Bakan ve milli irade

Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararını okuyan Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ’a Anayasa kitapçığının fırlatılmasına tepki göstermiş Adalet Bakanı.

Demiş ki “Millet adına hareket eden TBMM’nin çalışması engellenemez. Meclis Başkanvekilimize kitapçık atılması, milli iradeye büyük bir saygısızlıktır”.

Sevsinler!

Akape iktidarının Adalet Bakanı olmak zor zanaat tabii. Düşünebiliyor musunuz? Hem Akape’li olacaksınız hem Adalet Bakanı. Oksimoron diyorlar buna. Yani birbirleriyle zıt iki kavramın aynı cümlede kullanılması...

Akape ve adalet...

Ve milli iradeden söz ediyor bakan. Akape’nin adalet bakanı...

Milli iradeye saygısızlık filan diyor oksimoron bakan.

İyi de Sayın Bakan, halka rağmen kentin merkezindeki bir parkın ağaçlarını kesip yerine topçu kışlası görünümlü alışveriş merkezi inşa etmeye yeltenmek milli iradeye saygısızlık değil midir?

Halkın muhalefetine rağmen Kanal İstanbul adı verilen ve hiçbir olumlu getirisi olmayacağı bilimsel olarak da kanıtlanan bir projeyi “İsteseniz de istemeseniz de yapacağız” inatlaşması mıdır milli iradeye saygı?

Milli iradenin tecelligâhı diye kasına kasına ağzınıza pelesenk ettiğiniz TBMM’nin Türkiye’yi oybirliğiyle taraf yaptığı İstanbul Sözleşmesinden siyasal islamcı ağabeylerin talebi üzerine bir gece yarısı cumhurbaşkanı kararnamesiyle çıkıverilmesi midir milli iradeye saygı?

TBMM’de temsil edilen ve Yüksek Seçim Kurulu’nun seçime katılmaya ehil bulduğu bir siyasi partinin kazandığı 65 belediyenin altısında kazanan adaylara daha baştan mazbatalarının verilmemesi, 48’ine ise kayyum atanması halkın tercihine, yani milli iradeye saygısızlık değil mi?

Türkiye’nin yönetim şeklini değiştiren referandumda, sandıkların kapanmasına birkaç saat kala mühürsüz oyların da geçerli sayılacağını ilan etmek ve itiraz edecek olanlara “atı alan Üsküdar’ı geçti” demek, 1,4 milyon oy farkıyla “Evet”in kazandığı iddia edilen referandumda 2,5 milyon mühürsüz oy pusulasının kanuna ve önceki sayısız YSK karar ve genelgesine rağmen geçerli saymak milli iradeye suikast değil mi?

Siz irade-i milliyenin yerine irade-i külliyeyi koymuş bir iktidarın bakanısınız.

Milli iradeye saygısızlıktan şikâyet edecek en son kişisiniz.

Sizin yapacağınız en doğru şey kendinizi küçücük yapıp hiç ortalıkta gözükmemek.

“Türk demek aynı zamanda Müslüman demektir”

Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı söyledi bu sözü. Türk demek Müslüman demekmiş. Yani Türk’sen Müslümansın.

Bir tık daha ileri gidecek de “Ne mutlu Müslümanım diyene!” diyecek diye ödüm koptu.

Cumhurbaşkanı öyle dedi diye öyle olacak değil tabii ki.

Cumhurbaşkanının camının yazarları öyle buyurdular diye öyle olmaz.

Cumhurbaşkanını bilmem ama o cam yazarlarının fikridir. Ve yanlış bir fikirdir. Aslında fikir filan da değildir.

“Türk demek Müslüman demek” saçmalığını fazla dillendirmeyin bence.

Yarın bir sayım yapılır. Türklerin sayısı Müslümanlardan fazla çıkar.

Mahcup olursunuz. Aman diyeyim...

Türkiye’nin uzay yolculuğu

Alper Gezeravcı.

Ne çok isterdim onun yerinde olmak. Uzaya çıkmak. İki hafta sonra da dünyaya geri dönmek. Çok özlediğim patlıcanlı güvece kavuşmak.

55 milyon dolarmış bilet parası. O parayı ödeyen gidiyor uzaya.

Vaktiyle Sovyetler Birliği Layka adında bir köpeği göndermişti uzaya. Hem de parasız. Gitti de geri gelemediydi yavrucağız.

Kimse de “Köpek ırkının uzayı fethi” diye görmemişti olayı. “Uzay vatan”, “Galaksi vatan” filan dememişlerdi...

Ben isterdim uzaya gitmek.

Hiçbir şeyin özlemini duymazdım. Hepi topu iki hafta.

Patlıcanlı güveci filan da özlemezdim.

Gerçi biraz pastırma gizlerdim çantamda herhalde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi