Şiir gibi bir 11 dakika. 11 dakikalık bir resital. 11 dakikalık bir sahne.

Barış Alper Yılmaz, Torreira, Davinson Sanchez ve Nelsson’un baş rollerde olduğu bir kısa film. Sonrasında 80 dakikalık bir yatış. Ne oynadığı belli olmayan bir takım.

Futbolda tabela önemli tabi. Deplasmanda 0-2 kazanan ve -maç fazlasıyla- lider olan Galatasaray. Rakibi demoralize eden bir durum. “Rakibim kötü oynasa da 11 dakika içerisinde maç kazanmasını biliyor” şeklinde okunacak rakip Fenerbahçe tarafından! Geçen gün karşılaştığım Fenerbahçeli bir arkadaşım “şampiyon olur muyuz?” diye sordu.

“Olabilirsiniz bu sene” dedim.

“Her hafta buna inanıyoruz ama Galatasaray puan kaybetmiyor, bir yerde tökezlemekten, yine sonunu getirememekten korkuyorum” demişti. Bu akşam yaşanan tam olarak buydu aslında. Arkadaşımın anlatmak istediği filmi izledim dün gece. Galatasaray iyi de oynasa kötü de oynasa 3 puan almayı başarıyor. Ancak bu maçı rakibin gözünden değil, futbolun doğruları içerisinde değerlendirmek lazım.

Her ne kadar 0-2’den sonra temponun yükselmemesi Galatasaray’ın işine gelse de Galatasaray kalan sürede ağırlığını ortaya koymalıydı. Oyuna zamanında müdahalelerde bulunulmalıydı. Takımın 3 mevkisinde önemli ihtiyaçları var. Sağ bek ve forvet transferi yapıldı sol bekte de Barış ve Kaan Ayhan ile sezon tamamlanabilir ama orta sahaya hala transfer yapılmadı.

Galatasaray’ın hem 8 hem de 10 numaraya ihtiyacı var ve bu ihtiyaç her maçta biraz daha belirginleşiyor.

Yeni Transferler Galatasaray’a Ne Katar?

Galatasaray Sacha Boey ve Cedric Bakambu’nun ayrılışı ile 45 milyon Euro gibi çok önemli bir gelir elde etti. Her ne kadar orta saha transfer diye bağırsa da satış yapılan bölgelere vakit kaybetmeden “tecrübeli” transferler yaptı.

Transferlerden birisi sağ bek bölgesinde marka isimlerden birisi olan Fildişi Sahil’li yıldı Serge Aurier, diğeri ise Brezilya’lı pivot santrafor Carlos Vinicius.

Aurier Galatasaray’ın 2 sezon önce de transfer etmek istediği bir oyuncuydu. PSG ve Tottenham “prime” dönemiydi. Sonra kardeşinin karıştığı suç olaylarından dolayı önemli ailevi sıkıntılar yaşadı. Yaşadığı düşüş belki de Galatasaray’a gelebilmesinde etken oldu. Kiralık olarak gelecek olması ve zorunlu satın alma opsiyonunun bulunmaması da Galatasaray’ın önünü görebilmesi açısından çok önemli.

Bir diğer transfer olan Carlos Vinicius da bana göre Bakambu’dan daha faydalı olabilecek bir oyuncu. Özellikle iç saha maçlarında kapalı savunmalara karşı hava toplarında hakimiyet kurabilecek 1.90 boyunda bir forvet. Fulham’da forma giydiği 48 maçtan sadece 17’sinde ilk 11’de şans bulsa da 8 gol 3 asistlik bir performans yakalayabildi.

Icardi’nin yokluğunda oynayabilecek, skor ihtiyacı olan maçlarda hamle oyuncusu olarak değerlendirilebilecek tecrübeli bir forvet. Bu transferde de yine yönetimin temkinli bir yaklaşımı söz konusu. Aurier gibi Carlos Vinicius’da yarım dönem kiralık oynayacak.