Yeni bir seçime doğru geri sayım başladı

Hepimiz farkındayız ki, tam teşekküllü bir "yeni ekonomik program" açıklaması yapılmadı. Bu da gösteriyor ki yerel seçimlere kadar hibrit bir düzende yola devam edeceğiz. Bu durumda şu ihtimallere dikkat etmek gerekiyor:

- Döviz kurlarındaki dalgalanmalar devam edecek ve geri çekilme beklenmemeli.

- Faiz oranlarında yükseliş devam edecek ancak mevduat-kredi faizi makası açılacak.

- Enflasyonda yıl sonu beklentisi biraz yükselecek ama hayat pahalılığında artış hızla devam edecek.

Elbette KDV oranlarından sonra ÖTV'de değişiklik bekleyenlerin sayısı da arttı. "Olmaz" diyemem ancak, fiyatlamanın nasıl yapıldığını bildiğim için bu derecede bir yüklenmeyi vatandaşın tolere edeceğini pek sanmıyorum. Çünkü ÖTV matrahı ile KDV matrahı yasada benzer şekilde belirlendiği için, her iki verginin artması sonucunda hayat pahalılığı iyice dayanılmaz hale gelebilir. Ancak kamuda ciddi bir faiz dışı açık olduğu için, gelir gider dengesindeki olumsuzluğu azaltmak için bu yola başvurulabilir. 

TÜFE 'nin nasıl hesaplandığını bir kez daha hatırlayalım: "TÜFE yurt içindeki ürünlerin KDV ve ÖTV gibi vergiler hariç peşin satış rakamları üzerinden hesaplanır." 

Bu cümle bize gösteriyor ki TÜFE çok fazla artmasa da hayat pahalılığının giderek arttığını göreceğiz. TÜFE ve nayat pahalılığı arasında makas açıldıkça geçen dönemde olduğu gibi beklentilerde bozulma gerçekleşecek. 

Diplomasi Birçok Sorunun Çözümü Olabilir Ama

Tüm bunlara anında reçete yazmak kolay değil elbette. Ancak ben kendi adıma şunu söylemek istiyorum: 

Bu kısırdöngüyü değiştirecek olan adımların teknik olmaktan çok politik olduğunu söylemeliyim. Yüzümüzü AB'ye dönmek ve AB üyeliğini bir çıpa olarak belirlemek, Rusya ile diyaloğu yavaş ama emin bir şekilde yeterli düzeye indirmek, Çin ile daha derli toplu bir diyaloğa girmek gibi işlerin orta vadede daha çok işimize yarayacağı kesin. 

Ancak dünyanın hiçbir yerinde dış politika maalesef seçimlerde etkili olmuyor. Ekonomiye faydası olsa da seçmenin gözünde büyüttüğü bir mevzu değil. Tabii, iç siyaset malzemesi yapılması haricinde. İsveç'in NATO üyeliği meselesini TBMM'ye havale ederek, iç siyaset malzemesi haline getirdik gibi de gözüküyor. Hayırlısı diyelim. 

Bu şartlar altında yukarıdaki üç seçenek elle tutulur ihtimaller olarak öne çıkıyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi