Cari açık riski net ve gerçek...

Türkiye’nin büyürken cari açık verme gerçeği bazı kestirme değerlendirmeler yapılmasına yol açıyor. “Demek ki büyüme yavaşlarsa cari açık daralır” gibi. Genelde doğru çıkan ama bazen şaşan bir önerme bu.

Çünkü enerji ve petrol fiyatlarındaki hızlı yükseliş cari açık meselesinde bizi müşkül duruma düşürecek gibi gözüküyor. Tüm ekonomistlerin korkusu “ikiz açıklar”dır. Yani cari açık ve bütçe açığının aynı anda gerçekleşmesidir.

Enerji ve emtiada meydana gelen fiyat artışları cari açığı genişletirken, akaryakıt ürünleri ve ithalat vergileriyle kamu gelirleri artıyormuş gibi gözüküyor. Ancak tüketimin sert şekilde daralması fiyat yükselişleri neticesinde daha fazla vergi toplanmasına set çekebilir. Bundan başka akaryakıt ve enerji fiyatlarının hızlı artışıyla tetiklenen diğer fiyat hareketleri de bizi hiperenflasyona taşıyabilir. Bu durumda talep olmadan bile mal ya da hizmet fiyatlarının artması, eğer devlet eliyle fiyatlar üzerinde baskı kurulursa da karaborsa oluşması gibi menfi gelişmeleri test edebiliriz.

KİMİN YÖNETTİĞİ ÖNEMLİ DEĞİL, YETER Kİ DOĞRU YÖNETİLSİN
Tarımsal ürünler ve gıda fiyatlarında inceleme başlatılmış olması olumlu bir gelişme. Ancak her kademede bu kontrolün yapılması lazım. Sadece market basarak değil. Dünyadaki artışın çok daha üzerinde gerçekleşen fiyat hareketlerini sadece iktisadi dinamiklere bağlayamayız. Yine de vergi ve dış ticaret politikasında enflasyon yaratan uygulamaları bertaraf etmemiz gerektiğine inanıyorum.

Atatürk’ün “Fertler devlete ait görevlerin bazılarını kısmen ya da tamamen yapmaya kalkışırsa sıkıntı çıkar” diye özetlenebilecek sözlerinin ne kadar önemli olduğu burada ortaya çıkıyor. Özelleştirme rüzgârıyla deregüle edilen piyasalar ya da satılan kamu teşekküllerinin gün gelip enflasyonun baş sebebi olacağı kimsenin aklına gelmezdi sanırım.

1980’lerde başlayan ve 1990’larda rüzgârı devam eden özelleştirmelerin o zamanlar “başarı” olarak sayılması, bugün de “büyük hata” olarak nitelendirilmesi doğru uygulamanın “doğru yönetmek” haricinde bir şey olmadığını bizlere gösteriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi