“Fırtınanın ne zaman çıkacağını, etkisini, sonuçlarını bilemeyiz. Tıpkı hayat gibi, kontrol edilemez…”

Farklı sanat disiplinleriyle hayatının akışına yön veren İdil Güney Şimşek, bir “iç döküm” yaptığı ilk şarkısı “Fırtına Dalgası”nı On Air Music etiketiyle yayınladı. “Dalgalanmalar yükselmeye ve alçalmaya neden olabilir. Kalp atışım ve nefes alışverişim nasıl değişiyor ise Fırtına Dalgası’nda da ritim değişir,” dediği şarkının hikâyesini ve barındırdığı duyguları İdil Güney Şimşek’ten dinledik.

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi diploması, Sosyoloji yüksek lisansı, reklamcılık, çocuk kitabı yazarlığı, çevirmenlik, eğitmenlik, kültür sanat yazarlığı… Bu kadar çok şeyin içinde kafada bir bulanıklık olmuyor mu?

Bulanıklıktan ziyade disiplinler arası düşünebilme ve bütüncül yaklaşabilme imkânı tanıdığını düşünüyorum diyebilirim. Ekonomi-politik okumalar toplum yapısını anlamayı sağlar. İçinde yaşadığımız toplum dinamiklerini anlamadan pazarlama iletişiminin de eğitimin de doğru ve etkin olabilmesi bence pek mümkün değil. Sanata gelince…. Her ne kadar içe kapalı, sanatçılara özgü bir alanmış gibi gözükse de unutmamak gerekir ki sanatçı da içinde yaşadığı toplumun üyesidir. Dolayısıyla üretimi de o üretimin alımlayıcılara ulaştırılması da tüm bu disiplinlerle bağlantılı olacaktır. O nedenle bence hepsi bir bütün; sadece iş-okul hayatı, ilgi alanlarım ve çalışmalarım arasında zamansal açıdan denge kurmak zor oluyor.  

Şimdi de ilk solo müzik çalışman “Fırtına Dalgası”yla karşımızdasın. Müzikle tanışman erken yaşlara dayanıyor bildiğim kadarıyla. Biraz anlatabilir misin? Nasıl başladın, neler yaptın, kimleri dinliyordun?

Akademisyen-müzisyen, besteci bir babanın kızı olarak müzikli bir eve doğdum. Ailem yarı zamanlı konservatuvar eğitimi almamı istemiş; sınav günü artık korkudan mı bilemeyeceğim arkadaşlarımla bahçede oyun oynamak için sınava gitmek istememişim. Öyle olunca ilkokulda özel piyano dersleri almaya başladım, bir süre klasik Batı müziği eserleri çalıştım. Chopin severdim. Lise itibariyle piyanoyla bir küs bir barışık bir ilişkim oldu, farklı sanatlara yöneldim. Ergenlik dönemim popüler müziğe ilgi duymaya başladığım zamanlardı. Hatta “Kadıköy Rexx önü” genciydim diyebilirim. Muse, Radiohead, Portishead, Blonde Redhead, Björk, The Doors, Guns N’ Roses, Pink Floyd, Deep Purple, Cranberries, Mylène Farmer, Faun, Laurie Anderson ilk aklıma gelen isimler… 80’ler synthpop, synthwave, disco müziğini de severim. Yaş ilerledikçe farklı türlere de yöneldim. Narcotango, Gotan Project de severim, Simply Red de dinlerim, Daft Punk da severim, house müzik, soundtrack de dinlerim, Hans Zimmer, Philip Glass da severim. Türkçe bir isim vermem gerekirse Teoman derim.

“Varoluşuma ise, en çok “müzik” sızar,” diyorsun. Sebebi nedir bunun? Diğer sanat dallarından ayıran nedir?

Müziğin “sızan” niteliği ile beni tanıştıran yüksek lisans tez danışmanım, kıymetli Ali Hocam olmuştur. Müzik, doğası gereği zamana ve mekâna nüfuz edebilir. Şöyle bir örnek vermem gerekirse; ben kulaklıkla müzik dinleme pratiğimde şehir hayatının kaosunda kendime mikro alan yaratabilir ve zamanın sosyal inşasını deneyimleyebilirim. Çalma listem henüz bitmemiş ki son durağa gelmişim! 2 saatlik yol ne de çabuk geçmiş… Akademik okumalar dışında, farklı sanat dallarına temas etmem neticesinde de anlamlandırma ve dışavurum ilişkisi açısından bana en çok etki eden sanatın müzik olduğunu tecrübe ettim.

“Fırtına Dalgası” için söylediklerinden şarkının kişisel bir “döküm” olduğu çıkarımını yaptım. Eros ve Thanatos’tan girip Derviş ve Şakir’den çıkıyorsun. Biraz şarkıyı afişe edecek ama hikâyesini öğrenmek adına dinleyici olarak bu bağlantıyı nerede aramalıyız?

Evet, ben de “katarsis” olarak nitelendirmiştim. Duygu ve düşüncelerimi belli bir uyum içerisinde organize edilmiş sesler aracılığıyla yansıtmaya çabaladığım ilk çalışma Fırtına Dalgası. Kendimle, hayata bakış açımla örtüşen bir ismi, hikâyesi ve görseli olmasını istedim. Eros-Thanatos, Derviş ve Şakir göndermelerimi bu bağlamda ele alabilirsiniz. Fırtınanın ne zaman çıkacağını, etkisini, sonuçlarını bilemeyiz. Tıpkı hayat gibi, kontrol edilemez. Akabinde yaşanılacak her türlü duygu da geçicidir… Ölüm bile geçicidir. Sel olur, mezarını bile yok eder.

Hüzün, huzur, coşku, gizem… Yaşamın içinde ne varsa şarkında dokunuyorsun. Bunları enstrümantal olarak yansıtmanın hayli zor olduğunu düşünüyorum. Seninki nasıl bir süreçti?

Bu sorunuza şöyle bir cevap vermek isterim; bu benim anlamlandırmam. Ve ben bu anlamlandırmayı duygu-durumuma, müzik cümlelerime, ritme, nüansa, artikülasyona göre yapıyorum.   Örnek vermem gerekirse, notaları staccato tekniğiyle (kesik kesik) çaldığım kısım, bana gizem hissini veren kısımdır.

“Fırtına Dalgası”nın üzerinde çok fazla kafa yorduğun, çalıştığın belli oluyor. Ancak dinleyicinin ne aradığı ve senin şarkıyı kendine mi dinleyiciye mi sunduğunun önemli olduğunu düşünüyorum. Sen şarkı hakkında bu kadar detaylı bir açıklamaya girişmesen “Fırtına Dalgası”nı duyan biri üzerinde belki bu kadar durmayacaktı. Böyle değerlendirdiğimizde, senin dinleyiciyle kesişim ve ayrılık noktası arasında neredeyse fark edilmeyecek bir çizgi var gibi geliyor. Yani yukarıda bahsettiğim “kişisel döküm”ün karşı tarafa ulaşması ya da ulaşmaması meselesi. Tabii bunlar senin için ne derece önemli, onu bilmiyorum. Neler söylemek istersin bu konuda?

Doğru fazlaca çalıştım, oldu olmadı derken sizin tabirinizle “kişisel döküm” olan ilk çalışmamı yaptım. Kocaman bir okyanus olan müzik alanında öğrendiğim sınırlı bilgiyle kendimi müzikle ifade edebilmek benim için oldukça önemli olmakla beraber dinleyiciye ulaşıp ulaşmaması, nasıl ulaştığı ve bunun nedenleri özel ilgim ve araştırma saham.

Bu yılı bir şarkıyla “taçlandırmak” sanıyorum seni mutlu etmiştir. Devamında neler bekliyor bizi?

Tabii, içsel bir mutluluk. Bu vesileyle mutluluğumu paylaşan aileme, yakınlarıma, Fırtına Dalgası sürecine eşlik eden Hasan Azze’ye (mix&mastering), Uğur Uçak’a (kapak tasarım), Burak Serter’e (kayıt), Beyza Cumbul’a ve On Air Music Co’ya, bana kattıkları için hocalarıma ve köşenizde yer ayırdığınız için sizlere en içten teşekkürlerimi sunarım. Önceliğim disiplinler arası müzik doktoramı tamamlayarak akademik ve sanatsal üretim çalışmalarımı sürdürmek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi