CILAVUZ KÖY ENSİTÜSÜ MEZUNU HALKÇI YAZAR:

ÜMİT KAFTANCIOĞLU

Bu hafta Ayraç’ta 41 yıl önce bir ülkücü tarafından katledilen Ümit Kaftancıoğlu var. Kızını okula bırakmak üzere evden çıkan Kaftancıoğlu, 8 yaşındaki yavrusunun gözlerinin önünde öldürüldü. Çocukları Ali Naki Kaftancıoğlu ve Pınar Kaftancıoğlu babalarının yaşama sevincine dair sözlerini hatırlayarak, acılarını yüreklerine gömdü ve ayağa kalkmayı başardılar. Ümit Kaftancıoğlu’nun TRT Radyo’da yayınlanan, kızı Pınar’ın Babamın vasiyetiydi” diye bahsettiği, hepimize yaşam sevinci verecek sözlerini hatırlayalım.

Yaşam var dağ gibi, yaşam var gökyüzü, deniz

O insana şaşarım bin bir meyve yüklü ağacın altında yere düşen sararmış yaprağa üzülsün

O insana acırım bin bir kurbağa viyaklamalarını duymaz, ömrünü bitiren bir sineğe üzülür

Yaşam; var olmak, varlık, anlam ve dinamizmdir.  

Ölüm yokluktur, karanlıktır.

….

Ey Truva surları önündeki kılıç sesleri!

Tanrılar, Patroklos, Aşil, Priamos, Hektor!

 Yaşam için günlerce kılıç sallayan Hektor!

Ey yaşam için demir eriten, eriyen işçi! Ey yaşam için yüzü güleç, geri dönmeyen varlık!

Selam olsun hepinize, herkese. Yaşam sevincine bin selam olsun.

CILAVUZ KÖY ENSTİTÜSÜ

Ümit Kaftancıoğlu, TRT Büyük Ödülü’nü Dönemeç isimli kitabıyla alır. Kitapta 13 öykü yer almaktadır. Kitaba adını veren öyküde, köyünden kalkıp parasız yatılı okula ulaşmak isteyen dört çocuğun başından geçen olaylar anlatılır. Anlattığı kendi öyküsüdür. Öğretmen olmak için Cılavuz’a giden dört arkadaştan biridir Ümit Kaftancıoğlu.

Kaftancıoğlu’nun Cılavuz’dan mezun olduğunu öğrenince Firdevs Gümüşoğlu’nun İş Bankası Yayınları’ndan çıkan ‘Cılavuz Köy Enstitüsü’ kitabını anımsadım. Sözlü tarih çalışması yapan Gümüşoğlu, Cılavuz mezunlarıyla görüşür, dönemin Kars Gazetesi ve diğer yazılı belgelerle kitabını tarihe bir ışık olarak bırakır.

Gümüşoğlu’nun da kitabında belirttiği gibi köy enstitüleri geçmişteki ve günümüzdeki eğitim kurumlarından farklı yapılardır. Duvarları ve güvenliği yoktur. Yaz tatiline çıkılan, kapısına kilit vurulan bir okul değildir! Her enstitü, ihtiyaçlarını ve çalışma takvimini kendisi belirler ve işler nöbetleşe yapılır. Öğrenciler bu ülkenin küçük vatandaşları olarak görülür, çalışkanlar, tembeller, başarılar veya başarısızlar gibi ayrımlar olmaz. Kız öğrencilere ayrımcılık yapılmaz. Her köy enstitüsünün olmazsa olmazları arasında müzik ve halk dansları gelirdi. Enstitülerde mandolin, keman, bağlama, akordeon, piyano olmak üzere pek çok çalgı aleti bulunurdu. Ayrıca yerli ve yabancı eserler içeren kütüphaneleri vardı.

Kitapta yer alan bilgiye göre enstitülerin kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’un Cılavuz’a yılda birkaç kez gittiği, her gidişinde de bir hafta veya on güne yakın kaldığı belirtiliyor. İsmail Hakkı Tonguç “Vatan ve millet kitaplardan okumakla sevilmez. Münevver olarak Anadolu’ya gideceksin, köylerde kalacaksın, onlarla birlikte çalışacaksın, bu toprak o zaman bize vatan olur” der. (İsmail Hakkı Tonguç, Pestalozzi Çocuklar Köyü)

Cılavuz Köy Enstitüsü’nden edebiyat, sanat, politika ve bilim alanında birçok insan yetişti. Türkiye’de öğretmen örgütlenmesine ve demokrasi kültürüne büyük katkılar sundular. Dursun Akçam, Ümit Kaftancıoğlu, Mustafa Turan, Gültekin Gazioğlu, Rasim Bakırcıoğlu, İsa Öztürk, Osman Nuri Alper, Nizamettin Göçmen gibi yazar ve halkbilimciler Cılavuz mezunudur.

ENSTİTÜLERLE BAŞKA BİR HİKÂYE YAZILABİLİRDİ

Köy Enstitüleri’yle ilgili seslerin, tepkilerin yükselmesi, önce adının değiştirilmesi daha sonra kapatılmasına kadar uzanan süreçte Kaftancıoğlu mezun olduğu Cılavuz Köy Enstitüsü’ndeki durumu ‘istila’ olarak değerlendirir ve Nisan 1980’de köy enstitülerinin kuruluş yıldönümünde bir yazı yazar. Bu yazıda enstitülerle ilgili olumsuz yorumları sert bir dille eleştirir. Kaftancıoğlu’nun yazısı henüz matbaadayken 11 Nisan 1980 tarihinde İstanbul Şişli’de evinin önünde öldürülür.

Türkiye’de eğitim adına köyden kente başka bir hikâye yazılırken yarım kalır. Köy enstitüsü mezunları, onların çocukları ve yetiştirdiği öğrenciler bugün hala mücadeleye devam ediyor.

Haftanın çok satanlar listesini D&R, idefix, hepsiburada, Remzi Kitabevi, Penguen Kitapevi ve BKM Kitap listelerinden yola çıkarak derledik.

  1. Var mısın? Doğan Cüceloğlu
  2. Arsen Lüpen, Maurice Leblanc
  3. Veba Geceleri, Orhan Pamuk
  4. Hayvan Çiftliği, George Orwell
  5. İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali

KUVVETLER AYRILIĞI OLMAYINCA

Taha Akyol

Yayınevi: Doğan Kitap

Taha Akyol yeni kitabında Türkiye’de 1946-1960 dönemini inceliyor ve o dönemde yaşananları bir sistem sorunu olarak ele alıyor. 1950’de çok partili hayata geçilmiştir ancak bu geçiş otoriter siyasi kültürle ve kuvvetler birliği sistemiyle olmuştur. Başta Celal Bayar olmak üzere DP iktidarı kuvvetler ayrılığına dayalı yeni bir anayasa yapmayı reddetti! Akyol, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, bağımsız anayasa mahkemesi ve hukukun üstünlüğü olmadan 1950 yılında girilen çok partili dönemde olayların nasıl geliştiğini aktarıyor.

SEYYAHLARIN İZİNDEN TENEDOS’TAN BOZCAADA’YA

Prof. Dr. Rüstem Aslan

Yayınevi: Ege Yayınları

Troya Antik Kenti’nin Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan’ın ‘Seyyahların İzinden Tenedos'dan Bozcaada'ya’ isimli kitabı Ege Yayınları’ndan çıktı. Kitapta Bozcaada’nın binlerce yıl önce Troya Savaşı ile başlayan ve Homeros’un ölümsüz destanları İlyada ve Odysseia ile devam eden kültür serüveninin, beş bin yıllık öyküsü anlatılıyor.

AĞABEYİM ORHAN VELİ

Seray Şahiner

Yayınevi: Doğan Kitap

Orhan Veli’yi kız kardeşi Füruzan Yolyapan anlatıyor. Seray Şahiner’in yazdığı Doğan Kitap tarafından yayınlanan ‘Ağabeyim Orhan Veli’ usta şairin ilk şiirlerine, aile ilişkilerine, bilinmeyen meraklarına, yazar ve şairlerle atışmalarına, omuz omuza verdiği dostlarıyla sürdürdüğü yaşam mücadelesine, maddi sıkıntılara rağmen büyük bir dirençle hayata tutunduğu “yalnız” zamanlarına, kitaplarına ışık tutuyor. Kitabın merkezinde şairin kız kardeşi Füruzan Hanım var. Ağabeyini anlatırken “Annemi, babamı, Adnan Ağabeyimi, eşimi, arkadaşlarımı kaybettim. Ama hiçbiri Orhan Ağabeyimin ölümü kadar şu kalbimi acıtmadı…” diyor.

MİNİK KİTAP KURTLARI NE OKUSUN?

KEKEME TAVŞAN

Ümit Kaftancıoğlu

Yayınevi: Özyürek Yayınevi

Tembel çocuk kemeri, boruyu ve keseyi almış, çıkmış değirmenden. Issız yerlerde yürümeye, gezmeye başlamış. Bir ara elini koynuna sokmuş, kızın verdiği keseyi yoklamış: Ah şu kesenin içinde elli altın olsaydı, demiş. Sonra keseyi çıkarıp açmış... Aaa, elli altın varmış içinde! diye bağırmış. Çığlığı soyguncular duymuş. Hemen gelmişler çocuğun yanına. Keseyle parayı almak için saldırmışlar. Çocuk korkmuş, "Boruyu öttüreyim, belki duyan, yardıma gelen olur," diyerek boruyu öttürmüş. Boruyu öttürünce bir de bakmış ki yüzlerce, binlerce kılıçlı adam ortaya çıkmış...

ÇOBAN GEÇMEZ

Ümit Kaftancıoğlu

Yayınevi: Özyürek

Ümit Kaftancıoğlu öğrencilik anılarından yola çıkarak kaleme aldığı ‘Çoban Geçmez’ adlı kitabında; zorlu doğa şartlarından, yoksulluktan ve eğitimsizlikten kurtulmak için okuma mücadelesi veren öğrencilerin yaşamına odaklanıyor.

KÜÇÜK ORHAN VELİ VE ESKİ AĞAÇ

A.Fatih Aktaş

Yayınevi: Tefrika Yayınları

Tefrika yayınları Türk edebiyatının önemli yazarlarını, şairlerini çocuklarla buluşturuyor. Bu yazarlar arasında kimler yok ki? Aziz Nesin, Nazım Hikmet, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Sait Faik, Turgut Uyar, Behçet Necatigil, Edip Cansever, Tezer Özlü, Oktay Rıfat, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Orhan Veli. Bu hafta Orhan Veli’yi anıyoruz. Minik kitap kurtları için önerimiz Küçük Orhan Veli ve Eski Ağaç kitabı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi