Uncharted

Ünlü İngiliz kâşif Francis Drake’in soyundan geldiğini iddia eden genç hırsız Nathan Drake, deneyimli bir hazine avcısı olan Victor Sullivan’ın teklifi üzerine, 500 yıl önce Magellan’ın kaybettiği bir serveti bulmak için birlikte çalışmayı kabul eder. Ancak, kendisinin ve ailesinin gerçek varisler olduğuna inanan acımasız Moncada adlı adamdan önce ödüle ulaşmak için, dünya çapında bir yarış başlayacaktır. En eski gizemlerden birini çözebilirlerse, iki ortak, 5 milyar dolarlık hazineyi ve Nate’in uzun süredir kayıp kardeşini de bulabilirler, tabii önce birlikte çalışmayı öğrenebilirlerse…

İlk kez 2007’de piyasaya çıkan Uncharted adlı video oyun ve onun toplam 7-8 adedi bulan çeşitli versiyonları, bu zamana kadar öyle bir meraklı oyuncu kitlesi edindi ki, çalışmaları çoktandır ufak ufak başlamış olan sinema uyarlamasının da artık yapılacağı belliydi. Zaten hemen görülüyor ki, bu ilk film, başı sonu belli bir macerası olsa da tam teşekküllü bir tanıtım haline de getirilmiş, devam filmleri çekmek de güvenceye alınmak istenmiş…

Tabii bu, ilk filmin çekeceği ilginin büyüklüğüne bağlı, ama bunun için çok kafa yormaya gerek yok. Senaryosu basit ama yerinde ögelerle ilerleyen, görsel efektleri gerekli olduğunda ve uçmaktan çekinmeden kullanılan, oyuncuları her zaman en güzel ve en şık gösterilen, dekordan aksesuara, görüntüden müziğe, her şeyi çok iyi çalışılmış bir filmse, elbette ki sonuç seyircinin ortalama beklentilerini karşılar, hayırlı bir iş yapar…

Genç bir Örümcek Adam olarak ünlenirken, sinema kariyerini farklı filmlerle doldurmayı ihmal etmeyen Tom Holland’ın, Mark Wahlberg, Antonio Banderas ve yeni yüz Sophia Ali’nin katkısıyla ışıldayan parıltısı dışında, yapımcı-yönetmen Ruben Fleischer’ın, harika ilk filmi Zombieland, arada üç vasat filmi, hatta Zombieland 2 de öyle, yani hiçbiri ilk filmi gibi olmadığına göre, bu film için en azından, hareketi de komedisi de yerinde bir macera diyebiliriz…

(6.8)

Nil’de Ölüm

Zengin bir ailenin kızı olan Linnet Doyle ve kocası, balayı için Nil Nehri’nde bir gemiyle, bazı arkadaşlarını çağırdıkları lüks bir yolculuğa çıkar. Ancak genç kadın gemide ölü bulunduğunda, tesadüfen orada olan ve kaptan tarafından soruşturma yapmakla görevlendirilen dedektif Hercule Poirot, cinayetin gizemini çözerek, katilin kimliğini bulmaya girişir…

1978’de Nil’de Ölüm romanının ilk uyarlamasında, yönetmen John Guillermin, usta oyuncu Peter Ustinov’un yanı sıra, Mia Farrow, Jane Birkin, Bette Davis, Maggie Smith, Angela Lansbury, George Kennedy, David Niven ve Jack Warden gibi zamanın ünlülerini oynatmıştı. 2002’de roman bir de televizyon filmi olarak aktarılırken, yönetmen Andy Wilson eliyle, David Suchet başrolde oynamıştı. Şimdi karşınızdaki üçüncü uyarlama…

Yapımcılar açısından, Doğu Ekspresi’nde Cinayet filminden hemen sonra, aynı yönetmen eliyle ikinci Agatha Christie uyarlamasını çıkarmaları, hani belki de iş yaptığı sürece aynı yöntemle başka Christie romanları da çıkarılabilir demektir.

Tecrübeli yönetmen Kenneth Branagh, bugüne dek Shakespeare uyarlamalarından doğaüstü kahramanlara bir sürü iş geçti tezgahından, ama Agatha Christie’yi pek sevdi doğrusu, tabii ortaya çıkan işlerin fena değil seviyesinin üstüne çıkmaması herkes için uygunsa…

In director Kenneth Branagh’s mystery-thriller “Death on the Nile” based on the 1937 novel by Agatha Christie, Simon Doyle (ARMIE HAMMER) and Linnet Ridgeway (GAL GADOT) are a picture-perfect couple on a honeymoon voyage down the Nile River which is tragically cut short. Wedding guests aboard the glamorous river steamer in this daring tale about the emotional chaos and deadly consequences triggered by obsessive love include Belgian sleuth Hercule Poirot (KENNETH BRANAGH) and an all-star cast of suspects. Twentieth Century Studios’ “Death on the Nile” opens in U.S. theaters October 23, 2020. Photo by Rob Youngson. © 2020 Twentieth Century Fox Film Corporation. All Rights Reserved.

Açıkçası uygun olmalı, çünkü yapım kadrosundaki bütün ana kişiler aynı, dolayısıyla harika bir romandan vasat bir film çıkmış, herkesin şüpheli olarak önümüzden geçtiği klasik yapı içinde, Kenneth Branagh her daim olay yerindeki dedektifi karikatürize ederken, Nil’deki kadroda yer alan Gal Gadot, Emma Mackey, Annette Bening, Armie Hammer ve Tom Bateman gibi isimler de rol kesiyor…

(6.5)

Bergman Adası

2007 yılında 89 yaşında ölen İsveçli usta yönetmen Ingmar Bergman’ın filmleri, sinemayla yakından ya da uzaktan ilgilenen herkes için seyredilmesi gereken nadide örneklerdir.

Dünyanın şöhretli festivallerinin ve süslemeci eleştirmenlerinin beğendiği kadın yönetmenlerden biri olan Mia Hansen-Løve da belli ki Bergman filmlerini çok seyretmiş, çok sevmiş, onlardan açıkça etkilenmiş, hatta hayatının ayrıntılarını da onun gözde tatil yeri Faroe Adası’na gidip aynı yerde kalacak kadar merak etmiş.

Nereden mi biliyoruz? 18 yıla dayanan ilişkilerini 2016’da bitirdikleri ünlü Fransız yönetmen Olivier Assayas’la birlikte gitmişlerdi oraya, yani filmin hikayesi doğrudan doğruya o geziden geliyor.

Bir festivalin daveti üzerine, yazma sürecini orada tamamlamak hayaliyle adaya giden iki sinemacının epey sıkıntılı tartışmaları, biraz da onlardan kaynaklanıyor.

Vicky Krieps ve Tim Roth’un canlandırdığı bu çiftin sıkıcı atışmaları sürerken, filmin ortasında yönetmen kadının yazdığı bir genç çiftin hikayesini de görmeye başlıyoruz, onları da Mia Wasikowska ve Anders Danielsen Lie canlandırıyor, ki söylemek lazım, onların yaşadıkları filme biraz hareket ve merak unsuru getiriyor, ama ne yazık ki onlar da filmin ağırlığı altında kalıyor.

Kuşkusuz ki, filmin Bergman göndermeleri ya da gerçek ile kurgu arasındaki geçişlerin yumuşaklığı gibi unsurlar övgü alabilir, ancak yine de yönetmen Hansen-Love, biraz filmler üzerine tartışmacı, biraz çiftler arasında dalgacı, biraz dağınık, biraz laf ebesi, biraz aklı karışık bir çiftler filmi yapmış, hem onun için başarısız bir deneme, hem de seyirci için dayanılmaz süreç yaratmış maalesef…

(6.2)

Evlen Benimle

Jennifer Lopez’in işi kolay tabii ki, kendisi gibi bir pop yıldızını canlandırıyor. Hem şarkı kayıtları hem dans çalışmaları, hem konser kalabalığı, hem seyirci karmaşası, hem medya baskısı, hepsi tanıdık gelen günlük koşturmacanın unsurları.

Ona tanıdık gelmeyen, Kat’in özel hayat vakitlerinde yapıp ettikleri olabilir. Malum bunlar yazarların ve yönetmenin hayal güçleriyle sınırlı. Orada da onun oyunculuğunun duygusal ve eğlenceli yanları boşlukları dolduruyor. Hele karşısında Owen Wilson gibi her tür filme girip çıkmış, dolayısıyla romantik komediye de ayak uydurmayı bilen bir oyuncu varsa.

Boşanmış bir lise matematik öğretmeni olan Charlie’yi canlandırıyor oyuncu, Kat nişanlısına kızdığı için, binlerce seyirci arasından, eline tutuşturulmuş pankart yüzünden Charlie’yle evlenmeye karar veriyor. Aniden, pat diye. Yapıyorlar da. Ama birbirlerini o andan sonra tanıyacakları bir ilişki yaşıyorlar.

İşte bu noktada, Lopez’in işini kolaylaştıran ve içini rahatlatan da Wilson oluyor. Kaldı ki filmde sarih biçimde görülüyor, elbette yer yer kahkaha atmak, yer yer hüzünle bakmak mümkün, çünkü filmin amacı bu zaten, seyirciyi alıp iki saatlik bir rahatlama yaşatmak.

Peki başarıyor mu? Evet.

Sonunda şu soruya verilen cevap da sizi tatmin ediyorsa tabii: Aralarında bu kadar büyük farklılık olan iki ayrı dünyadan gelseniz bile, sadece ikinize ait olacak bir yer yaratabilir misiniz?

Neşeli ve duygulu bir filmden başka şey beklemiyorsanız, verilenden memnunsanız sorun yok.

Kadın yönetmen Kat Coiro, ki televizyon işlerinde oyunculuk da yapmış, asıl işi ise televizyon dizilerinin pilot bölümlerini çekmek, üç adet anılmasa da olacak önemsiz filmi de var, Evlen Benimle filmi de onların arasına katılacak herhalde…

(6.0)

PLATFORMLARDAN FİLMLER/ DİZİLER

Manhunt: Unabomber / Netflix

House ve Banshee dizileriyle tanıdığımız yönetmen Greg Yaitanes'in çektiği 8 bölümlük bu dizi, bir FBI profilcisinin bombacı Ted Kaczynski'yi yakalama ve sorgulama sürecini anlatıyor. Avatar'la tanınan Sam Worthington'ın yanı sıra Paul Bettany ve Chris Noth var baş rollerde...

(7.8)

Umut Işığım (Silver Linings Playbook) / Netflix

Akıl hastanesinde tedavi gördükten sonra ailesinin yanına dönen adam, eski karısıyla yeniden birlikte olmaya çalışırken, kendisi de pek dengeli olmayan bir kızla tanışır. Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence başı çekerken, Robert DeNiro da oynuyor, bu ciddi ve neşeli filmde...

(7.8)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ali Hakan Arşivi