Fed durdu... TCMB ne yapacak?

Son zamanlarda yapılan açıklamalardan ne anladığımızı sıralayarak başlayalım:

  • Merkez Bankası Başkanı doğrudan doğruya Mehmet Şimşek tarafından önerilmiş. 
  • Yeni başkan ile ilgili araştırma yapılmış ve kadın olmasının avantajı kabul edilmiş.
  • Faiz politikası konusunda "Mehmet Şimşek'in atacağı adımları kabullendik" yaklaşımı var.
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Faiz konusunda ben aynı yerdeyim" diyor.
  • Asgari ücret konusunda iddialı bir söylemden çok "Elimizden geleni yapacağız" cümlesi sarf edildi. 

Tüm bunlardan anlayacağımız sonuç aslında net. Sayın Cumhurbaşkanı ısrarlar üzerine faizin yükseltilmesini mecburen kabul etmiş olduğunu ama önünde sonunda kendisinin haklı çıkacağını ifade ediyor. Yeni atanan Merkez Bankası Başkanı'nın da Mehmet Şimşek'in ekibinden olduğunun altını çizerek ortaya çıkacak zararda kime fatura edileceğini de belirtmiş oluyor. Ancak "Kadın olmasının iyi olacağını düşündük" derken bir anlamda TCMB'de bir imaj sorunu olduğunun fark edilmiş olduğu anlaşılıyor. 

Deneyimlerim bana gösteriyor ki yeni Merkez Bankası Başkanı politika faizlerini artırırken yeni BDDK Başkanı ile beraber kredi vermenin şartlarını iyileştirmezse piyasada faizler iyice yükselecek. Piyasadan gelen şikâyetler zirve yapınca bankaların tahvil satın alma zorunluluğu eleştirilerin odak noktası olacak. 

Bu durumda siyasi iradenin bir karar vermesi gerekecek. 

Ya bütçe açığını bankalar üzerinden finanse etmeye yönelik operasyon sona erecek ya da bankaların Merkez Bankası’ndan fonlanma maliyeti tekrar aşağıya düşürülecek. 

En makbul karar hem tahvil şartının kaldırılması hem de politika faizlerinin yükseltilmesi olacak ama bu konjonktürde imkân dâhilinde görmüyorum. Çünkü makro ihtiyati tedbir kapsamındaki tahvil zorunluluğu kararının bir kısmı TCMB, bir kısmı da BDDK'ya ait. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceki gün belirttiği gibi "kaynak arayışı devam ediyor" ve “rezervlerin durumu” ile “kamu açığı” göz önüne alındığında BDDK Başkanı’nın herkesi rahatlatacak bir adım atması zor gözüküyor. Hatta Merkez Bankası’nın rahatlama adına gevşeteceği alanları, BDDK alacağı kararlarla sıkılaştırabilir. 

Politika faizi yükselmeden piyasada faizleri yükseldi

Tüm bunları ekonomi yönetiminde iki farklı bakış açısı olduğunu düşündüğüm için paylaşıyorum. Cumhur İttifakı’nın ekonomi kurmaylarından "Daha önceki kredi kampanyalarında kaynaklar doğru yere gitmedi, bu sebeple sert önlemler aldık" yorumlarını kulaklarımızla duyduk. Bu önermeyi kabul etmekle beraber, kıt kaynakların özel sektöre "kamuyu finanse etme" şartıyla verilmesinin bir strateji haline gelmiş olduğunu görüyorum. Bu konuda nasıl bir düzenleme gelecek tam olarak kestirmek zor çünkü Hazine ve Maliye Bakanı kabul edilmiş bir bütçeyi yönetmek durumunda. Kısıntı yapmak bir kenara, geçen yıl olduğu gibi ek bütçe yapmak zorunda kalabilir. 

Bu hafta bankaların mevduat faizinde %40'ın üzerine çıkmış olduğunu gördük. Daha politika faizleri yükselmeden faizlerin yükselmesi, faiz artışı açıklandığında daha üst seviyelere çıkabileceğini bizlere gösteriyor. 

Açıkçası 22 Haziran'ı beklemeden yapılsa daha iyiydi ama büyük ihtimalle beklenenden düşük gelen ABD TÜFE verisi ile beraber Fed'den faiz konusunda "güvercin" bir açıklama beklendi. Ancak beklenenden farklı bir gelişme oldu. Karar ve açıklama arasında ciddi bir makas vardı.

Fed'in "güvercin" kararına rağmen "şahin" açıklamasının, TCMB'nin siyaset cephesini kızdırmayacak ama piyasaları teskin edecek bir oran için elini güçlendirip güçlendirmediğini  toplantı gününe kadar sarf edilecek sözler ve yorumlardan anlamaya çalışacağız.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi