceğini gösteriyor.
Daha açık bir ifadeyle, bu kuşak ismi ile bugün itibariyle 17 - 25 yaş aralığındaki gençlerimiz tarif ediliyor!
Yani 2023 seçimlerinde oy kullanma hakkına sahip olan vatandaşlarımızın en genç kesimi!

Anketlerde, yüzde 80’i muhalif partilere oy vereceği belirlenince, birden bire “akıl baliğ” kabul edilmeyen gençlerimiz!

Ne diyor bu gençlere Hakan Ural üstadımız?

“Ülkede siyasetle bir alakan yok! Ülkenin geçmişini, yakın geçmişini bilmiyorsun! Bu gün bu ülkede ne olduğunu bilmiyorsun! Bu ülkenin nelerle mücadele ettiğini bilmiyorsun! İdeolojik olarak tam anlamıyla olgunlaşmış bir düşüncen ve fikrin yok ama oy atıyorsun.. Belirleyicisin! Çok üzücü bir de çok ürkütücü değil mi bu? Oy kullanmamaları lazım bence!”

Yahu arkadaş!

Bu memlekette ortalama 23 yaşında mühendis, 25 yaşında doktor oluyorsun! Köy enstitülerinin 17 yaşında öğretmenleri köylere gönderdiği. Eğitim enstitülerinin yıllarca 18 yaşında öğretmenler mezun ettiği, senin babana, o 18 yaşındaki öğretmenlerin okumayı yazmayı öğrettiği bir ülken var.

Fatih İstanbul’u 17 yaşında fethetti demeyi biliyorsun!

17 yaşındaki genci “devleti yıkacak akla sahip!” diye idam ediyorsun!

Bu genç ‘milli astronotluk’ için başvuru yapabiliyor!

Ama oy vermeleri ürkütücü öyle mi?

Sen önce git, “yalakası” olduğunu ifade ettiğin devleti hasbelkader yöneten abilerinin, “okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor!.. Ben her zaman cahil halkın ferasetine inanıyorum!” dedikten sonra, ödül olarak YÖK’e atadığı profesörleri ile bir helalleş!

Cumhurbaşkanı Abdülhamid’i nereden tanıyor?

Ünsal Ünlü’nün yayın başlığında yazdığı gibi “Cumhur İttifakı ortak adayını belirledi: Abdülhamid!”

Hani Abdülhamid sağ olsa var ya, Cumhurbaşkanı’nın da banko adayı o!

Halbuki tarihçiler Abdülhamid’i farklı anlatıyor!

Prof. Hüseyin Çelik, Yavuz Oğhan’ın ‘Bi’de Bunu İzle’ programında tek tek anlatıyor:

-Osmanlı padişahları arasında en fazla toprak kaybeden padişah Abdülhamid.

1 milyon 500 bin km kareden fazla, yani iki Türkiye kadar toprağı, üstelik de savaşmadan kaybeden kişi o.

- Osmanlı’yı en fazla borçlandıran, padişahlar içerisinde en fazla ‘istikraz yapan’ yani dış ülkelerden borç para alan padişah Abdülhamid. Osmanlı padişahları 41 kere borç almış, bunun 20’si Abdülhamid döneminde…

-Vahdettin’den de önce, İngilizlere ilk sığınan padişah Abdülhamid. 1877’de İngilizlerin kendisini koruması karşılığında Kıbrıs adasını ingilizlere hediye eden ta kendisi.

Ölümü de idam edilerek değil, kalp krizi sonucu gerçekleşiyor.. İma edilenlerin aksine Balkanlar’ın kaybedilmesi sırasında sürgünde bulunduğu Selanik’ten onu oraya süren İttihatçılar tarafından “ne de olsa padişahtır, canı buralarda heder olmasın!” diye İstanbul’a getirilip Yıldız Sarayı’na yerleştirildikten çok sonra hayatını bu sarayda kaybediyor…

Kim anlatıyor bunları:

AKP’de Milletvekilliği, Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan, Konu ile ilgili araştırmalar yapan, makaleler yazan Siyasi Tarihçi Prof. Dr. Hüseyin Çelik anlatıyor. 

Peki, Sayın Cumhurbaşkanımız neden, Abdülhamid’i “Tek karış toprak kaybetmeyen padişah!”, “İdam edilerek şehit edilen büyük sultan!” olarak , tanıyor, anlatıyor?”

İnanmayacaksınız ama neden biliyor musunuz?

Çünkü Abdülhamid ile ilgili bütün bilgisi TRT1’de  5. sezon, 154 bölüm yayınlanan, Osman Bodur’un “Payitaht Abdülhamid” dizisinden…

Osman Bodur öyle yazmış!
Cumhurbaşkanı da öyle biliyor, diziyi 154 bölümdür gözünü kırpmadan izleyen vatandaş da öyle biliyor!
Birine hesap soracaksanız, gidin Osman Bodur’a sorun!

Adam dizide öyle!..

İyi haber kötü haber

Bir iyi bir de kötü haberim var.
Önce kötüsünü söyleyeyim.

Dünyada 10 günlük buğday stoğu kalmış.

Şimdi de iyi haber.

Hepimiz seve seve zayıflayacağız!

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi