Kaynak gelmez ise işimiz zor

Bir haftayı daha  geride bıraktık, yenisine başlıyoruz ve bazı konuların netleşmeye başladığını görüyoruz:

- Yeni ekonomik program Eylül ayında açıklanacak

- Kredilerde rahatlama programın açıklanmasından sonra başlayacak

- Yabancı Kuruluşlara göre Merkez Bankası büyük ihtimalle politika faizini % 20 ‘ye çıkardıktan sonra Nisan ayına kadar başka bir adım atmayacak 

- Muhtemelen talebi kısmak için atılan adımlar sonbaharla birlikte gevşetilecek, gayrimenkul kredileri konusunda yeni kampanyalar açıklanacak

- Bu süreçte Döviz Kurlarının yükselmemesi için döviz piyasasına zaman zaman müdahale edilecek

- Tüm bu çalışma ve adımlar için Türkiye’nin gri listeden çıkmasıyla beraber gelecek kaynağa ihtiyaç var. Aksi takdirde az miktarda gelen kaynakla bunlar yapılamaz ve emisyona yüklenmek zorunda kalırız.

Açıkçası rezervlerin bu durumuyla yönetilmesi kolay olmayan bir süreç olacak gibi gözüküyor. Rezerv artırmak için piyasadan döviz toplanmaya başladığında ise kurlar yükselecek. İki tarafı keskin bir bıçak üzerinde yürümek diyebiliriz bu duruma. Tercih edilen her yolun istenmeyen yan etkileri olacak.

Hafta başında katıldığım bir toplantıda özel bankaların kredi kullanımları için günlük karar verdikleri ve ellerindeki kaynağı çok dikkatli kullandıkları söylendi. Aslına bakılırsa kredilere gelen %2,5 ‘luk büyüme sınırlaması ile zaten seçici şekilde davranmak zorundalar. Ayrıca bu limite banka harici finans kurumları dahil edildiği için sektörün kredi olanakları ciddi şekilde kısıtlandı desem yanlış olmaz.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz “kredi koşulları 1.5-2 ay içinde çözülür” derken yurt dışından gelecek kaynağı işaret ediyor olabilir. Gelmez ise TL arzını artırarak seçimlere doğru yola devam etmekten başka çaremiz olmayacak. Her durumda kur-enflasyon-faiz açmazı seçimlere kadar devam edecek gibi gözüküyor. Herkes hesabını buna göre yapsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi