BİR GALİBİYETTEN ÇOK DAHA FAZLASI...

Maç Kadıköy’de gibiydi. Topa ve oyuna hakim olan, 70 dakika Fenerbahçe, pozisyonları üreten Galatasaray’dı. Berke ve Kim Sarı Kırmızılılara izin vermedi, Mesut ve Crespo ise fırsatları iyi kullandı. Sonuçta Fenerbahçe 10 kişi ile Galatasaray’ı evinde yenerek rahat bir nefes aldı.

Aslında hızla önemi azalıyor Fenerbahçe Galatasaray derbilerinin. Nasıl azalmasın, daha 13. haftada birisi liderden 9 puan fark yemiş, diğeri 10 puan. Fenerbahçe açısından durum daha da vahim. Ali Koç yönetimi 4 yılda tüm kaleleri tarumar etmiş. Çıkışı olmayan Kadıköy, yol geçen hanı olmuş. Anadolu takımlarının sosyal medyası Kadıköy soyunma odasında çekilmiş zafer fotoğraflarıyla dolu. Derbilerde deplasman galibiyetleri ise epeydir hayal olmuştu.

Taraftar cephesi böyleydi, Pereira ise yaptığı açıklamalarda takımın ve teknik ekibin inancı tam, hazırlığı eksiksiz, konsantrasyonu kusursuz mesajı verdi. Ancak takım sahaya çıkana kadar nasıl dizilecek belli değildi. Takım sahaya çıkınca 4-3-3 dizildiğini gördük. Pereira üçlü defans inadından bir anlamda vazgeçmişti.

Önde baskı yapmaya çalışarak başladı Fenerbahçe. İlk yarı boyunca bir ölçüde başarılı da oldu. Ancak attığı gole kadar Mesut Özil’in yumuşak kalması, Zajc’ın topla fazla oynaması Galatasaray’a devre boyunca hızlı atak şansları verdi. 16 Dakikada tamamlanamayan bir atakta, Tisserand da ilerde kalınca, Galatasaray hızlı çıkarak Kerem’le golü buldu. Dörtlü defans da gole engel olamadı.

Galatasaray’ın golü Fenerbahçe’yi fazla bozmadı, oyun disiplininden koparmadı. 31. Dakikada bu kez ilerde tamamlayamadıkları bir atakta gol yiyen Galatasaray oldu. İrfan Can Kahveci’nin usta pasında Mesut Özil beraberlik golünü atmayı başardı.

Beraberlik golünden sonra maç gereksiz biçimde gerginleşirken, çok sayıda sarı kart çıktı. Bu arada Nef tribünlerini dolduranlar galiba statta maç seyretme adabını unutmuş olsalar gerek saha içine çok sayıda madde atarak gerginliği başlatanlar oldu. Gerginliğe hocalar da katıldı. Fatih Terim saha içinde durmamış topa müdahale ederek sarı kart gördü, Pereira ise ilk yarı bitiş düdüğünden sonra orta sahadaki hakemin yanına gidip söylediği sözler yüzünden sarı kart gördü.

İkinci yarıya hızlı başlayan Fenerbahçe defans arkasına atılan uzun toplarla gol aradı. Her iki Hoca da beraberliğe razı değildi. Terim, ikinci gol gelmeyince daha ofansif bir format için Taylan’ı oyuna aldı. Ancak Terim ne zaman Berkan ve Taylan’ı birlikte oynatsa orta sahayı kaybedip gol yiyor. Bu zaafı bilen Pereira da orta sahada daha güçlü bir mücadele için İrfan Can ve Sosa’yı çıkarıp Osayi ve Crespo’yu oyuna aldı. Bu değişikliklerden sonra takım 3’lü defansa döndü.
Fenerbahçe önde baskı yaparak, Marcao başta gerideki isimlerin oyun kurmasını engelledi. Bu nedenle de Galatasaray’ın tek şansı kontrataktı. Bu fırsatları yakaladı Sarı Kırmızılılar ama Kim Min-Jae ve Berke gole izin vermedi. Berke bu maçta “Ben Fenerbahçe’nin kalesinde oynarım” dedi. Kendisinden yeni bir Volkan bekleyenlerin yüzünü güldürdü.

Hakem Meler 83. Dakikada, maçın belki de tek hatalı düdüğünü çalarak Tisserand’ı ikinci sarı kartla oyundan attı. Terim bu fırsattan yararlanmak için Mustafa’yı da oyuna alarak yüklenmeye başladı.

Ve 84. Dakikada Djagne’nin attığı golün iptali de doğruydu, çok sinirlenen Fatih Terim’in atılması da… Fenerbahçe’nin uzatmalarda attığı gol ise Derbiler tarihine çakılacak, güzel bir çiviydi.

Elbette Galatasaray taraftarının, oyuncularının ve teknik heyetinin hayal kırıklığını, öfkelerini anlamak mümkün. Ancak Galatasaray Başkanı Burak Elmas’ın yaptığı açıklamalar akıl alır gibi değil. “Hakem Halil Umut Meler, saha ve seyirci avantajını kullanmamızı engelledi” dedi aynen.

Ne zamandan beri hakemlerin böyle bir görevi var. Adama sorarlar “Başkan hangi maçlarda hakemler sizin saha ve seyirci avantajını kullanmanız için çalıştı?”

Tribünün muhalefet şerhi; HARİKANIN ÖTESİ ŞAHANE / İbrahim CAN

Galatasaray’ı yenmek güzel.

Galatasaray’ı evinde yenmek nefis.

Galatasaray’ı evinde geriden gelip yenmek harika.

Galatasaray’ı evinde geriden gelip 10 kişi ile yenmek şahane.

Daha şahanesi mi, Fatih Terim’in dizginleyemediği öfkesini görmek, Burak Elmas’ın sonradan utanacağı şeyler söylemesini izlemek. Yarın söylediklerini dinleyince çok pişman olacağına eminim de itiraf eder mi bilmem.

Ama bu gecenin zirvesi neresiydi biliyor musunuz? Maç sonunda takımımızın misafir tribününün önüne gelip, orada olması gereken bizlerle galibiyeti kutlamalarıydı. Bize izin verilmeyen yerlerde Galatasaray taraftarı oturuyordu, galiba bizim için varolan Covid tehlikesi onlar için geçerli değil. Ama Allah’ın parmağı yok, maçın sonunda bizim oyuncuların kutlamalarını izlemek zorunda kaldılar.

Maça gelince, Fenerbahçe'nin en büyük artısı dün gece orta sahayı hep elinde tutmasıydı. Zajc, Sosa, MHY ve İrfan Can çok iyiydi. Kim Min Jae ve Berke muhteşemdi. Pereira, Crespo'yu oyuna alınca bozulduk ama Portekizli galibiyet getiren golü atınca kimsenin gıkı çıkmadı.

Neyse bunları yandaki sütundaki arkadaşa bırakalım, biz Sadri Alışık’a kulak verelim, ne demiş Turist Ömer Abimiz "bağırın ulan Fenerbahçe çok yaşa diye".

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi