“Bu şarkıda tavrımız çok net çünkü yaşadığımız acılar da öyle…”

Serkan Serter ve Gözde Oktaş’tan oluşan elektronik rock ve synth pop grubu GOSS, yeni şarkısı “Ağaç Kabukları”nı yine bağımsız olarak tüm dijital platformlarda yayınladı. Grubun, 6 Şubat depreminde yaşamını yitirenlere ve kısa süre önce aramızdan ayrılan Tolga Akyıldız’a ithaf ettikleri şarkı, hayatın içindeki koşturmacaya yetişemeyerek “beyaz bayrağı” çekenleri ortak paydada buluşturuyor.

“Kalbinin İçinde”den sonra o şarkıdaki gibi –derdi olan diyeyim-  çalışmaları devam ettireceğinizi tahmin ediyordum. “Kalbinin İçinde”yi geçtiğimiz yayınlamıştınız ve yanlış hatırlamıyorsam bir yıllık da bir evveliyatı vardı şarkının. Toparlarsak; uzun bir aradan sonra yine “içinde bulunduğumuz olumsuz şartlara” değinen bir şarkıyla, “Ağaç Kabukları”yla karşımızdasınız. Çok uzun bir süreden bahsediyoruz ama artık her şey bize çok normal geldiği ve değişen pek bir şey olmadığı için zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibi gelmiyor mu size de?

Zaman gerçekten çok hızlı ilerliyor. Geçen yaz çıkan “Kalbinin İçinde” adlı parçamızdan bugüne kadar, “Bul Beni” ve “Ne Olacaksa Olsun Artık” adında iki yeni şarkı ve mevcut şarkılarımızın akustik versiyonlarından oluşan üç parçalık bir Akustik EP yayımladık. Son olarak da, dediğiniz gibi içinde bulunduğumuz olumsuz şartların gölgesinden doğmuş yeni şarkımız “Ağaç Kabukları”nı geçtiğimiz hafta dinleyiciler ile buluşturduk. Kısacası kış bizim için bir hayli yoğun geçti.

Derdinizi anlatmak için, kafayı boşaltmak için elinizde bir “gücün” olması iyi bir şey. Masa başında, 9-6 bir sisteminiz olsaydı yukarıda bahsettiğim “olumsuz şartlar”a karşı ne yapabilirdiniz? Bunun üzerine düşündüğünüz oluyor mu?

Aslında bizim hayatımız zaten masa başında geçen, 9-6 bir sistemden ibaretti. 3 sene önce ikimiz de radikal bir karar alarak beyaz yakalı işlerimizden istifa ettik. Bunun sebebi, bahsettiğimiz “olumsuz şartlara” düzenin askeri olmaya devam ettiğimiz müddetçe karşı koyamayacağımızı fark etmemizdi. Kendimizi ifade edebilmek, müziğimiz ile bu düzene karşı koyabilmek için kendimize bambaşka bir yol çizdik ve GOSS’u kurduk. O günden beri de hayatımızda çok şey değişti. Artık hiçbir güvencemiz ve sabit bir gelirimiz olmadan, başımızı dik tutmaya ve kendimizden ödün vermeden sanatımızı bağımsız bir şekilde icra etmeye çalışıyoruz. Aslında herkesin derdini anlatacak ve kafasını boşaltacak bu “güce” sahip olabilme seçeneği var ancak bunun için yüklü miktarda cesaret, çok fazla fedakârlık ve birçok zorluğa da göğüs gerebilme sabrı gerekiyor. Biz çok şanslıyız çünkü iki kişi başladığımız bu yolda, aynı felsefeye inanan ve şu an on kişiye ulaşan ekibimizle birlikte, birbirimizden güç alarak bunu yapabiliyoruz.

● Yeni şarkınız “Ağaç Kabukları”yla, henüz şarkının başından itibaren meramınızı anlatmaya başlıyorsunuz. Sağa sola sapma yok. Tavır net. Şarkı kafanızda belirmeye başladığında “malzeme” sıkıntısı olmadığı için zorlanmadığınızı ama o “malzemeleri” “toparlama” aşamasında sinir bozucu bir ruh hâline girdiğinizi düşünüyorum. Katılır mısınız buna?

Aslında bu parçayı üç yıl önce yazmaya başlamıştık fakat bir türlü tamamlayamamıştık. Prodüktörümüz Yaşar Görkem Arslan ile Ocak ayı sonunda bu parçayı yeniden gündemimize aldık. Şarkıya çalışmaya başladık derken, Şubat ayında, büyük deprem felaketi oldu ve hemen sonrasında da çok sevdiğimiz ağabeyimiz, arkadaşımız, mentorumuz Tolga Akyıldız aramızdan ayrıldı. Bizim için gerçekten çok zor bir süreçti. “Ağaç Kabukları”, yaşanan tüm bu acıların içinde kavrulduğu bir kazandan çıktı diyebiliriz. Dolayısıyla bu parçayı depremde hayatını kaybeden tüm insanlara ve tabii ki Tolga Abi’ye ithaf ettik. Müzik yapmanın, duygularımızı ifade etmenin ne kadar etkin bir yolu olduğunu ve iyileştirici gücünün ne denli kuvvetli olduğunu tekrardan kavradık. Bu şarkıda tavrımız çok net çünkü yaşadığımız acılar da öyle…

Bu durumun sizi yıldırmasa da üzerinize bıkkınlık getirdiği zamanlar oluyor mu? Bununla yine şarkıya sarılarak mı başa çıkıyorsunuz?

Tabii ki bir yılgınlık hissiyatı geliyor. Hayatta olumlu duygular ve durumlar olduğu gibi olumsuz duygular ve durumlar da var ve bunlardan kaçmamızın imkânı maalesef yok. Ne olursa olsun, hepimiz insanız ve bu duyguları yaşıyoruz, yaşayacağız. Geride bıraktığımız son birkaç ay bizim için yas tutmakla geçti. Bu yas süreci de içerisinde öfke, üzüntü, kaçınma, kabullenme ve affetme gibi aşamaları barındırıyor. Biz de bu aşamalardan geçtik. Geçen süreci tahlil ettiğimizde, elimizde kalan tek cevabın ne olursa olsun yola hep devam etmemiz gerektiği olduğunu gördük. Başımıza ne gelirse gelsin bir noktada yaşamaya, üretmeye ve hissetmeye devam etmeliyiz çünkü zaten var oluşumuz bundan ibaret. Bunu yapamazsak geçirdiğimiz günlerin bir anlamı olmazmış gibi geliyor.

Şarkıda ne yapsa etse, yaşam içinde dikiş tutturamamasını, sonunda da “beyaz bayrağı” sallayan birinin yolculuğuna eşlik ediyoruz. Fazlasıyla klişe olacak ama “Ağaç Kabukları”nı iki farklı uçta yaşayan iki farklı kişiye dinletsek, ikisi de şarkıyı rahatlıkla kendine göre yorumlayabilir ve bir anlam çıkarabilir bence. Siz bunu nasıl yorumlarsınız?

Bir sanat eserinin, hem sanatçı hem de sanatın alıcısı için çoklu gerçeklik barındırıyor olması bizce çok normal çünkü yaşanılan duyguların ortaklığı, sadece belli durumlarda ortaya çıkmıyor. Duyulan öfke, hüzün, acı çok farklı sebeplerden kaynaklı olsa da his olarak insanın içinde bulduğu karşılık benzer olabiliyor. İster sevgilinizden yeni ayrılmış olun ister bu hayatta kendinizi gerçekleştirememenin verdiği bıkkınlığa gömülmüş olun ya da sevdiğiniz birini kaybetmiş olun; acı, hüzün, öfke farklı kaynaklardan doğsa da içimizde acıttığı yer hep aynı. Bu duygular karşısında hepimizin nefesi, kalbi aynı şekilde sıkışıyor. Akan gözyaşımız dahi aynı gözyaşı. Aslında bahsettiğimiz şey farklı durumlar üzerinden yorumlansa da çıkış duyguları ortak. Biz de Ağaç Kabukları’nı yaparken bu ortak duygulardan yola çıktık.

Şarkılarınızda, dinleyicinin zihnini allak bullak eden dipsiz kuyularda gezinmiyorsunuz ya da acayip metaforlara başvurarak kafa karıştırmıyorsunuz ama “Ağaç Kabukları”nda dinleyiciye biraz daha yaklaşmışsınız. Daha samimi. Gitar çalan yakın bir arkadaşa, “Şöyle çal bir şeyler de…” dersiniz kafa bozukken. O hesap olmuş. Bunda, dert, tasa, efkâr, keder yaşanılan ne varsa karşı tarafla ortak bir yerde buluşmuş olmanızın etkisi olduğunuzu söyleyebilir miyiz?

Son zamanlarda ülkede yaşananlar sebebiyle, birçok insanla ortak duygularda buluştuğumuzu daha çok fark ettik, hissettik. Belki bunun bir yansıması olarak görebiliriz. Aslında biraz dertleşmek istedik. Hepimizin bu aralar biraz dertleşmeye, birbirimize destek olmaya ihtiyacı var. Nitekim bizim de öyle…

Son olarak şarkının videosuna ve yapay zekâ dostunuza da değinmek istiyorum. Artık görselliği şarkıdan ayrı düşünemiyoruz değil mi? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Her yaptığımız şarkı aklımıza mutlaka bir görsel dünya ile geliyor. Biz de mümkün olduğunca hayalimizde kurduğumuz, şarkının bize çağrıştırdığı görselliği dinleyiciye de aktarmaya çalışıyoruz. Bu sefer bizim dışımızda, yapay zekâ için bu şarkı acaba neler çağrıştırıyor diye merak ettik ve onun da fikrini almak istedik. Tabii ki öncesinde belli yönlendirmelerde bulunuyoruz ancak ortaya çıkan sonuçta yapay zekânın ilginç bir şekilde aklımızdakiyle çok paralel hareket ettiğini ve şarkının ruhunu anlayabildiğini gördük. Bu durum bizi bir hayli şaşırttı. Tabii yapay zekânın tüm insanların ortak bilinci üzerinden oluşturulduğu düşünüldüğünde, bu durum çok da beklenmedik değil. Yine de bizim için yeni ve farklı bir deneyim ortaya çıktı ve biz de bunu dinleyicilerimizle paylaşmak istedik. Bundan sonraki süreçte, yapay zekâyı kullanacağımız ve hatta sahnemize taşıyacağımız farklı projelerin de planlarını yapmaya başladık. Bakalım neler olacak, hep birlikte göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi